Osaka'da toplanan G-20 doruk toplantısında dünya lideri bir araya geldi. Tabii dünya liderlerinden biri, belki de birincisi olan AKP Reisi de oradaydı. Toplantı sırasında liderler arası ikili görüşmeler de yapıldı. Bunlardan biri ABD'nin başındaki (yani tepesine çökmüş) Trump ile bizim AKP Reisi'nin buluşması oldu.
Toplantıya bizim taraf bayağı ağır toplarla katıldı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ekonomi dehası olduğu bile söylenen, damat Berat Albayrak, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, MİT Başkanı Hakan Fidan ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Reislerine eşlik ettiler.
Toplantıda Trump bizimkilere bakıp birkaç cümle söyledi. O söyleri Tayyip Erdoğan'ın omzu başında duran bir kadın çevirmen Türkçe’ye çevirdi. Çevirinin ardından yan yana sıralanmış bizim "ağır toplar" mutluluk içinde güldüler. Hele Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın kahkahaları hani "ağzı kulaklarına vardı" dedirtecek gibiydi. Reis, reis olduğu için öyle hafifliklere kapılmadı tebessüm etmekle yetindi...
Beni de aldı bir merak. Öyle ya, acaba Trump denen zat ne gibi bir inci yumurtladı da bizimkileri bu kadar mutlu etti?
Cevap ertesi gün geldi. AKP medyası büyük yer vererek, bir elin parmakları kadar kalmış "muhalif medya" ise biraz (çok az) dalga geçer havada Trump'ın sözlerini, Türk çevirmen kadının çevirisiyle aktardı.
Okumuşsunuzdur ama ben bir kez daha aktaracağım.
Trump şöyle demiş:
"Bakın, şu insanlara bakın. Onlarla anlaşmak çok kolay Hollywood setlerinde bile bu kadar güzel insanı bir arada bulamazsınız"
Fotoğrafa baktım. Pek "Hollywood setleri"nde bulunmayacak kadar güzel insan göremedim. Ama "Trump bu, ne dese yeridir" deyip geçtim.
Sonra sosyal medyada bu çeviri üstüne İngilizce bilgilerini yarıştıranlar sazı kaptılar ve "Öyle değil, böyle, o öyle demedi, böyle dedi" yollu açıklamalar birbirini izledi. İzledi de çoğu birbiriyle az ya da çok çelişiyor.
Baktım olacak gibi değil, İngilizcesine güvendiğim (benim turist İngilizceme güvenecek değilim ya) arkadaşlarıma danıştım.
***
Şimdi izin verin, ben aradan çekileyim ve Trump ne dedi, ne demedi sorusuna doğru cevabı sizlere aynen aktarayım:
Trump kendi dilinde şöyle dedi:
"...And look at these people. Look at them. They're so easy to deal with. Central Casting. There's no Hollywood set where yuo could produce people that look like them..."
Türkiye'den heyetle birlikte gittiğini tahmin ettiğim ve giyim kuşamından AKP'ye yakın olduğu izlenimi uyandıran genç çevirmen kadın şöyle çevirdi:
"Bakın, şu insanlara bakın. Onlarla anlaşmak çok kolay Hollywood setlerinde bile bu kadar güzel insanı bir arada bulamazsınız”
İngilizcesine kesinlikle güvenebileceğimiz arkadaşlarım o sözleri şöyle çevirdiler ve başka türlü çevrilemeyeceğini vurguyla belirttiler:
"...Ve şu adamlara bakın. Bir bakın şunlara. Bunlarla iş yapmak (ya da bunları idare etmek) o kadar kolay ki... Central Casting. Bunlara benzeyen adamları bir araya getirecek bir Hollywood seti yoktur."
Bitmedi.
"Doğru çeviri"yle ilgili önemli bir not daha var. Onu da aktarıyorum:
Burada kilit kelime Central Casting. Central Casting Amerika'da bir şirketin adı. Yüz yıllık bir şirket (1925'te kurulmuş). Şirket çok ünlü olduğu için adı günlük dilde de kullanılıyor. Bir insan için kullanıldığında "tipik" ya da "tam rolüne uygun" demek.
O zaman Trump'un cümlesi ancak şöyle anlaşılabilir:
"...Bunlara benzeyen adamları bir araya getirecek (ya da: ortaya çıkarabilecek) bir Hollywood seti yoktur."
Son bir not daha:
Ayrıca "They're so easy to deal with" cümlesi "Bunlarla anlaşma yapmak çok kolay" diye çevrilmiş. Yanlış. Trump "To deal with" demiş. "Bunlarla iş yapmak (Ya da: Bunları idare etmek) o kadar kolay ki" diye çevrilmeli.
***
İngilizce dersimiz burada sona ersin.
Ama şu soru hâlâ cevapsız. Trump'ın Reis ve takımını bu kadar mutlu eden cümleleri o gün eksik, çeviri yüzünden anlaşılmadıysa bile ertesi günlerde doğrusunu öğrenmiş olmaları lazım. Acaba bu densiz sözler onların "yerli ve milli" duygularını incitmedi mi?
Bencileyin yerli ve milli duyguları epey zayıf olanlar bile öfkelenmişken onlar hâlâ kahkahalar atıyor, tebessüm ediyor olabilirler mi?
Olabilirlermiş demek...