Meslektaşım, belki öğrencim, belki kardeşim, belki kızım ne fark eder, canım Neslican!..
Sen bütün kanserleri yendin.
Ve nasıl yaşanır ölüme karşı, bize öğrettin.
Ve nasıl ölünür, bize gösterdin. Bizzat yaşayarak.
Yaşama inancın ve isteğin ilham verdi bu kötülüğü çok dünyaya. Bir pasparlak umut ışığı bıraktın bu kötülüğü pek çok dünyaya.
Bunu bir savaş saydın, bütün silahlarını çıkardın. Azmini, gülüşünü, samimiyetini, inancını ve yaşam isteğini kuşandın ve çıktın, kiminin cesaret edip çıkmayacağı bu yola.
Yeneceğine ve önünde uzanan gülüşün gibi güzel günlere inandın.
İçini açtın, yaranı gösterdin, gülüşünü saklamadın. Çektiğin acıları da içindeki çiçekleri de dünyamıza serptin. Büyüttüğün isyanını da savaşını ve kayıplarını da bize pay ettin.
Onca acı ve korkuyla karşılaşmak için çok çocuktun. Ama düşmanına gözdağı verecek kadar da yetişkin. Güneşli günlerden belki yeni çıkıyordun, oyuncakların daha toplanmamıştı odanda, kim bilir!..
Ama değme "büyüklere" karşı karartmadın günlerini, sen umudu seçtin.
Ve dedin ki, yaşarım ben, ve dedin ki inanırım ben, ve dedin ki gülerim ben.
Hepsini yaptın Neslican.
Sen bütün kanserleri yendin.
Gitmeden söylediğin sözlerin bir ömür hafızamızda artık:
"… Bu kaçıncı nüks sayamıyorum bile" diyorsun son konuşmanda. Sesin, nefesin kesiliyor. Bizim de dinlerken kesiliyor... Ama gülüşün ve umudun yine yüzünden güzelce dalga dalga geçiyor…
Acıtan bir şey söylediğinde, hep bir gülümseme ekliyorsun fazladan, kıyamıyorsun bizlere, kıyamıyorsun kendine belki de, biz de sana hiç kıyamazdık Neslican!..
"… İyileşmeyeceğimi bir kere bile düşünmedim ama iyileşirken bu kadar zor olmasını istemiyorum" diyorsun. İçimiz dağlanıyor burada iyice.
Belki kendi kendine kaldığın zamanlarda bir küçük korku düşüyordu içine "… Ya yenemezsem" diye, buna rağmen ne resti çektin, ne bıraktın, ne gemileri yaktın.
"… Bununla savaşmam gerek…" Hem de nasıl savaştın, en önde ve koşarak ve zarafetle…
"… Ne oluyoruz ya bu kadar ileriye gidemezsin sen kimsin..." derken kansere, öfken de isyanın da haktı Neslican'ım, dünyanın acımasız soğukluğunu nereden bilecektin o yaşında, o neşende.
"… Gerçekten bu hayatta kalmayı çok istiyorum, çok acılı olacak ama hiç umurumda değil, yaşamayı çok fazla istiyorum ve bunun için ne gerekiyorsa yapacağım..." Ah Neslican, ah.
Biliyor musun? Kazanan sensin. Ne gerekiyorsa yaptın ve sen kazandın.
Yaşam ancak ölüme karşı yaşanır.
Sen ölümü karşına alarak yaşadın.
Acımız var, kısa söyleyeceğim bugün. Mutlaka, gün gelecek senin mücadelenin içinde olduğu bir etki çığ gibi büyüyecek ve insanlık kanseri yenecek.
Gün gelecek, isyan ve mücadele kazanacak. İnsanlık bütün kanser hücrelerini teker teker yenecek.
Mücadelen çok güzeldi, Neslican.
Kahraman Neslican!
Sen…
Bütün kanserleri yendin.