Hayır, tembellikten değil. Söylenecek çok kısa ve yalın da ondan...
Hayır, tembellikten değil. Söylenecek çok kısa ve yalın da ondan. T24 editörlerinin dünkü Tırmık’ın altındaki “Yorum yaz” kutusuna koydukları var; onların on katı (Şimdi saydım: Tastamam 113 tane) mail adresime yollananlar var. Kimileri “Barış filan artık olanaksız. Bu savaştır, mecburen savaşılacak” demekte; kimileri “Artık anadil, Anayasa’da etnik vurgu yapmama filan Kürtleri kesmez. Onların sorunu egemenlik sorunu. Yani bir ulusal sorun” demekte... Medyada turladığınızda da benzer yaklaşımlar kol gezmekte... Bu yaklaşımların bence tümü savaşa çıkıyor. Bu koşullarda ne böyle düşünen Kürt arkadaşlara dönüp “21. yüzyılda bir ulus-devlet inşa etme hedefinin anakronik olup olmadığını” tartışmak mümkün, ne Öcalan’ın ortayla attığı “Demokratik ulus” kavramını sorgulamak...Bu koşullarda sayılarının epey çok olduğu besbelli olan Türk arkadaşlara dönüp “Savaştan başka çare yok diyorsunuz. Savaş çare mi” diye sormak da anlamlı değil. Benim ve benim gibi düşünenlere söyleyeceğim ise pek yalın ve kısa: Bu yaklaşımlara pabuç bırakmak yok!.. Dünkü Tırmık’taki öneride ısrar etmekten başka çare de yok. O öneri mi? Çok yalındı:Terör belasını sonlandırmak istiyorsan Kürt yurttaşlarını Türk yurttaşların kadar mutlu et. Ne fazla, ne eksik; eşit!..