Yeter be!..
Evet, böyle bağırsam, bağırsak, bağırsalar kim itiraz edebilir?
İstanbul'da oylar baştan sayılacak mı? Yoksa sadece geçersiz oylar mı sayılıyor? Sayılıyorsa hangi ilçelerin oyları sayılıyor? Sayılan sandıklar toplam sandıkların ya da oyların kaçta kaçı? Bu oran günün hangi saatinin sonucu? Yeni oranlar, sayılar ne zaman açıklanacak? Pösteki saymak ne zaman bitecek?
Ankara'da oylar yeniden sayılacak mı, sayılmayacak mı? Kars sayılmış bitmiş, peki Bursa da sayılıyor mu? Ya Iğdır? Sayılan ne? Geçersiz oylar mı, tüm oylar mı? Şırnak sayılmıyor anladık; peki Kürt illerinde sayılan hiç bir kent ya da kasaba yok mu?
İlçe seçim kurulunun kararını il seçim kurulu bozuyor, onun da kararını YSK mı bozuyor? Yoksa YSK şimdilik tribünde oturup bu pösteki sayma histerisini seyir mi ediyor? YSK ne zaman devreye girecek?.. Girecek mi? Girerse ne yapacak?
Sizi bilmem ben bağırıyorum:
Yeter be!..
* * *
Eni sonu bir yerel seçim. Belediyeleri kimin, hangi siyasal gücün ya da ortaklığın yöneteceği belirleniyor. O kadar. Sadece belediye. Rant yaratma olanağı ne kadar büyük olursa olsun belediye...
Maliye, dahiliye, hariciye, harbiye, adliye yani devletin temel kurum ve etki ve yetki alanları hâlâ AKP ve Reisinin elinde.
Ülkenin servetlerinden kimlerin ne kadar pay alacağına yine AKP ve Reisi karar verecek (Maliye).
Ülkenin polisine, jandarmasına, valisine, kaymakamına yine AKP ve Reisi emir verecek (Dahiliye) .
Ülkenin askerine, generaline, ordusuna yine AKP ve Reisi emir verecek (Harbiye).
Ülkenin dış politikasına, hangi ülke ile dost, hangisi ile düşman olunacağına, bir ülkeye savaş açılıp açılmayacağına, bir ülke toprağının işgal edilip edilmeyeceğine yine AKP ve Reisi karar verecek (Hariciye).
Ülkenin mahkemelerini, yüksek mahkemelerini, en yüksek mahkemelerini yönlendirecek kararlarda yine AKP ve Reisi belirleyici olacaklar. Hangi yargıçların, savcıların terfi ettirip kilit noktalara getirileceğine, hangi savcı ve yargıçların etkisiz koltuklara oturtulacağına yine AKP ve Reisi karar verecek (Adliye).
Peki öyleyse bu telaş, bu panik niye?
* * *
AKP Reisi sığ demokrasi kültürü ile defalarca yineledi: "Demokrasi sandıktır ve sandıktan ibarettir" dedi. İtirazları elinin tersiyle itti ve dilinin bütün nobranlığı ile reddetti.
Sonra 31 Mart'ta sandık açıldı ve AKP ve Reis'i bu kez sandığı da reddettiler, reddediyorlar. Kendilerinin bile inanmadığı "şaibe" masalları ile sandık sonuçlarını yok saymanın yollarını inatla, ısrarla arıyorlar.
Reddedemeyecekleri kadar açık sandık sonuçlarına karşı mesela Mardin'de sandıktan yüzde 56 ile çıkan Ahmet Türk'ün, Diyarbakır'da yüzde 63 ile çıkan Adnan Selçuk Mızraklı'nın yerine kayyım atasalar çok mu şaşıracağız? Ankara'da yüzde 51 ile AKP adayına fark yapan Mansur Yavaş'ı bir sahtekârın sahte senet yalanına dayanarak mahkûm ettirip iskemlesini boşaltsalar ve yerine artık kayyım mı olur, ikinci sırada kendine yer bulabilmiş yenik pehlivan mı olur, birini oturtsalar "Yok canım olmaz öyle şey, yalandır" mı diyeceksiniz?
* * *
Haydi can alıcı soruyu soralım:
31 Mart'ta ya yerel seçim değil de, genel seçim yapılsaydı ve sandıktan şimdiki sonuç çıksaydı ne olurdu?
Maliyesi, dahiliyesi, hariciyesi, harbiyesi, adliyesiyle devletin temel kurumları AKP'de partisini, Tayyip Erdoğan'da imamını, emirini bulan siyasal İslam'ın elinden çıksaydı ne olurdu?
Haydi bir adım sonrasını da soralım:
1970'te kurulan Milli Nizam Partisi ile başlayıp açılan, kapatılan, yenisi açılan partileriyle adım adım güçlenen ve 2002'de tek başına iktidar olan ve 17 yıldır iktidarını gitgide pekiştirerek elinde tutan siyasal İslam sandığa razı olacak mıdır?
Sadece sandığa indirgenmiş sığ bir demokrasiye razı olup sonuçlarını benimseyecek midir?
Başka türlü sorayım:
Siyasal İslamın demokrasi tramvayından ineceği durağa ne kadar kaldı dersiniz?