Hasan Cemal'in T24'te bugün başlayan “Barış Sürecinde Güneydoğu Notları” başlıklı röportaj dizisi ne anlama geliyor?
Soru, medyanın üç boyutlu fotoğrafını önümüze koyan üç cevapta karşılığını buluyor.
Birinci cevap, medya sermayesine ilişkin. Medya sahipliği, artık gazetecilik için bütün ihtimallerin toplamını ifade etmiyor!
“Hasan Cemal olayı”nın bir kez daha önümüze koyduğu bir gerçeğin ifadesidir bu. Gazete sayfalarını tükenmeyen bir iştahla banknot gibi çevirmek isteyenlerin gazetecilik karşısında nasıl yenildiğini ilan eden bir gerçeğin ifadesi. Nerede olursa olsun “gazeteci” kalabilenleri tenzih edelim; ancak habercilik dışındaki işlerin bekası için kayıtsızlığı satın alınmış medya elitlerine karşılıksız bir çek gibi yazdırılan o sayfalar, pek gazete gibi görünmüyor buralardan.
İkinci cevap, internette gazeteciliğe ilişkin. İnternette gazeteciliğin, profesyonel standartlar ve güven konusunda ciddi sorunları olduğunu inkâr edemeyiz. Bu bağlamda, başta Aydın Engin ve Oya Baydar olmak üzere çok sayıda öncü gazeteci ve yazarın nicedir büyük katkılar verdiği internet medyasında Hasan Cemal'in de varlığı, Türkiye'de gazetecilik için bir dönüm noktasını ifade ediyor. “Güven açığı”nı kapatmaya başlayan internet medyası, saygın yazar, gazeteci ve habercilerin varlığıyla, gazeteleri “kanaatlerin inşa edildiği” en önemli alan olmaktan çıkarıyor.
Evet, internet medyasının ciddi finansal sorunları olduğunu unutmayalım. Ancak, finansal ihtiyaçların “aşırı” telafisinin gazeteciliği grup medyalarında hangi çıkmaz sokaklara soktuğunu da unutmayalım. Hatırlayın; bugünkü Milliyet gazetesi, 63 yıl önce, 3 Mayıs 1950'de, Nuruosmaniye Türbedar Sokak'taki üç katlı ahşap binada bir araya gelen “toplam” 32 kişiyle yayına başladı. Hasan Cemal'in yazılarına “Başbakan'ın tavrını ve medya sermayesini sorgulamaktaki ısrarı” gerekçesiyle bugün son veren Milliyet, 63 yıl önce sahip olduğu tek telefonu (296 14), logosunun yanından ilan eden mütevazı bir gazeteydi.
Abdi İpekçi'nin devraldığı o günlerin Milliyet'i mi daha etkiliydi, yoksa bugün trilyonları, İstiklal Caddesi'ne karşı tutulmamış bir söz gibi arşa uzanan bir AVM'si de olan Milliyet mi daha etkili, siz karar verin!
Başta sorduğumuz soruya dönelim; Hasan Cemal'in bugün T24'te başlayan “Barış Sürecinde Güneydoğu Notları” başlıklı röportaj dizisi, ne anlama geliyor?
Üçüncü cevap, Hasan Cemal'in kendisine ilişkin.
Hasan Cemal kim?
Türkiye medyasına muhabir, editör, Ankara Temsilcisi, Genel Yayın Yönetmeni ve yazar olarak damgasını vurmuş bir gazeteciden söz ediyoruz. Hataları için kendisini acımasız bir şekilde eleştirebilmiş, kalemini kendisine karşı doğrultabilmiş, insanın kendisinin de bir “koalisyon” olduğunu unutmamış bir gazeteciden.
Ama “geçmiş” kadar “gelecek”tir de Hasan Cemal. Nitekim, önünde geçmişinden başka hiçbir şey kalmamış bir gazeteci olmadığı için Milliyet'teki köşesi kapatıldıktan hemen sonra Kandil Dağı'na giderek, Abdullah Öcalan'ın Nevruz mesajına ne cevap vereceği merak edilen PKK yöneticileriyle görüşen ilk gazeteci oldu.
Kandil'den dönen Hasan Cemal'in, barış sürecinde Güneydoğu'nun nabzı için bölgede uzun bir yolculuğa da çıkan ilk yazar olması tesadüf değil. Zira Hasan Cemal, 45 yıldır olduğu gibi yine işini yapıyor, gazeteci milletinin yolunun kesilemeyeceğini, gazetecilerin ne olursa olsun gerçeği kovalayacağını bir kez daha gösteriyor.
Evet; Milliyet'teki köşesi kapatıldıktan sonra yaptığı Kandil ve Güneydoğu röportajlarıyla, Türkiye'de bir yazar için ilk olan “canlı blog”uyla, birkaç saat içinde binlerce takipçiye ulaşan Twitter hesabıyla topyekûn yazıya döndü Hasan Cemal.
Kapıyı yeterince uzun çalarsanız, sonunda açılır! Hiçbir kişi, kurum ve oluşumla doğrudan ya da dolaylı veya tesadüfî bir ilişkisi bulunmayan, finansal ve ideolojik takıntılardan bağımsız internet gazetesi T24'te bunu yapmaya çalışıyoruz.
Ve Oya Baydar'larla, Aydın Engin'lerle, Bekir Ağırdır'larla yıllardır yaptığımız gibi şimdi de Hasan Cemal ile birlikte tekrar ediyoruz...
Yeri geldiğinde namlu gibi kullandığınız gazeteler sizinse, gazetecilik bizimdir.
Biz kapıları durmaksızın çalmak için buradayız.
Bu mesleğe henüz adım atmış tertemiz gençlerle, hiçbir pisliğe bulaşmamış ak saçlı gazetecilerle buradayız.
Sitelerimizle, bloglarımızla, bize başka bir gazeteciliğin mümkün olduğu hayalini kurduran tutkularımızla buradayız.
Ellerimizde kovalar, tükenmeyen iştahınızla berbat ettiğiniz gazeteciliği temizlemek için buradayız...