Her ne kadar Tolga Zengin’in koruduğu kaleye çekmeye çalıştıkları şutlarda ‘çerçeveyi’ bir ya da iki kez tuttursalar da, sergiledikleri futbol; mücadele ettikleri kupanın endüstriyel standartlarının çok altında kalsa da, kuşkusuz Enver Hoca yattığı yerde ‘onlar’ ile gurur duyuyordur! Komünist militanların çabaları ile 1943 yılında kurulan Arnavutluk Emek Partisi’nin ilk kongresinde genel sekreterlik görevini üstlenen, aynı zamanda ulusal kurtuluş konseyinin yürütme organında da yöneticilik yapan Enver Hoca, 1946 yılında kurulan Arnavutluk Halk Cumhuriyeti'nin ilk başkanı olduğunda ülkesinin İskenderbey adındaki takımının buralara geleceğinin ütopyasını bile oluşturamamıştı zengin belleğinde kuşkusuz. ‘Yoklar’ ülkesi olarak bildiğimiz. Arnavutluk’ta futbolun doyurucu olmasını beklemek elbette ki, akılcı olmazdı!
Şenol Güneş, İskenderbey’i iyi analiz etmiş olmalı ki sahaya ‘ideal’ kadrosundan oldukça farklı bir Beşiktaş sürdü. Sadece aylar sonra kendisine takımda yer bulan İsmail Köybaşı seçimi şaşırtmadı Şenol Güneş’in, Gökhan Töre kulübede otururken Ricardo Queresma ile Kerim Frei Koyunlu’dan oluşan ‘kanat’ kurgusu da ilginç geliverdi. Rakibin sergilediği futbol ‘korkulacak’ nitelikle olmadığı gibi neredeyse ‘ciddiye’ dahi alınacak düzeyde görünmediği için Beşiktaş son dönemlerin en rahat maçını oynadı, Arnavutluk deplasmanında. Ancak buna karşın sahada uzun süre bir eksikle mücadele eden rakipleri karşısında yine de bocaladılar. Jose Sosa golünü attı tüm olasılıkları düşünen Şenol Güneş de nefes aldı! Dikkati çeken ise karşılaşmanın ilk yarısında sahada en fazla çabalayan Beşiktaşlı oyuncunun Ricardo Queresma olmasıydı! İstediğini yapamadı ama en azından çabaladı. İkinci yarıda Kerim Frei Koyunlu’nun yerini Gökhan Töre’nin, ilerideki tek adam Cenk Tosun’un yerini de Mario Gomez’in alması Şenol Güneş’in işini ciddiye aldığının göstergesi olarak gözlense de siyah-beyazlı ekip ‘kronik sorunu’ bir kez daha yaşadı, hem de böylesine ‘basit’ bir maçta! Beşiktaşlı futbolcular Başakşehir karşılaşması ile özdeş şekilde İskenderbey karşısında da hiç abartısız kaçırdıkça kaçırdılar. İster istemez belleklerde soru işareti oluşuverdi, ‘siz bunları kaçırırsanız neyi atacaksınız?’ İki takımın değerini tartmaya kalkışmak ne kadar ‘abes ile iştigal’ ise Beşiktaş’ı İskenderbey yengisi nedeni ile kutlamak da o kadar gereksiz! Birazcık ‘sokak dili’ içerecek varsın içersin! Sakın ola ki atılan tek golle ‘galip geldik’ coşkusunu yaşamayın zira İskenderbey’i farklı yenemeyeni döverler, üstelik sopayla. Siz, siz olun kendi aralarında konuşan gençlere dikkat edin!