Fransa vatandaşları cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turu için bu pazar günü sandığa gidiyor. En çok oy alan iki aday ikinci tura kalacak.
Seçimlerin iki turlu yapılmasının arkasında yatan temel düşünce, sistemin istikrarla devamını sağlayacak merkez adayların kazanmasını kolaylaştırmak.
Ne var ki bu sefer Avrupa’nın istediği istikrar Fransa’daki seçimden çıkmayabilir. Fransa’daki bu seçim, iki turlu sistemin her zaman amacına ulaşamayabileceğini gösteriyor.
2007 ve 2012 yıllarında yapılan son iki cumhurbaşkanlığı seçimleri merkez sağ ve merkez sol adaylar arasındaki yarışa sahne oldu. 2007’de Sosyalist Parti’den Segolene Royale, UMP (partinin bugünkü ismi “Cumhuriyetçiler”) adayı Nicholas Sarkozy’ye yenildi. 2012’de ise Sosyalist Parti adayı François Hollande, Sarkozy’yi yendi.
2002 yılında aşırı sağcı/milliyetçi/ırkçı/faşizan FN (Ulusal Cephe) adayı Marie le Pen ikinci tura çıkabilmişti. Le Pen’i engellemek için bütün solcular sağda duran Jacques Chirac’a oy verdi. İkinci turda Chirac oyların yüzde 80’ninden fazlasını aldı. Bu, Karl Marx’ın anlattığı, 1848’deki seçimde Louis Napoleon Bonaparte’ın aldığı yüzde 74’den bile fazlaydı.
Seçime katılan büyük partilerden 5 aday var. Aşırı sağcı FN’nin yeni lideri Marine le Pen, eski lider Marie Le Pen’in kızı. Merkez sağdaki cumhuriyetçilerin adayı François Fillon, Sarkozy döneminin başbakanı.
Soldaki durum daha karışık. Sosyalist Partili Cumhurbaşkanı François Hollande’ın popülaritesi o kadar dibe vurmuş ki, yeniden aday olamadı. Hollande’ın tercih ettiği aday Başbakan Manuel Valls’dı. Ancak Valls, Sosyalist Parti’deki önseçimi kaybetti. Sosyalist Parti’nin resmi adayı Benoit Hamon, Valls’a karşı SP’nin sol kanadının adayı. Emmanuel Macron, Fransa’nın yarı başkanlık sisteminin bir ürünü. Hiçbir seçimde aday bile olmamış, Sosyalist Parti hükümetinde atamayla Sanayi Bakanlığı yapmış. Macron, neo-liberal iktisadi politikaları ve liberal sosyal politikaları savunan yeni bir parti kurdu, En Marche (Yürüyüşte).
Beş büyük adayın en solcusu Jean-Luc Mélenchon da eski bir Sosyalist Parti bakanı. Ancak Mélenchon çok daha radikal bir programa sahip. Partinin ismi “La France Insoumise”, Boyun Eğmeyen Fransa.
Fillon’a ve Le Pen’e karşı yolsuzluk iddiaları var. Fillon bakanlık yaparken eşi ve kızını danışman olarak çalıştırmış; ancak çalıştıklarına dair bir kanıt yok. Le Pen ise Avrupa Parlamentosu’ndan aldığı paraları seçim kampanasında kullanmakla suçlanıyor. Avrupa Parlamentosu bu konuda bir soruşturma yürütüyor. Yolsuzluk iddiaları bu iki adayın desteğini olumsuz etkiliyor. Macron bu arada “yenilikçi” politikasıyla çok medyatik bir kampanya yürütüyor. Benoit Hamon’un anket sonuçları yüzde 8 civarında kaldığı için artık ikinci tur için şansı olmadığı düşünülüyor.
En büyük sürpriz, solcu Jean-Luc Mélenchon’a olan desteğin büyüklüğü. Son haftalarda desteği hızla artan Mélenchon, ikinci tur şansı olan 4 adaydan biri haline geldi. Mélenchon’un programı çok radikal. Örneğin yılda 400 bin Euro’dan fazla maaş alanların gelirlerinin 400 bini geçen kısmına yüzde 100 vergi koyacağını vaat ediyor. Yani yılda 400 bin Euro’dan fazla maaş olamayacak! Yüksek maaş alanların bu durumda Fransa’yı terk edebileceklerini söyleyenlere ise yanıtı şöyle: “Güle güle, gitsinler.” Mélenchon, Fransa’nın NATO’dan çekilmesi, göçmen haklarının savunulması, AB ile ilişkinin gözden geçirilmesini gibi konuları dile getiriyor. 2012’de de aday olan Mélenchon’un anketlerde desteği yüzde 17’lerdeydi ancak seçimde performansı daha düşük olmuş, yüzde 11 oy almıştı.
Son anketlerde Le Pen ve Macron yüzde 22-23 ile önde. Fillon ve Mélenchon yüzde 19 ve yüzde 20 ile onları takip ediyorlar. Ancak anketlerin hata payları düşünüldüğünde dört adayın da ikinci tura çıkacak 2 aday arasında olma olasılığı var. Seçmenlerin yüzde 25’i henüz kararını vermemiş durumda. Cevap verenlerin bir kısmı da kararlarını değiştirebileceklerini beyan ediyorlar. Sosyalist Parti adayı Hamon’a oy verecek seçmenlerin Hamon’ın şansı olmadığı için Mélenchon’a oy verme potansiyeli de var. Örneğin eski Sosyalist Partili cumhurbaşkanı adayı Segolene Royale, Mélenchon’a destekleyebileceğini söyledi.
Pazar günü çıkacak sonucu hiç kimse öngöremiyor. Dört adaydan hangi ikisinin ikinci tura kalacağı belirsiz. Sermaye sınıfının tercihi Le Pen / Fillon ya da Le Pen / Macron. Böylece merkez sağ bir neo-liberalin kazanacağını garantilemiş olduklarını zannediyorlar. Tabii ki bu Clinton’ların Trump için yaptığı varsayıma benziyor. Oradaki sonuç ortada.
Sermaye sınıfının kabusu, Mélenchon’un dahil olduğu bir ikinci tur – Le Pen / Mélenchon, Fillon / Mélenchon, Macron / Mélenchon üç olasılık da çok tehlikeli bulunuyor. Anketlere göre Le Pen / Mélenchon ya da Fillon /Mélenchon ikinci tura kalırsa, Mélenchon rahatlıkla kazanır. İkinci turda Mélenchon’u yenebilen sadece Macron. Anketlere göre Le Pen’e karşı Mélenchon sağcı Fillon’dan daha güçlü bir aday.
IŞİD tarafından üstlenilen Paris'teki son terör saldırısı ırkçılığı, İslamofobiyi, milliyetçiliği arttırmak için sağ adaylar tarafından kullanılacak. Seçim gününde bunun da etkisi hissedilebilir.
Bu sermaye kabusu karşısında karşı Fransız bonoları, Alman bonolarına göre şimdiden değer kaybetmeye başlamış.
Pazar akşamı göreceğiz. En büyük olasılık LePen ve Macron’un ikinci turda olması. Ancak Avrupa’nın merkezi güçlerinden birinde böyle bir belirsizliğin var olması nasıl bir dünyada yaşadığımızın da bir göstergesi.