Sevgili Dr. Wenliang,
Siz gideli bugün iki yıl oldu. Unutulmadınız. Ölümünüzün ikinci yıl dönümünde de sosyal medyada minnetle anıldınız. Birçok insan Çin hükümetinin sizi susturmak yerine dinlemiş olsaydı ve daha hızlı önlem alsaydı, bugün belki de 402 milyon insanın bu virüse maruz kalmamış olacağını, 5 milyon 770 bin insanın da ölmemiş olacağını düşünüyor ve sizi bir kahraman olarak görüyor. Bu durum 34 yaşında bu dünyadan göçüp gitmenizin acısını hafifletmese de, umuyorum ki aileniz için küçük bir tesellidir.
Ben de artık bu istatistikde bir rakamım. İyileşen 324,642, 021 kişiden biriyim. Etrafımda hastalığa yakalananların sayısı yakalanmayanlardan artık daha fazla. Ama önce bugüne nasıl geldik onu anlatmak, sizi gencecik yaşınızda hayattan koparan virüsün başımıza neler açtığından bahsetmek isterim.
Mart 2020'de neredeyse tüm dünya evlerine kapandı. Dünyanın en büyük, en kalabalık şehirleri kuş uçmaz, kervan geçmez oldu. Okullar kapandı, evden öğrenim diye bir şey çıktı. İşler durdu. Toplantılar evden ve online olarak devam etti. Marketler boşaldı. İnanır mısınız, bir rulo tuvalet kağıdı için kavga edenler oldu. El dezenfektanları, eldivenler bir süreliğine kara borsaya düştü.
Çok garipti o ilk günler; Korku, panik, endişe... İnsanlar altı kişilik gruplar oluşturdular ve o kişilerden başka kimseleri görmeden aylar geçirdiler. Mart'ın son günlerinde, kendi altı kişilik arkadaş grubuma mutfakta yemek hazırlarken, televizyon İtalya'da toplam 101.739 vaka olduğunu ve 11.591 kişinin de hayatını kaybettiğini duyuruyordu. Panik olup, fırından yemeği çıkartırken elimi fena halde yakmıştım. İçimden "Bunun izi kalsın ki şu günleri hiç unutmayayım" demiştim. Şu an size bu satırları yazarken, elimin üstündeki iz bana gülümsüyor Dr. Wenliang.
Dünyanın birçok yerindeki insanlar tanımadıkları insanların yaslarını tuttu. İtalya'da kilise bahçelerine açılan toplu mezarlara gömülenlerin, İspanya'da morglar dolu olduğu için buz pistlerinde bekletilenlerin, görevliler kaçtığı için yaşlılar yurdunda tek başına ölenlerin... Öyle bir acı oluşmuştu ki, dünyanın her yerinden hissediliyordu.
Bu acı bulutunu bir nebze dağıtan güzel şeyler de oldu ebette. İnsanlar evlere kapanınca işten güçten ihmal ettikleri çekirdek aileleriyle uzun uzun vakit geçirdiler. Off ne kekler, ne ekmekler yapıldı birlikte... Bir ara her evin fırınında ekmek piştiğini söylesem bilmem şaşırır mısınız Dr. Wenliang. Acılar ekmek olarak pişti belki de.
O ilk günlerde müthiş bir insanlık örneği sergilendi. Gençler yaşlıların alışverişlerini yaptı, köpeklerini gezdirdi. Sağlık personeline destek olmak için dünyanın her yerinde hem halk, hem restoranlar seferber oldu. Gözlerim doluyor hatırlayınca. Yas iyilikle azaldı.
İnsanlar kalben yakınlaşırken, fiziken uzaklaştılar. İnanır mısınız Dr. Wenliang sarılmanın ne demek olduğunu unuttuk.Yaşlı anne babalarını aylarca ziyaret edemeyenler oldu. Zihnimde en çok yer eden anlardan biri hava almak için dışarı çıktığım kısa süreli yürüyüşlerde, karşı kaldırımdan gelen birini görünce kaldırım değiştirmek... Hayatınızı kaybettiğiniz bu virüs nedeniyle insan insana potansiyel tehdit oldu.
Covid'den hem korunmanın, hem de karşımızdakini korumanın en etkili yönteminin maske olduğu anlaşılınca maskeler artık yüzümüzün bir parçası oldu. İleride kovid dönemi fotoğraflarımızı tarihine bakmadan maskeden tanıyabileceğiz.
İlk günlerin hikâyesini çok uzattım biliyorum ama hiç kuşkusuz bu virüsün hayatımıza girdiği ilk altı ay çok zor ve unutulmazdı. Sonra alıştık. İnsanoğlunun karşısına çıkan zorluklar karşısındaki adaptasyon becerisine hayran kalmamak mümkün değil. Doktorlar ve araştırmacılar müthiş bir iş çıkarttı. Yaza doğru Covid pcr testleri etkin olarak uygulanmaya başlandı. Rakamların düştüğü görülünce birçok ülkede maske-mesafe-hijyen kurallarına dikkat edilerek okullar, iş yerleri, mağazalar, restoranlar, kafeler, spor salonları hepsi açıldı. Sonraki bir yıl boyunca da ülkelerdeki durum vaka sayılarına göre bir açılma, bir kapanma ile geçti.
Büyük haber 2020'nin son günlerinde geldi. 8 Aralık sabahı 90 yaşındaki Margaret Keenan, İngiltere'de dünyanın onaylanmış ilk Covid-19 aşısını (Pfizer/Biontech) olarak tarihe geçti. Keenan'ın "Aşıyı yaptırın! Kaybedecek neyiniz var?Bütün bir yılı yalnız geçirdikten sonra aşı sayesinde yeni yıla ailemle girebileceğim." sözleri tüm dünyaya umut oldu.
Ondan sonraki bir yılımız adımızı aşı sıralarına yazdırmak, okullarda vakalar artarken bir an önce sıra bizim yaş grubuna gelsin diye beklemekle geçti. Mayıs 2021'de aşıların ulaşmadığı Hindistan gibi ülkelerde günde yaklaşık 4500 kişi hayatını kaybederken, insanlar kaldırımlarda oksijen maskeleriyle yatarken, aşı sırası bir an önce bize gelsin diye dua ettiğimiz için kendimizden utanmakla geçti. Biz kaçtık, Covid kovaladı Dr. Wenliang.
Covid'le mücadelemizin ikinci yılında depresyon ve anksiyete oranları iyice arttı. Tekrar tekrar evlere kapanmayı birçok insanın psikolojisi kaldırmadı. Birçok insan işlerini kaybetti veya iş yerlerinin kapısına kilit vurdu. Hem mental, hem fiziksel olarak sağ kalmaya çalıştığımız bir dünya savaşının içine girdik. Bilmiyorum Aralık 2019'da olağan dışı bir virüsün ortada dolaştığını fark ettiğinizde bu olacakların ne kadarını öngörebilmiştiniz? İnsanın hayal gücünün bile sınırlarını zorlayacak şeyler yaşandı.
Hayal gücü demişken, politikacıların Covid'i yönetme şekline hiç girmiyorum. O kısımlar mektuba sığmaz ayrı kitap olur. Ancak önceki Amerikan Başkanı Trump'ın çamaşır suyu gibi dezenfektanların Covid tedavisinde kullanılacağını söylemesini belki öteki dünyadan bile duymuşsunuzdur. Geçtiğimiz ay da İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Covid-19 kısıtlamalarına uymayıp Başbakanlık Konutu'nun bahçesinde bir davet düzenledi. Güldük ağlanacak hale...
Eylül 2021 itibariyle dünyanın birçok ülkesinde aşı kartlı yeni bir hayat başladı. Aşısızlar birçok ülkeye artık kabul edilmiyor, seyahat edemiyor, restorana, kafeye, spor salonuna gidemiyor. Birçok iş yeri halk sağlığını tehdit ettiği için aşısız çalışanlarını işten çıkarıyor. Durumu protesto edenler sokaklara dökülüyor. Dünya ikiye ayrıldı Dr. Wenliang; Aşılılar ve Aşısızlar. Bir mucize olsaydı da, bu virüsün ilk günden itibaren aşısı olsaydı belki de bugün aramızda olacaktınız.
Aşılar etkisini göstermiş, dünyanın birçok ülkesinde vaka sayıları düşüşe geçmiş, hayat neredeyse eskiye dönmüşken Kasım 2021'de yeni bir varyantımız oldu: Omicron. Çok hızlı hasta eden, bulaşan ve virüsün ilk haline göre çok fazla mutasyona uğradığı için üretilen aşılara karşı koruyuculuğu azalan bu varyant nedeniyle günlük vakalar 3,5 milyon gibi rekor sayılara ulaştı. İyi haber, aşılar nedeniyle Kovid'in ölümcül bir hastalık olmaktan çıktığı söyleniyor, Dr. Wenliang. Yeni CDC (Amerika Hastalık Koruma ve Önleme Merkezi) datasına göre 65 yaş üstü iki doz mRNA aşısının ölümleri önleme oranı yüzde 92, üç dozun yüzde 99; 50-64 yaş aralığında bu oran sırasıyla yüzde 95 ve yüzde 99, 50 yaş altında ise yüzde 97 ve yüzde 100.
Geçtiğimiz hafta radyoda dinlediğim bir haber, sosyal medyada aşı karşıtı demeçleriyle tanınan Çek halk şarkıcısı Hana Horká'nın oğlu ve kocası evde hastayken, kasıtlı olarak virüse maruz kaldıktan sonra 57 yaşında hayatını kaybettiğini söylüyor Haberde oğlu, kendisinin ve babasının aşılı olduğunu, evde Covid'i hafif geçirirlerken annesinin kendini izole etmek yerine bir an önce Covid olup hayatına devam etmek istediği için kendini enfekte ettiğini anlatıyor ve bu hastalığın şakaya gelmediği konusunda insanları uyarmaya çalışıyordu.
Bugün dünya çapında 4,84 milyardan fazla insan yani dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 63'ü en az bir doz Covid-19 aşısını oldu. Yeni gelişmiş Xray (HIP-CT) yöntemleriyle Covid nedeniyle hayatını kaybeden insanlardan alınan organlar, karaciğerden akciğere, beyinden kalbe üç boyutlu olarak inceleniyor. Hastalığın vücuda verdiği hasar daha iyi anlaşılıyor, tedavi yöntemleri konusunda yeni araştırmalar yapılıyor.
Lafı çok uzattım Dr. Weinlang. Covid'le mücadelemizde sizin ölümünüzden sonraki 24 ayda yaşadıklarımızı özetlemek çok zor. Ama sona yaklaşıyoruz galiba. O sonu gördükten bir süre sonra eminim ki aynı Çernobil Nükleer felaketinin Rusya'dan dünyaya yayılmasını izlediğimiz gibi, Kovid'in de Çin'den dünyaya nasıl yayıldığını izleyeceğimiz bir film çekilecek. Kahramanlarından biri siz olacaksınız. Aynı Çernobil'deki gibi bilim insanlarını dinlememenin sonuçlarının ne kadar ağır olabileceğini bir kez ve bir kez daha göreceğiz.