“Merkez Bankası'nın önümüzdeki aylarda para politikasını daha da sıkılaştırmasını bekliyoruz. Ama Merkez’in sağladığı getirinin piyasa eğrisinin daha da gerisine düşmesi ve kuruluşa olan güveninin ortadan kalkması durumunda, Türkiye'nin Arjantin'in ayak izlerini takip ederek IMF'ye dönmek zorunda kalması, ihtimal dışı değil."
Capital Economics - “Arjantin’den Sonra Sıra Kimde?” - 15 Mayıs
Sezar’ın hakkı Sezar’a: Parası tepetaklak giden dünyadaki tek ülke Türkiye değil. 2018, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkeler için kötü başladı, kötü gidiyor. Bunun nedeni, Amerikan Merkez Bankası’nın 2008 Krizi’ni önlemek için uygulamaya koyduğu düşük faiz politikasını sona erdirerek artırıma başlamış olması. Amerika’dan ucuz faizle alınıp Türkiye’nin de aralarında bulunduğu ülkelerde yüksek faize yatırılan para (Namı diğer sıcak para) evine geri dönüyor. Bunun etkisiyle gelişmekte olan ülkelerin para birimleri, Nisan başından bu yana ortalama yüzde 3.7 değer kaybetti. TL'nin yılbaşından bu yana değer kaybı ise yüzde 20'ye yaklaştı...
Herkesin parası düşüyor ama Türkiye’nin parası çok daha fazla düşüyor. Bunun nedeni ne? Uluslararası yatırım kuruluşu Brown Brothers Harriman'ın yöneticisi Win Thin, bunu Barron's dergisine şöyle açıklıyor: "Çalkantı dönemleri, ekonomik göstergeleri bozuk ülkeleri cezalandırır. Türkiye'nin enflasyonu yüksek, cari açığı büyüyor ve sıcak paraya muhtaç."
Bunlara, başka ülkeler dolardaki yangının üzerine su dökerken bizim benzin dökmüş olmamızı da ekleyelim. Erdoğan'ın 24 Haziran’ın ardından “para politikasında daha etkin bir rol oynayacağını” açıklaması ve "Seçimden sonra faizin oranı da şekli de çok daha farklı olacak" demesi, zaten diken üzerinde olan piyasayı iyice gerdi.
Seçimden sonra faizin “oranı da şekli de çok daha farklı olursa", yani zaten gevşek olan para politikası daha da gevşetilirse ne olur? Bu soruyu da Win Thin yanıtlasın: "O zaman faiz düşerken cari açık artar ve para birimi değer kaybeder".
İyi de TL daha ne kadar düşecek? Dolar daha nereye kadar yükselecek?
Burada Türkiye’ye bir noktalı virgül koyup, dünyanın başka bir köşesine, Arjantin’e geçelim. Arjantin, Türkiye’yle birlikte dolar’daki yangından en fazla etkilenen iki ülkeden biri. Geçtiğimiz hafta Arjantin’in para birimi Peso, dolar karşısında sadece bir gün içinde yüzde 7 değer yitirince imdadına IMF yetişti. Arjantin'in 2001 benzeri bir krize düşmesine engellemek için (2001'de, Türkiye'yle aynı anda Arjantin'de de ağır bir ekonomik kriz yaşanmıştı) bu ülkeye kesenin ağzını açtı. IMF’nin Arjantin’e 30 milyar dolar kredi açacağı konuşuluyor…
Bunlar yaşanırken ekonomik araştırma kuruluşu Capital Economics, “Arjantin’den sonra sıra kimde?” başlıklı bir rapor yayınladı. Rapor şu cümlelerle başlıyordu:
Evet, kilit rakam, dış finansman ihtiyacının Merkez Bankası'nın döviz rezervine oranı. CHP milletvekili, eski Hazine Müsteşarı Faik Öztrak, önceki gün şöyle dedi:
Şu anda dış finansman ihtiyacı döviz rezervlerinden daha fazla olan sadece iki ülke var: Arjantin ve Türkiye. Capital Economics'in raporundan okumaya devam edelim:
Görüldüğü gibi uluslararası gözlemciler ve yatırımcılar “şom ağızlarını” açmış durumda. Bazı şeylerin şuyu vukuundan beterdir, demişler. Eğer ekonomi ve para politikasında 'U dönüşü' yapılmazsa Türkiye’yi güzel günler beklemiyor.