“Terfi almak istiyorum, alamıyorum,”
“Daha çok kazanmak istiyorum, kazanamıyorum,”
“Bir ilişki yaşamak istiyorum, yaşayamıyorum,”
Ah keşke daha çok seyahat etseydim, daha güzel yerler görseydim, daha huzurlu, rahat ve kolayca sürdürseydim yaşamımı, arkadaş çevrem daha geniş olsaydı ama, olmuyor, olamıyor mu?
Yaşamımız günlük akışı içerisinde her zaman dengede ilerliyordur. Sorunlu görünen tüm anlar, olaylar ve gidişat aslında mükemmel uyum ve dengeyi yaratıyordur. Anlatmak istediğim “pozitif bakın ve hayat kolay olsun” değil. Aksine gerçeğe öylesine derinlemesine bakın ki, size nasıl hizmet ettiğini görün.
Olumsuzluklar ve aksilikler bakış açımıza göre şekillenmekle birlikte buz gibi gerçekler olarak hayatımızdalar. Hepsinin bizim için olumlu yansıması var. Tıpkı korkularımız gibi.
Bizler, hayatımızda bir şeyleri değiştirmeyi, yeni bir şeyler yaratmayı istiyor ve başaramıyorsak, muhtemelen değişime izin vermiyoruz. Değişime izin vermemek aslında hayatımızı dengede tutuyor.
Yeniye hazır değilsek, değişim bize olumludan çok olumsuz katkıda bulunur.
Hayatınıza girecek olan sevgiliye ayıracak zamanınız yok ise, yeni sevgili size daha çok acı, ızdırap ve sorun yaratacaktır. Kim ister böyle bir sevgiliyi?
Yeterli uzmanlıkta değilseniz, yönetici olarak çalışmak daha çok zaman ve sorumluluk demektir. Sorumluluk almaya hazır değilseniz, gelecek olan terfi kendinize iş dışında ayırabildiğiniz bir kaç saati ya elinizden alacak ya sizi strese sokacaktır. Bocalamalarınız ve elinizdekini kaybetme olasılığınız da cabası.
Çok çalışıyorsanız, zaten işten eve, evden işe gidip geliyorsanız, daha çok arkadaş ve daha çok sosyal faaliyet size daha çok karmaşa ve yorgunluk yaratacaktır.
Zaten ayın sonunu zor getirecek parayı kazanıyorsanız, Bali’de geçirecek olduğunuz tatil uzun vadede size neler getirir, varın siz düşünün.
Olmayanlar şer değil, hayırdır. Hayatınızı ve sizi korumak üzere vardır. Evrenin ve sizin yarattığınız müthiş ahenk ve dengeye her zaman inanın.
Bütün her şey bize hizmet ediyorsa, hiç mi bir şeyi değiştiremeyeceğiz? Kısacık bulduğumuz ömrümüzde zamanımızı isteklerimizi yaşamayı bekleyerek mi geçireceğiz?
Dalında olgunlaşan meyveler miyiz?
Hem evet, hem hayır!
Yaşamlarımıza, olup bitene yakından baktığımız da şartları daha çabuk olgunlaştırma yetimiz var. Tüm mesele ihtiyaç ve isteklerimizi birbiriyle örtüştürüp, kesişim alanında yaratıcılığımızı kullanmakta yatıyor.
Biraz karmaşık gibi görünen bu durum aslında basit bir denklem.
Temel fizyolojik ihtiyacımız; gerekli besin ve mineralleri almak. Bunlar arasında seçim yapabiliyoruz.
Çeşmelerden akan suyu içmekten uzaklaştığımızdan itibaren suyumuzun markasını belirleyebiliyoruz. Her birimizin kriteri farklı. Alkalisi var, plastik damacanası var, cam damacanası var, tek kullanımlığı var, filtre cihazları var, var da var. Aradan bütçemize ve ihtiyacımıza uygun bir seçim yapabiliyorsak, diğer ihtiyaçlarımız içinde aynı seçimi yapabiliriz demek istiyorum.
Çok yoğun çalışıyorsak, sevgilimiz olsun istiyorsak, o zaman çok çalışan bir sevgili ile güzel bir ilişkimiz olabilir. Mümkünse zamanımızı sevgilimize ayıracak vakit yaratacak şekilde de düzenleyip, bu kıstasın dışına çıkabiliriz. Hani davul dengi dengine misali. Ya da evrenden sonsuz anlayışa sahip bir sevgili isteyebilirsiniz, denemekten zarar gelmez.
Evet, bu kadar basit değil.
Bir de hayatımızda gerçekten olması gereken ve olması gerekiyor diye düşündüklerimiz var. Bazı alışkanlıklarımız zihnimizde öyle bir yer eder ki, onlar bizim temel ihtiyaçlarımız gibi görünür. Sanki olmazlarsa olamayız gibi, hissederiz.
Bu yüzden “ezberinizi bozun, hayatınıza farklı açıdan bakın” diye yazıyorum. İçinde bulunduğumuz dünya tüketim endeksli bir dünya, her an her yerde olan reklamlar ihtiyaçlarımız hakkında fazlasıyla kafamızı karıştırıp, algımızı bozabiliyor.
Bir yıl boyunca temel gıda alış verişi dışında hiç bir şey tüketmeden yaşamayı deneyen insanlar var, gayet başarılılar.
Okumak güzel ve anlamlı, benim hayatımın vazgeçilmez parçası. Okumak için kitap almam gerekiyor. Gerçekten gerekiyor mu? Hayır, değiş tokuş yapabilirim, kütüphaneleri kullanabilirim. Almak istiyorsam ikinci el kitap bile alabilirim. Bunun için “ilk el kullanımı konforludur” inancımı değiştirmem gerekiyor.
Yaşamınızda yeni oluşumlara yer açmak istiyorsanız, yaşamınızı yap-boz gibi düşünün, var olan koşullarınız, ihtiyaçlarınız ve beklentilerinizle, isteklerinizi hayatınıza alabilecek kesişim kümelerinizi bulun ve yaratıcılığınızı kullanın.
Bu şekliyle zor ve imkansız geliyorsa, unutmayın hiç bir şey imkansız değildir. Sahra Çölünü geçmek bile.
Bunun için profesyonel insanların yaptığı çalışmalar var, bunlara katılabilirsiniz.
Yeter ki, farklı bir bakış açısına açık olun. Zihninizi açık, berrak ve esnek tutun, çünkü her şey mümkün, her şey yaşanılası ve güzel.