Kuzey’deki başarının bir başka örneği de Samandağ’da yaşandı
Şu seçim sonu yazılarından sizi bilmem ama ben bıktım. Ama önceki gün aktardığım Çamlıhemşin örneğine bir kısmı “yorum yaz” kutusuna yazılmış, çok çok büyük kısmı ise e-mektup olarak doğrudan bana yollanmış bir mail yağmuru altında kaldım. Deyim uygunsa sırılsıklam oldum. Kimileri Çamlıhemşin’deki demokrasi zaferini kazananlarla nasıl ilişki kurabileceğini soruyordu; kimileri Çamlıhemşinlilerin varsa seçim kampanyası sırasında yazıp dağıttıkları bildiri, bildirge, broşür kimi yazılı materyale nasıl ulaşacaklarının derdine düşmüştü. Kimileri de benim üstümden “Haydi kolları sıvayalım. Onların başardığını biz de başarabiliriz” çağrısını başkalarına ulaştırmak çabasındaydı. Anlaşılan bir yazı daha şart oldu. (İnşaallah seçim üstüne sonuncu olur☺) Çamlıhemşin Türkiye’nin en kuzeyindeki yörelerden biri. Samandağ ise en güneydeki ilçe. Kuzey’deki başarının bir başka örneği de Samandağ’da yaşandı. Orada da şimdi partilerin, parti profesyonellerin değil, kaşarlı siyaset esnafının değil, aydınıyla, emekçisiyle, “bidon kafalı”sıyla, “göbeğini kaşıyan”ıyla, kafasını kaşıyıp çalıştıranıyla halkın seçtiği bir başkan var. Samandağlıların yerel seçim serüveni uzun. Yine ben aradan çekileyim, siz olanı biteni doğrudan, onların dilinden okuyun. Biraz uzun. Epey de komik ve kaşarlanmış politikacıları da pek güzel sergiliyor. Yani uzun ama okumaya değer... * * * ....2008'in ocak ayında 17 arkadaş toplandık. Ortak paydamız Samandağ’ın sorunlarıydı ve daha önce derneklerde ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarında çalıştığımız halde sorunların çözümü konusunda müdahil olamıyorduk. Bunun üzerine hedefimizi yerel seçimlerde beraber çalışabileceğimiz dürüst bir ekibi oluşturma kararı aldık. Amacımız siyaset yapmak değildi. Siyasetten geçinmek hiç değildi. Hepimizin işi vardı. Biz bunu sorumluluk olarak görüyorduk ve Samandağ’da yaşamak gibi bir derdimiz vardı. 2009’da yerel seçimler yapılacaktı ve Samandağ’ın kaybedecek bir 5 senesi daha yoktu. Her hafta salı günleri toplanmaya başladık. Her hafta bir gündem belirledik, sorunlarımızı konuştuk. Çözüm önerilerini tartıştık. Toplantılarımızda hiç bir zaman oylama kolaycılığına kaçmadık. Bütün arkadaşlarımız ikna olana kadar konuyu tartışmaya devam ettik. 2008’in ocak ayında 17 kişiyle başlayan ilk toplantımızdan sonra Eylül’de her hafta düzenli olarak toplanan 150 kişiye ulaşmıştık. Aramıza katılanların sadece siyasi yaşamında değil, mesleki ve kişisel yaşamında da bir şaibe olmamasına çok özen gösterdik. Samandağ’ın siyasi tekelini elinde tutanlar, önceleri “Bunlar çoluk-çocuk” dediler; “Bunlar siyasetten ne anlar, dernekçi bunlar” dediler. Oysa biz çalışıyorduk, biz üretiyorduk. Genç olan, dinamik olan bizdik. Adımızı “Samandağ Yerel Çalışma Platformu” olarak belirlemiştik. Ve herkes bizi “Platformcular” olarak tanımaya başladı. Bize “Samandağ’ı kurtaracak ekip” gözüyle bakmaya başladılar. Daha önce bizi çoluk-çocuk olarak görenler artık Samandağ’da CHP ve AKP dışındaki üçüncü yolu bizim öreceğimizi söylüyorlardı. Eylül ayına kadar çalışmalarımızı Samandağ Yerel Çalışma Platformu adı altında yürüttük. Eylül’de artık herkes bize “Adayınız kim, partiniz kim” sorusunu dayatmaya başlamıştı. Tabii biz siyaset toyları seçimi sadece halkla kazanacağımızı sanıyorduk. Seçime girmek için, özellikle Belediye Meclisi listesi için bir partiye ihtiyacımız olduğunu bilmiyorduk. Siyasi abilerimiz önceden SHP’yi ve ÖDP’yi “kapatmışlardı”. Bizse çalışmalarımızı sadece halkla yapıyorduk. Platform adına bildiriler dağıtıyor, insanlara kim olduğumuzu ve neler yapmak istediğimizi anlatıyorduk. Eylül ayında zorunlu olarak parti arayışına girdik. SHP’li arkadaşlarla görüşmeler yaptık. Onlar bize “Adayımız A. Latif Günay’dır. Sadece onun adaylığında birleşiriz” dediler. ÖDP de “Adayımız ilçe başkanı M. Yatkın’dır. Başka şart kabul etmiyoruz” dedi. Bağımsız liste olarak katılsak Belediye Meclis üyelerini seçtiremeyecektik. Okuma yazma bilmeyenler hatalı oy kullanabilirlerdi. Yani seçime girebilmek için bir parti şemsiyesi zorunluydu. Sonuçta kala kala DSP kaldı. DSP il ve ilçe yönetiminin beraber olduğu bir toplntıda DSP ile el sıkıştık. Bize ''Sizi bir senedir takip ediyoruz. Bu işi yapacak ekip sizsiniz” dediler. Biz de başkan adayımızı belirlemek için çalışmalara başladık. Yöntem şuydu: Platformun 150 üyesi kendi gönlünden geçen başkan adayını bir kağıda yazıp boş kutuya atacak. İçinden en çok oy alan ilk beş kişi bizim başkan aday adaylarımız olacaktı. Başkan adayları kendi aralarında başkan adayını seçecekti. Anlaşmazlık halinde tekrar platforma başvurulacaktı. Beş aday adayımızı belirledik. Beş kişiden biri Hülya Nehir’di. Biri de Hülya Nehir’in eşi Mithat Nehir. Hülya Nehir adı öne çıktı ve biz de onun adına DSP’den adaylık başvurusunda bulunduk. Sonra genel merkez düzeyinde seçime katılmama kararı alan SHP’nin adayı Latif Günay da DSP’den aday adayı oldu. Tartışmalardan sonra DSP’nin il ve ilçe başkanları bize ”DSP’nin başkan adayı Hülya Nehir’dir. Hayırlı olsun. Çalışmalara başlayın” dediler. Ertesi gün Hülya Hanım fotoğraf çektirdi; broşürler basıldı. Otuz beş bin broşür tüm Samandağ’ına dağıtıldı. Ama Hülya Hanım 11 gün DSP’nin adayı kaldıktan sonra 11. gün DSP merkezinden aynen şu fax geldi. ''Yeni yapılan değişikliğe göre Samandağ adayımız A. Latif Günay’dır''. Samandağ tarihindeki ilk kadın başkan adayı böylece devre dışı bırakılmış oldu. Kanun gereği bir partiden aday olduğun zaman başka partiden aday olunamıyormuş. Biz de “Platform” olarak önce Hülya Nehir’le bağımsız devam etme kararı aldık. Derken ÖDP’den teklif geldi. “Başkan adayımız bizi bıraktı. İsterseniz gelin partiyi alın” diye. Komik ama gerçek. Başkanları ÖDP’yi bırakıp DSP’den 1. sıra Belediye Meclisi adayı olmuş. Biz de ÖDP şemsiyesi altında Hülya Nehir’in eşi ve zaten beş aday adayımızdan biri olan Veteriner Hekim Mithat Nehir’le yola devam etme kararı aldık. 17 Şubat sabahı, son başvuru tarihine 8 saat kala adaylık başvurusunda bulunduk ve meclis üyeleri listesini başvuru bitimine dakikalar kala yetiştirdik. 2008 Eylül’ünden bu yana DSP’nin güverciniyle tanıtım yapan, 2008 Aralık’ından bu yana Hülya Nehir’in adaylığını tanıtan biz, birbuçuk ay gibi kısa sürede ÖDP’yi ve Mithat Nehir’i anlattık. Ve kazandık.