İstiklal Caddesi’nin en renkli olduğu birkaç günden biri olan 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’ne daha önce hiç katılmadım. Yürüyüşlerim ve protestolarım 29 Haziran 2014 Pride Week Yürüyüşü ve 2013 Gezi Protestosu ile sınırlı.
Peki, bu sene beni bu yürüyüşe katılmaya iten sebep ve motivasyon neydi?
Çok açık; bu yıl yapılacak yürüyüşün son kez yasaklanan 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü olabilme ihtimali. Yani biber gazlı, tekme tokatlı, engelli, bariyerli, ‘aksiyonlu’ son yürüyüş olabilirdi bu. Tabii ki bunu görmem ve orada olmam gerekiyordu.
İnsanlık tarihinde büyük acılara sahne olan yerlerin zaman içinde ziyarete açılmasıyla birlikte oluşan turistik ilgiyi ifade eden ‘Hüzün Turizmi’ için Çernobil’e, Auschwitz’e, Berlin Duvarı’na gidip selfie çekilip, ‘Ben de buradayım’ diye sosyal medya paylaşımı yapılabiliyorsa, pekâlâ yıllar sonra ben de “O son yasaklı yürüyüşte ben de vardım!” diyebilmeliydim.
Tabii ki bu konuda deneyimsiz olduğum için, feminist dünyada sevilen ve sahadan gelen bir gazeteci olması sebebiyle polisle bile gerektiğinde müzakere edebilen T24 yazarı Candan Yıldız’ın peşine takıldım. Bu turistik katılımın gazlı ve sert olacağına dair kesin taahhüdünü aldıktan sonra, beş yıldızlı otelde tatil paketi satın almış bir müşteri gibi değil elbette, ama ben de saatlerin geri akmasını bekledim.
Eylem günü rehberim Candan Yıldız ve T24 Video Servisi Müdürü Faruk Ekici ile saat 16.40’ta hedefe doğru, Taksim Meydanı’ndaki ofisimizden yola çıktık.
İlk polis barikatı Taksim Cami’sinin İstiklal’le kavuştuğu koridordaydı… Bu koridorda birkaç barikat var. Önde Candan, arkasında biz basın kartlarımızı göstererek İstiklal Caddesi’ne girdik.
Candan, anlamadığım bir şekilde bu durumu çok garipsedi. “Bir tuhaflık var, normalde bizi bu kadar rahat geçirmemeleri gerekiyor” dedi. Neyse ki ‘beklediğimiz derecede bir tuhaflık’ olmadan, yürüyüş için planlanan toplanma noktasına, Cihangir Parkı’nın altındaki Cihangir Caddesi’ne vardık.
Tam bu noktada Cihangir dedikodularını Tuğrul Eryılmaz’dan -çok geçmiş olsun- ben devraldım.
O rengârenk kalabalık arasında saçlarından tanıyabileceğiniz nadir insanlardan biri olan gazeteci, yazar Mine Söğüt’ü Kaktüs’e otururken gördüm. Yanında gazeteci Ayşen Şahin de vardı. Yürüyüş boyunca Instagram’dan canlı yayınlarını hiç eksik etmediler.
Saat 18.00 gibi yine o rengârenk kalabalığın arasında bembeyaz -hadi kır diyelim- havalı saçlarıyla arkeolog ve REDD grubu kurucularından Güneş Duru salınarak geçti. Yürüyüşe mi yoksa Kaktüs tayfasına boy göstermeye mi geldi bilemiyorum. Belki de sadece oradan geçiyordu…
19.00 civarı daha iyi bir görüntü alabilmek için merdivenlerden Cihangir Parkı’na çıktım. O sırada Tuğrul Eryılmaz’ın foto muhabir oğlu Hüseyin Özdemir’e rastladım. Cihangir magazini izini daha ne kadar sürebileceğimi sordum, hemen ve Tuğrul Eryılmaz hayranları için şahane ama benim Gonzo Haber Ajansı kariyerim için hüzünlü sayılabilecek haberi aldım; hastaneden evine geçen Tuğrul Abi köşesine dönmeye hazırlanıyormuş.
Bu haberden sonra tekrar merdivenlerden aşağı doğru inerken T24 çizeri M. Kutlukhan Perker ve yazar Sinem Sal’ı şahin gözlerimle uzaktan hemen yakaladım.
19.30’da harika bir kalabalıkla Cihangir Caddesi’nde adına pek ‘yürüyüş’ diyemesek de, iki taraftan kapana kısılmış cadde boyunca olduğumuz yerde müthiş bir coşku ve hüzün kol kolaydı. Cadde boyunca esen ‘öfke, yas ve isyan’ sırasında dakika dakika ne olduğuna bakmak isteyenler buraya tıklayabilir.
19.50’de önümden CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun geçtiğini gördüm. Canan Hanım’la 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 11 ilden biri olan Hatay Defne’deki Sevgi Parkı’nda tanışmıştım. T24 olarak deprem bölgesinden haber aktarmak amacıyla çıktığımız yolda karşılaştığım Kaftancıoğlu, bu sefer siyasetçi kimliği ile değil hekim kimliği ile Hatay’daydı. Parkta gönüllü bir revir kurmuş ve yardıma ihtiyacı olan depremzedelerin tedavilerini yapıyorlardı.
Bu haberin detaylarına ise Prof. Dr. Talat Kırış’ın yazısından ulaşabilirsiniz.
Sokakta ulu orta ilaçların sergilendiği ‘tezgâhlarının’ hemen yanına kurmuştum ben de çadırımı. Öyle ki çadırımın fermuarını biraz hoyratça açtığımda ilaç tezgâhına çarpıyordu.
Gece boyunca yerde yatarken gelen artçı depremlerin daha fazla hissedildiğini tahmin edersiniz. İlkinde yerimden zıplasam da açık havada olduğumu fark edince uyumaya devam edebildim. Gece bir ara ilaç tezgâhının başına gelen depremzede kadının şu cümlesinden sonra ise uyumak mümkün olmadı: Yalvarıyorum bana bir Xanax (yeşil reçete ile satılan bir antidepresan) verin!
Afet ve savaş anlarında insanlar birbirlerine daha çok yakınlaşıyorlar sanırım. Baby boomer jenerasyonu boşuna dünyaya gelmiş olmamalı. Ben de Canan Kaftancıoğlu’nu Feminist Gece Yürüyüşü’nde gördüğümde yıllardır görmediğim bir çadır komşumu görmüş gibi sevindim ve peşine düştüm hemen. Ulaştığımda, kendimi hatırlatıp eski komşumdan sıcak bir karşılama aldıktan sonra Feminist Gece Yürüyüşü hakkında ne düşündüğünü sordum. Yanıtı aşağıdaki videoda.
“Kadınlara sözümüz olsun, seneye 8 Mart'ı Taksim Meydanı'nda kutlayacağız”
Hemen ardından da CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun alana girdiğini gördüm. Onun görüşleri de aşağıdaki videodan dinleyebilirsiniz.
“İktidar kadınlardan korkuyor, ama yine 'özgürlük', 'jin jiyan azadi' diye haykırıyorlar”
Kaftancıoğlu ve Tanrıkulu ile vedalaştıktan sonra kaldırımda bulduğum bir babanın üzerine çıkıp ortamda kimlerin olduğuna bakmak isterken yanımda bir kadın “Oh valla süper yer bulmuşsunuz” dedi. Dönüp baktığımda bana seslenen hanımefendinin yanında, komşum olan gazeteci Nilay Örnek’i gördüm. Meğer yerime göz diken de Nilay’ın kardeşi, meslektaşımız Aslı Örnek’miş…
Saatler 20.30’u gösterdiğinde ve yürüyüşün bitmesine yarım saat kala, Candan Yıldız’ın yanına gidip alandan ne zaman ayrılacağımızı sordum. Zira o ana kadar her şey -kısacık bir caddeye kıstırılmamız dışında- o kadar normaldi ki, son yasaklı olduğunu ümit ettiğim ve çok gergin geçeceğini düşündüğüm yürüyüşte, yasaklı cadde ve sokaklar dışında hemen hemen hiçbir olay yoktu.
Ekiple vedalaştıktan sonra saat 21.00 gibi Cihangir Caddesi’nden ancak çıkabildim. Çünkü polis evine gitmek isteyenlere bile üst sokaklar üzerinden çok zor geçiş veriyordu. Bu arada Turkcell telefon operatörü alanda jilet gibi çekerken, Vodafone kullanan hiç kimse internetini kullanamadı. Ancak bir üst sokağa çıkıldığında her şey normale döndü.
Sabahtan beri hiçbir şey yememiş olduğum için eve giderken meydandaki büfelerden kendime ıslak hamburger ısmarlayıp bir poşete koydurup evin yolunu tuttum.
İçindeki ıslak hamburgerlerle poşetimi sallaya sallaya Vakıfbank / Vakıflar Genel Müdürlüğü binası önünden Gümüşsuyu’na inerken, 150 metre önümden gelen bir kalabalıkta öfkeli bağırışlar duydum.
Kameramı açtım ve yürümeye devam ettim, haber merkezine geçeceğim bir görüntü var diye düşünüyordum. İlerde gördüğüm bir barikat ve barikatın içinden koparılıp tartaklanan bir genç vardı. Polislerin arasından çıkan kişinin akşam üstü yola beraber çıktığımız video ekibimizdeki Faruk Ekici olduğunu görünce şoke oldum. Aşağıdaki videoda da göreceğiniz üzere, küçük bir şok yaşadıktan sonra ıslak hamburgerlerimi kaldırıma bırakıp arkadaşımın yanına gittim ve ‘kurtardım’ diyelim.
Bunun da detayına aşağıdaki video haberden göz atabilirsiniz.
Evime varıp ıslak hamburgerimi yerken T24 sayfalarında önüme şu haber düştü:
Velhasıl; Candan Yıldız’ın vaat ettiği ölçüde olmasa da gazlı, bol bariyerli, bol barikatlı ve elbette yasaklı bir ‘hüzün turizmi’ gecesi yaşadım.
Candan Yıldız’a bir özür borçluyum, tecrübeli rehberim haklıydı; elbette yasaklı olan bir yürüyüşte sonuna kadar sabredersen rutinleşen şiddeti ve engellemeyi illaki görürsün…
Bıraktığı boşluğun asla doldurulamayacağını anladığım Tuğrul Eryılmaz’ı acil göreve çağırırken başta Taksim tüm meydanlarda, başta İstiklal tüm caddelerde kutlanacak Emekçi Kadınlar Günü’ne hasretle…
Berna Abik kimdir? 1988 yılında İstanbul'da doğdu. Editörlük hayatına dünyanın önemli şehir dergilerinden biri olan Time Out'ta başladı. Daha sonra Doğan Burda dergi grubu bünyesindeki İstanbul Life dergisinde çalıştı. Son olarak T24 ekibine katıldı; burada editörlük ve video röportajlar yapıyor. |