Bütün savcılara değil tabii. Böyle bir genelleme anlamsız. Ama hem...
Bütün savcılara değil tabii. Böyle bir genelleme anlamsız. Ama hem Ergenekon savcılarına, hem KCK savcılarına bir uyarı mektubu yazmak zorunlu oldu. (Parantez aç: Yazacaklarımı kişisel ve hakaret olarak algılamamalarını dilemekten öte elimden bir şey gelmez. Ama öyle algılarlar kaygısı ile söyleyeceklerimi yutacak değilim. Çünkü o zaman da beni uyku tutmaz. Adım anamın tercihi ama bu ülkede sahici bir aydın olmak çabası benim tercihim. Sahici bir aydın olmanın birinci koşulunun ise düşündüğünü önünü ardını hesaplamadan söylemek; düşündüğünü söyledi diye bir bedel ödenecekse bunu mızmızlanmadan, eğilip bükülmeden ödemektir. Parantezi kapat). Sayın Ergenekon ve KCK savcıları, Açtığınız soruşturma sonunda ve iddianameniz kabul edildiği için yürümekte olan yargılama sürecinde gerek iddianamelerinizdeki savrukluklar, özensizlikler, hukuksal çürüklükler, polisten gelen bilgileri “kes yapıştır” yöntemi ile iddianamelerinize yerleştirmeleriniz yüzünden kıdemli bir basın sanığı olan benden kırık not aldınız. Tabii ben HSYK olmadığım için verdiğim kırık notların sizlerin mesleki siciliniz için bir anlamı yok. Bunu biliyorum. Ama deneyimli bir yurttaşın verdiği kırık not da basbayağı anlamlı bir kırık nottur. Bunu da siz bilesiniz. Sayın savcılar, İddianamelerinizdeki “iddialara” dayanılarak tutuklanmış dokuz sanık (6 KCK ve 3 Ergenekon tutuklusu) son seçimlerde milletvekili seçildiler. Dikkat ediniz: “Kepsut panayırında karpuz güzeli seçildiler” demedim; seçmen yurttaşların oyları ile milletin vekili seçildiler. Onlar yasa yapacaklar ve siz o yasaları uygulamakla yükümlü kamu görevlilerisiniz. Birer kamu görevlisi olarak onların çıkaracakları yasaları beğenip beğenmeme, doğru bulup bulmama hakkınız ve yetkiniz yok. Sadece uygulamakla yükümlüsünüz, o kadar. Yani iddianamenize dayanılarak tutuklu bulunan dokuz sanık, seçmen yurttaşlarca sizin yetki ve görev alanınızın çok üstünde görevlere getirildiler. Şimdi mahkemeler onların durumunu ele alıp tutukluluk hallerinin kalkıp kalkmayacağına karar verecekler. Mahkemeler karar verirken sizin de görüşünüzü isteyecekler. Ne diyeceksiniz? Şu artık kanıksadığımız,ezberlediğiniz, duyunca öfke yerine gülmeye başladığımız “Delil durumu ve kaçma ve delilleri karartma olasalığı...” diye başlayan o sakız olmuş gerekçeye dayanıp tutukluluk hallerinin devamını mı isteyeceksiniz ? Yapmayın, beni, bizi yine güldürmeyin. 6 KCK sanığı ve 3 Ergenekon sanığının tutukluluk halleri son bulursa hangi delilleri karartacaklar? Sizi bilmem ama meslek gereği ben ve benim gibi mesleğini ciddiye alan gazeteciler yazdığınız binlerce sayfalık iddianameleri, çok binlerce sayfalık eklerini zorunlu olarak okuduk. Meslek gereği okuduğunu anlayan kişileriz. O iddianamelerdeki suç isnatlarının dayandığı kanıtlar istense de karartılamaz, yok edilemez. İrnanmazsanız iddianamelerinizi bir daha okuyun. Özellikle kanıtlarınıza bakın ve “Sanıklar tutuksuz yargılanırsa, bundan yararlanıp bu kanıtlara karartabilerler mi” diye sorun. Ama bu soruya içtenlikle, kendinizin de inanacağı bir titizlikle cevap verin. Keza, “Tutukluluk halleri kaldırılırsa bu sanıklar kaçarlar mı” diye de sorun. Vereceğiniz cevap benden, bizden önce kendinizi tatmin etsin. Sayın savcılar, gencecik hukuk öğrencileri olarak hukuk fakültelerinin birinci sınıfında okuduğunuz “Hukuk Başlangıcı” ya da “Hukuk Felsefesi” derslerini bir kez daha hatırlayın. Hukukun özünün adalet ve toplumsal vicdan olduğuna ilişkin temel ilkeleri hatırlayın. Yani... Kendiniz için “Bu savcılar adaletin gerçekleşmesi için değil, kendi ideolojik tercihlerinin gereği intikam duyguları içinde kararlar verdiler” dedirtmeyin. Bu konuda AKP’nin yargıyı tutsak ettiği ve kendi siyasal tercihleri doğrultusunda yönlendirdiği söylentileri ortalıkta kol geziyor. Bu söylentinin doğru olmadığını kanıtlamak sizin elinizde. Yok o söylentiler gerçeği yansıtıyorsa bu mektubu okumayın; doğrudan çöpe atın... İmza: Hukuktan umudunu kesmek istemeyen bir gazeteci yurttaş. * * * Bir - Savcılara not: Sayın savcılar, yazı bitti, T24’e yollandı ve ardından Hatip Dicle’nin milletvekilliğinoden düşürülmesine ilişkin YSK kararı geldi. Yazıyı yeniden okudum. Değiştirmeyeceğim. Sadece “6 KCK tutuklusu” yazan yerleri “5 KCK tutuklusu” olarak okuyun. İki - Okurlara not: Hatip Dicle kararındaki yürekler acısı hukuk sefaletini yarın tartışalım e mi?