Bundan 10 yıl önce, hala tüm dünyanın gözü New York Moda Haftası'nda iken 13 yaşında bir blog yazarı, moda endüstrisinin o dönemki "mucize çocuğu", Tavi Gevinson, Marc Jacobs defilesinin ön sırasında sektöre on yıllarını vermiş moda elitleri arasına oturtuldu. Eylül 2009… Moda iletişiminin tamamen değiştiğinin yüksek moda tarafından bir nevi resmi kabulüydü. Hemen ardından da Milan Moda Haftası'nda Anna Wintour, stiliyle öne çıkan blog yazarı Bryan Boy ile yan yana, ön sıradan Dolce&Gabbana defilesini izliyordu. Yüksek modanın en tutucu, en kibirli başkentlerinden birinde...
O dönemlerden bu yana moda endüstrisinde sosyal medyanın ve sosyal medya kimliklerinin yarattığı dalga ve olağanüstü etki gücü katlanarak arttı.
İlham veren stilleri yanında bu etkinin böyle güçlü olmasının sebeplerinden biri bu sosyal medya kimliklerinin en amiyane tabirle kimseye "eyvallah"ı olmaması idi bir bakıma. Giysileri kendi tarzlarında istedikleri gibi giyip, stilize edebiliyor; lüks çantaların üzerine sticker'lar yapıştırıp, grafittiler çizebiliyor, beğenmedikleri koleksiyonları bloglarında korkusuzca eleştirebiliyor, geleneksel medyanın aktörlerine kafa tutabiliyorlardı. Bağımsızdılar! Lüks moda markaları bu çok yabancı oldukları kimliklere yok gibi davranamazdı, yorumlarını ya da beğenilerini ciddiye almamak olmayacaktı, peki ama iletişim nasıl kurulabilirdi?
İçeri alarak… İşte bu 10 yılda öyle çok "influencer" markaların dostu, tasarımcıların kankası, onları hediyelere boğan PR'cıların göz bebeği, marka reklam yüzü oldu ki, bir zamanların objektif yorumları yerini tatlı tatlı 2-3 satırlık Instagram postlarına, her bir tasarım için gözlerinden kalp fışkıran emojilere bıraktı.
Ama bir süredir bu tatlı döngüye çomak sokarak moda endüstrisinin büyük oyuncularına tehdit oluşturan bir Instagram hesabı var: DIET PRADA (@diet_prada). 2014'de bir anonim ikili tarafından kurulan ve büyük moda markalarının, ünlü kreatif direktörlerin kopya tasarımlarını, intihal vakalarını, hatta ayrımcı, seksist ve ırkçı yaklaşımlarını basit birer foto kolajla paylaşmaya başlayan @diet_prada patlattığı ırkçı Dolce&Gabbana reklam skandalı ile moda endüstrisinin ortasına "bomba" gibi düştü. "Modanın bekçi köpekleri" olarak tanımlanan ikili yüksek modanın etik dışı her aksiyonuna sopa sallıyor, çok sert eleştiriyor, bir milyondan fazla takipçisini yorum yapmaya ve yanlış yapanı "doğru"ya döndürmek için sosyal baskı yapmaya çağırıyor.
Benim açımdan bu "1" tanecik hesabın yarattığı değişim en az 2009 yılında başlayan değişim kadar heyecan verici, öyle ki yalnızca birkaç paylaşım sonrası bile yüksek modanın devler liginde büyük değişimler başladı.
WWD ya da Fast Company gibi sektörün önemli platformları tarafından mutlaka takip edilmeli listelerinin başını çeken ve kendilerine BoF 500* hedefi koyan @diet_prada ikilisi için macera 2014 Aralık ayında Raf Simons tasarımı bir Dior Pre-Fall 2015 palto ile Prada 2014 koleksiyonundan bir başkasını yan yana koyarak ne kadar da benzer(!) olduğunu paylaşması ile başlıyor. Bu paylaşımla birlikte içeriklerinin temelini tasarım etiği ve endüstrideki taklit ve benzerlerin bolluğu oluşturuyor. Paylaşım metotları da basit: yeni tasarımların fotoğrafları daha eski, tamamen benzer çalışmaların görselleri ile bir araya getirdikleri kolajlar ve altında iğneleyici, esprili bir dili benimseyen ve mutlaka takipçilerini yoruma davet eden metinler. Bu hal @diet_prada‘yı bir Instagram hesabından çok bir moda forumuna dönüştürüyor bile diyebiliriz. Hesabın yöneticisi olan ikili, kopya bir tasarımı paylaşmadan önce çok iyi araştırdıklarını ve yalnızca görsel kanıta dayanarak sunduklarını söylüyor. Bugün 1,6 milyonu geçen takipçi sayısı ve yarattıkları etkinin somut sonuçları sayesinde zaten kendilerine artık "içeriden" referanslar yağıyor, hesabın hayranları hesabı bilgi ile besliyor, adeta moda dünyasının tüm göz ve kulaklarına sahipler.
Peki kim bu ikili? Uzunca bir süre anonim kalmayı tercih eden @diet_prada kurucuları ortalıkta kendileri ağzından çok fazla sözde demeçler ve yorumlar dolaşmaya başlayınca ve özellikle skandal boyutuna ulaşan Dolce&Gabbana reklam kampanyası paylaşımlarından sonra aksiyonlarının arkasında korkusuzca durduklarının da ispatı olarak Batman kostümünü çıkarıp kimliklerini açıkladı. Tony Liu ve Lindsey Schuyler, miliner Eugenia Kim'de çalışırken tanışmışlar ve internette defilelerin fotoğraflarına bakarken sürekli birbirlerine "çakma" buldukları tasarımları yollamaya başlamışlar. Sonra bir gün bunları internette paylaşmalıyız diyerek hesaplarını açmışlar. Olaya kopya tasarımların ifşası ile başlasalar da zaman içinde lüks moda endüstrisinin ayrımcı, ırkçı ve cinsiyetçi söylemi nasıl normalleştiren örneklerle dolu olduğunu gösterme kararı da almışlar. "Aslında kendi aramızda konuştuğumuz ve bizi rahatsız eden her şeyi paylaşıyoruz" diyor ikili. Paylaşım yaparken bir skandal yaratma amaçları olmadığını, daha çok modaya her yönüyle ilgi duyanları bilgilendirip, harekete geçirmek olduğunu söylüyorlar. Harper's Bazaar dergisine verdikleri bir röportajda "Her ne kadar parlak kişilikler ve olağanüstü yeteneklerle dolu olsa da endüstri fazlaca pohpohlanıp yüceltilirken, karanlık tarafına nadiren ışık tutuluyor" diyerek yeni tartışmalar yaratacak potansiyele işaret ediyorlar.
Sessiz ama emin adımlarla başladıkları hesaplarında bugün milyonları aşmalarını, endüstrinin hemen tüm aktörleri, ünlüleri ve moda fanatikleri tarafından takip ediliyor olmalarını sağlayan büyük çıkışı ise Dolce&Gabbana'nın şu yazımda anlatmış olduğum reklamının Çin halkını aşağılayan ve alaya alan ırkçı söylemine dikkat çekince yakaladılar. Bu paylaşımın etkileri çığ gibi büyüyüp, endüstrinin son dönemdeki en büyük skandallarından birine dönüşmekle kalmadı, lüks modanın en büyüklerinden biri olan Dolce&Gabbana'ya çok pahalıya patladı. Tanınmış Çinli modeller ve ünlüler markaya öfke saçtı, sadık Asyalı müşteriler sadece boykot etmekle yetinmediler markadan sahip oldukları ürünleri yaktılar, neredeyse 1 haftadan az süresi kalmış, tüm hazırlığı yapılmış ve büyük finans yatırılmış büyük Şangay defilesi iptal ettirildi. Marka yönetici kademesinden tasarımcılarına haftalarca yalanlama, inkâr, öfke ve özür süreciyle her manşetteydi. Bir moda endüstrisi devi "bağımsız" bir ses tarafından ahlaki olarak yeniden yapılandırılmaya zorlanıyordu. @diet_prada paylaşımı ile patlayan bu skandalın kazandırdığı konulardan biri ise yüksek moda markalarının hemen hepsine yeni bir pozisyonun ivedilikle açılması oldu: "çeşitlilik ve kapsayıcılık direktörü". Dev bir endüstrideki bu bağımsız, küçük mecra bir şeyleri değiştirebildi.
@diet_prada ikilisi başından beri birincil olarak lüks tasarım pazarının içindeki kopyacılığı hedef alma odağında, tasarımsal mülkiyeti korumanın çok zor olduğu moda sektöründe özellikle kendilerini güçsüz hisseden küçük ölçekli tasarımcılar için sorumluluk üstlenmişler. İkili, ünlü tasarımcıların Instagram gibi dijital mecralar sayesinde genç ve bilinmeyen kreatiflerin işlerini kolaylıkla aşırabildiklerini, hiçbir atıfta bulunmadan, fikre ya da konsepte lisans ödemeden hatta katkı dahi yapmadan kendi tasarımları gibi sunabildiklerini ve bu genç isimlerin de devlerle uzun ve meşakkatli mahkeme savaşlarına giremeyecek durumda olduklarını ifade ediyor. "Bu noktada genç kreatiflere yardım etme sorumluluğumuz var" diye açıkça tasarımcı ve markalardan dürüst moda talep ediyorlar. Buna bir örnek olarak geçen yıl @diet_prada'nın paylaşımı sayesinde ABD'nin dev markalarından Target'ın Meksikalı sanatçı Felix d'Eon'un eserlerini telif ve isim vermeden bir kapsül koleksiyonda kullandığını gösterebiliriz. Paylaşımdan sonra Target hızla koleksiyona ait tüm ürünleri toplatıyor, öte yandan mağdur edilen sanatçı bu paylaşım sayesinde kendi Etsy sayfasından işlerini büyük ölçüde satıyor.
Modanın yeni dahi çocuğu Virgil Abloh ise @diet_prada'ya en çok malzeme veren isimlerden biri, esinlenme konusunda adeta bir guru. Bir başka örnek ise devler arasında: ikilinin iki Christian Siriano gece elbisesinin iki Valentino tasarımı ile neredeyse birebir olduğu ifşa etmesi üzerine, Amerikan moda endüstrisinin en büyük ve güçlü isimlerinden biri olmasına karşın Siriano her iki tasarımını da derhal koleksiyonundan geri çekiyor.
Tasarım kopyacılığı yanında hesap sık sık sektördeki ayrımcılık, taciz, ırkçılık, cinsiyetçilik konularında paylaşımlar da yapıyor. Diet Prada bu konuda yine büyük bir bombayı ifşa ediyor, iki ünlü moda fotoğrafçısının modellere çıplaklık baskısı yaptığını, taciz suçları işlediğini, kariyerleri ile tehdit ederek baskı kurduğunu sayısız mesajı ekran görüntüleri ile paylaşıyor. Bu fotoğrafçıların çalıştığı ünlü isimleri de aksiyon almaya davet eden ve yeni bir #MeToo hareketini başlatan @diet_prada bu skandal paylaşımlarla her iki fotoğrafçının da kariyerini bitirdiği gibi, suç duyurusu yapılmasını sağlıyor. Yine siyah insanların hassasiyetlerini göz önünde bulundurmadığı iddiasıyla paylaştığı bir Gucci kazak üzerine marka ürünü hemen satıştan kaldırıyor. Skinny Bitch Collective isimli bir spor giyim markasını, Maasai'li kadınları sosyal medya kampanyasında beyaz ve fit kadınların arkasında birer prop, birer arka plan kuklası olarak kullandığı için eleştiren paylaşımı ile markanın kültürel saygıdan yoksun olduğunu iddia ediyor.
Diet Prada düzenli olarak markaları ve tasarımcıları moda taklitçiliği, tasarımdaki benzerlikler ve görünen o ki gittikçe daha da fazla, ırkçı ve ayrımcı yaklaşımları için, takipçilerinden gelen bilgileri de kullanarak işaret ediyor. İkili sorunları daha görünür ve daha çok konuşulur hale getirmekten memnun. Liu ve Schuyler'e göre kamuoyu önünde utandırılma korkusu modayı "daha iyi" hale getirebilir. "Moda sorunlu bir endüstri, bu yüzden de körelmiş tasarımcılar, doygunluk noktasını aşmış marka ve ürünler, cinsel istismar ve çeşitlilik yoksunluğu üzerine konuşacak yeni seslere ihtiyacı var" diyerek modada dürüstlük, sorumluluk ve çeşitlilik talep ediyorlar.
Peki bekçileri gözetleyen birileri de var mı? Devler, bu yeni sesi de kendi lüks çemberlerine alıp eritecek mi yoksa o sesi bir tehdit unsuru olarak görmek yerine kulak vermeyi mi tercih edecek?
(* BoF 500, 3 trilyon dolarlık küresel moda endüstrisini şekillendiren profesyoneller endeksi/dizini. Liste sadece tasarımcılarla sınırlı değil; medya çalışanları, modeller, ikonlar, yöneticiler gibi geniş bir yelpazede modaya öncülük edenleri kapsıyor.)