Bugün Kurban Bayramı. Hayırlı, uğurlu, mübarek olsun.
Olsun da, işimiz kolay değil. Çünkü hem dört mezhepten diğerlerinin (Şafii, Hanbeli, Maliki) sünnet saydıkları kurban kesmeyi biz Hanefi olduğumuz için vacip sayıp mutlaka ifa ediyoruz, hem de hayvanlar acı çekiyor diye kendi kendimizi yiyoruz.
Ama müjdeler olsun ki, rektörü 2015’te Erdoğan tarafından beşinci (son) sıradaki adayken atanan Harran Üniversitesine mensup bilim insanlarımız bu konuyu bu bayramdan on gün kadar önce hallettiler. Artık hem vecibemizi yerine getirebileceğiz, hem de üzülmeyeceğiz.
İHA’nın çok sayıda medya organında haberinde Ahmet Kaya bildiriyor:
Türk bilim insanları Kurban Bayramında kesilen hayvanın acı çekip çekmediğini araştırdı ve çok ilginç bir sonuca vardı: Helal kesim şartlarına uyarak yani besmele çekerek (“Bismillah”) ve tekbir getirerek (“Allahüekber”) kestiniz mi, hayvan acı duymuyor.
***
Gerçi, kesen kişinin dini konusunda rivayet muhtelif: Bazı kaynaklar helal kesimin ancak bir Müslüman tarafından yapılabileceğini söylüyor bazı kaynaklar ise Ehl-i Kitap olan birisinin kesmesini yeterli buluyor. Bir Hıristiyan veya Musevi’nin besmeleyi nasıl çekeceği ve tekbiri nasıl getireceği konusunda ilmî kaynaklar bişey söylemiyor ama buradan da anlıyoruz ki İslam çok liberal bir din; her fikri savunmak mümkün. Ama biz konumuza dönelim.
***
Meslektaşları Prof. Dr. Faruk Süzergöz ve Araştırma Görevlisi Pelin Polat’la birlikte çalışan Harran Üniversitesi Veterinerlik Fakültesinden Prof. Dr. Gürbüz Aksoy, medyanın “İşte Cenab-ı Hakk'ın hayvanlara yerleştirdiği muhteşem sistemin ayrıntıları” anonsuyla verdiği şu müjdeyi açıklıyor:
Yapılan helal kesim sonucu hayvanın vücuduna yayılan ve morfinden 30 kat etkili olan beta endorfin hormonu sayesinde hayvanlar sakinleşmekte ve acı duymamakta.
***
Wikipedia bu hormon hakkında şöyle diyor: “Ağrının azalması için beyin dokuları tarafından üretilen hormonlara verilen isimdir. Heyecan, ağrı, egzersiz, baharatlı yiyecek tüketimi, seks ve orgazm gibi durumlarda salınımı artış gösterir”.
Helal olunca ağrısız olan kesimi okuyunca bi de ne geldi aklıma, Antalya Manavgat İmam Hatip Lisesi 9. Sınıf öğrencisi Levent Akbaba’nın, adını “Canların gıdası Kur’an-ı Kerim” koyduğu ve Mayıs 2013 TÜBİTAK Bilim Fuarında sergilediği deneyin bulguları! Bu öğrenci yakında Harran’a birinci sıradan rektör olabilir:
Deneyde, hatırlarsanız, gürültülü arabesk-rap müziği dinletilen fasulye çimlenmemişti bile, sessiz ortamdaki fasulye 13 cm’ye kadar büyümüştü, Kur’an dinletilen fasulye aynı süre ve koşullarda 31 cm’ye ulaşmıştı.
***
Tekrar kurban konumuza gelelim. Helal kesim şartlarına uyulursa hayvanın acı çekmeyeceği gibi büyük bir ilmî buluş herhalde çok önemli değişikliklere yol açacaktır. Hele de, Prof. G. Aksoy’un müjdelediği gibi, yakında uluslararası bir veterinerlik kongresinde sunulduğunda.
Her şeyden önce, yakında çıkarılacak OHAL kararnamelerinden birinde buna ilişkin en azından şu hükümlerin bulunması mümkün, hatta muhtemeldir:
1) “Kesim sırasında hayvanlara acı verdiği için 1.057 lira idari para cezası (http://www.hurriyet.com.tr/kurbanliklara-aci-cektirene-1057-tl-ceza-uyaris-40221616) uygulanan kişilere, kesim eylemini besmelesiz ve tekbirsiz yaptıkları da meydana çıkacağından, ayrıca hapis cezası uygulanacaktır”.
2) “Halkımızın kurban keserken bazen elini de kestiği dikkate alınarak, kurbanı kesen kişinin böyle bir durumda acı duymaması için bir başkasının o kişinin eli niyetine önceden besmele çekmesi ve tekbir getirmesi gerekli görülmüştür”.
3) “Bu hükümler hakkında ilgili kişilere ayrıca herhangi bir tebligat yapılmaz. Bu KHK yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Bu KHK hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür”.
***
Bugün inşallah idrak edeceğimiz Kurban Bayramı arifesinde iki kurban daha vermiş bulunuyoruz, onları da anıp bitirelim.
Bunlardan birincisi, öz yeğeniyle bir yatta “fazla samimi” fotoğrafları çekilen kişi. Aile içinde ne hale geldiğinin yanı sıra, hakkında “hayasızca hareket”ten soruşturma açıldı.
Asıl, şimdi de FETÖ’cülükten dava açılıyor; açılmasa şaşardım çünkü FETÖ’ye yapılan ihaleler bini aştı. Sabah gazetesinde çıkan ve birçok medya organı tarafından desteklenen habere göre, bu kişinin kayınpederi FETÖ’yle yakın ilişki içindeymiş, mallarını Başoğlu'na devredip Kanada'ya kaçmış…
Yaygın söylentilere bakılacak olursa, yakında çıkarılacak yeni bir KHK’yle bu zamparaya fırıncıların ekmek satması da yasaklanacakmış. Ama doğrusu ben o kadarına da inanmıyorum. Çünkü hem Hükümetimiz oy uğruna durmadan borç ertelemesi yaptığı esnafla (Fırıncılar ve Pastacılar Federasyonuyla) takışmak istemez, hem de bize haftada bir temizliğe gelen Zehrânım da öğrendi ki OHAL kararnameleri sadece çıkarıldıkları konuyla ilgili hükümler taşıyabilir. Yani sadece 15 Temmuz darbe girişimiyle.
Ayrıca ben şuna inanıyorum ki bu gibi söylentiler ya kripto FETÖ’cüler ya Teröristler ya da şu sıralarda pek sık rastlanan bir canlı türü olan FETÖ’cü PKK’lılar (veya PKK’lı FETÖ’cüler) tarafından çıkartılıyor.
Veya, onlarla irtibatlı ve iltisaklı olanlar tarafından…
***
Öteki kurban derseniz, CHP.
1930’ların Türk milliyetçiliği (=Asr-ı Saadet) zihniyetinden kendisini ve Türkiye’yi kurtaracak biricik yakınlaşmayı inşa etmek için Kurultay’ı Diyarbakır’da veya Van’da yapacağına, gitti, Türk ulusalcılarıyla devam anlamına gelen Çanakkale’de yaptı. Böylece AKP’yi perişan (ve çok muhtemelen Kandil’i de çok rahatsız) etmeyi değil, 1930’lara ve MHP/AKP koalisyonuna tekrar teslim olmayı seçti.
Seçmekle kalmadı, alanı kullanabilmek için Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihî Alan Başkanlığı Kocadere Kamp Alanı Süreli Kullanım Tahsis Protokolü’nü önüne koydular. Metnin 6/1. ve 10/1. maddeleri alanda alkollü içki tüketmeyi yasaklıyordu. Kurultay’ın başlamasından 1 gün önce, 25.08.2017’de imzalattılar.
Kurban, boynunu uzatmıştı.
***
Günde katılan yaklaşık 30.000 kişinin içinden “kendini bilmez birkaç kişi, kamp alanının ana konaklama bölgesinin dışında alkol aldı diye” anasından emdiği süt burnundan getirildi CHP’nin. Ama Allah’ın emriydi çünkü ‘Bunca insanın içinden her yerde her zaman her türlü üç kişi çıkabilir, bunu istismar etmeye asla kalkışmayasınız!’ diye ânında çemkireceğine, bu kişileri partiden atacağını hatta ilgili makamlara bildireceğini ilan etti.
Yani alabildiğine alttan aldı. Bittabi, AKP de o derece üstten. CHP, bu milliyetçilik işlerinde AKP’yle yarıştıramayacağını daha öğrenemediği için topu havada yakalatmıştı. İki saat sonra, N. Kurtulmuş tarihî bölgede içki içenler için yasal işlem başlatılacağını açıkladı. Erdoğan’ın fırsatı kaçırması ise tabii ki beklenemezdi: “Votka mı içersiniz, şarap mı, bira mı?”. Ardından Kurtulmuş tekrar şutladı: “CHP özür dilesin”.
Bekleyin şimdi; “alkolsüz” alanları genişletmek için bu olay nasıl kullanılacak.
***
Kurban Bayramınız tekrar mübarek olsun efendim.