Ocak-Kasım dönemi bütçe gerçekleşmeleri 17 Aralık’ta yayımlandı. Önce TBMM’de yeni kabul edilen 2019 Bütçe Kanunu’nun temel büyüklüklerine sonra da Ocak - Kasım dönemi bütçe gerçekleşmelerine bakalım.
Çok yakın zamanda TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen; ancak henüz Resmi Gazete’de yayımlanmamış olan 2019 Bütçe Kanunu’ndan gördüğümüz kadarıyla 2019 için 961 milyar bütçe giderine karşılık, 880,4 milyar TL bir bütçe geliri karşısındayız. Bütçe gelirlerinin 756,5 milyar TL’si de “vergi gelirleri” kaynaklı olacak. Bu tablonun doğal sonucu olarak 2019’da karşımıza 80,6 milyar TL’lik oldukça iddialı bir “bütçe açığı” da çıkıyor.
Özetle, 2019 için planlanan “bütçe açığı” bize, kamu kesimi 2019’da da genişletici “maliye politikaları”na devam edecek diyor.
Şimdi bütçenin 2018 Ocak-Kasım gerçekleşmelerini irdeleyelim…
Bu dönemde “bütçe gelirleri” yüzde 20,2 artışla 690,8 milyar TL’ye gerçekleşmiş. Vergi gelirleri ise yüzde 17,7’lik bir performans göstererek 575,8 milyar TL’ye ulaşmış ki bu -yılın son ayları için verilen önemli vergisel teşviklere rağmen- memnun edici bir gösterge. Bu olumlu performansın arkasında geçtiğimiz dönemlerde 6736, 7020 ve 7143 sayılı Kanunlarla uygulamaya sokulan yapılandırmaların ve matrah arttırımı düzenlemelerinin etkisini de görmezden gelmemek gerekiyor.
Ocak-Kasım döneminde en ciddi oransal artış yüzde 47,8 ve 77,4 milyar TL ile Kurumlar Vergisinde gerçekleşmiş.
Vergi gelirleri için 2018 yılsonu hedefi olarak belirlenen 599,4 milyar TL’nin tutturulmasında ciddi bir sıkıntı olmayacağını şimdiden söyleyebiliriz. 31 Ekim’de açıklanan vergi indirimleri ile ekonomi dünyamıza kuvvetli bir maliye politikası müdahalesi daha gördük. Beyaz eşya, konut, mobilya ve otomotivdeki vergi indirimlerinin Kasım itibariyle 2018 vergi gelirlerine olumsuz yansımalarını görmeye başladığımızı söyleyebiliriz.
31 Ekim’de 2018’den yılsonuna kadar verilen teşvikleri özetleyecek olursak;
Bu teşvikler arasında özellikle otomotive ve beyaz eşyalara verilen vergisel teşviklerin mali etkileri merak ediliyordu. Kasım sonuçları üzerinden konuyu biraz daha derinlemesine irdelemeye gayret edelim.
Ancak yine de yılsonuna kadar otomobilde 15 puanlık ÖTV indirimi ile ticari araçlarda 17 puanlık KDV indiriminin sektördeki daralmaya panzehir olduğunu söyleyebiliriz. Beyaz eşyalarda yapılan ÖTV indirimi için de geçerli bir noktayı burada vurgulayalım; ÖTV, KDV’nin de matrahına giriyor; yani hesaplanan ÖTV üzerinden de ayrıca KDV alınmış oluyor. Bu noktada, beyaz eşya ve otomobillerdeki ÖTV indiriminin aslında bir miktar da KDV indirimi yarattığı dikkatten kaçırılmamalı.
Ay bazında Kasım sonuçlarına bakarsak “Motorlu Taşıt Araçlarına İlişkin ÖTV” kalemi 2017’nin Kasım’ına kıyasla yüzde 45,7 azalmış durumda. Ocak-Kasım dönemi olarak bakarsak da daralmanın yüzde 18,9 düzeyinde olduğu görülüyor. Bu rakamlar iki önemli gerçeğin altını çiziyor;
- Otomotiv sektörü ekonomik konjonktürün etkileriyle ciddi bir daralmanın içinde.
- Ekim sonunda alınan vergisel tedbirler, yaşanmakta olan daralma sorununu tam manasıyla çözemese bile, sektöre önemli bir can suyu sağlamış durumda.
Görünen o ki; otomotiv sektörünün üzerindeki ağır ÖTV yüküne kalıcı bir neşter vurulması, sektörü son derece rahatlatacak. Bu indirim öncesinde, motorlu taşıtlar üzerinden alınan ÖTV’nin 2018’i 20,8 milyar TL ile tamamlaması bekleniyordu. Bu rakam 2017’nin bile yüzde 6 gerisindeydi. Şimdi 2018 sonunda 2,5 - 3 milyar daha az ve 16,5 - 17 milyar TL’ler mertebesinde bir ÖTV göreceğiz diyebiliriz.
Dâhilde alınan KDV bu dönem sadece yüzde 6,3 artmış ve 54,9 milyar TL’ye ulaşmış. Dâhilde alınan KDV’deki düşük performans, dikkat çekici boyutlarda. Bu düşük performans, iç ekonomik dinamizmin düşmekte olduğuna dair kuvvetli bir işaret olarak da dikkate alınmalı. ÖTV’deki tablo ise “eksiye” dönmüş durumda, 2018 Ocak- Kasım döneminde ÖTV, 2017’nin aynı dönemine kıyasla yüzde 2,3 düşmüş ve 122 milyar TL gerçekleşmiş! Aylık bazda tablo daha da dramatik, 2018 Kasım ÖTV gelirleri, 2017 Kasım’ına kıyasla yüzde 22,7 gerilemiş durumda.
ÖTV’nin Ocak-Kasım performansındaki olumsuz tablonun arkasında özellikle akaryakıtta uygulanan “eşelmobil” vergileme modeli ve otomotiv üzerinden alınan ÖTV’deki -daralan satışlar kaynaklı- düşük performans etkili olmuş görünüyor. Kasım ayı özelinde ise özellikle otomotiv için uygulanan ÖTV indirimin etkisi ve akaryakıtta hala devam eden düşük ÖTV performansı dikkat çekiyor.
İthalde alınan KDV ise bu dönemde de olumlu bir performans göstermeye devam ediyor. Ocak-Kasım döneminde bu kalemde yüzde 25,9 artışla 110,9 milyar TL gelir karşısındayız. Elbette, kurlardaki dalgalı durumun da bu performansa bir yansıması var; ancak artış yine de dikkat çekici. Üretim ve ihracatımızın ithalata olan bağımlılığının yüksek olduğu düşünülünce, ithalde alınan KDV’de gözlemlenen olumlu performans ihracat açısından da sevindirici; ancak “cari açık” için pek de olumlu bir işaret olmadığını da belirtelim. Son dönemde cari açık kanalından gelen olumlu haberlerin, ithalde alınan KDV bakımından muhtemel bir olumsuza gidişe de işaret ettiğinin altını kalın çizgilerle çizelim.
“Bütçe giderleri” Ocak-Kasım döneminde yüzde 24 artmış ve 745,4 milyar TL olarak gerçekleşmiş durumda. Gider disiplininde -uygulanan maliye politikaları nedeniyle- bir gevşeme olduğu dikkat çekiyor. Bütçe için öngörülen yılsonu toplam harcama tutarı olan 762,8 milyar TL’nin yüzde 97,7’sine Kasım sonu itibariyle ulaşılmış olduğunu da not edelim. Faiz dışı fazla da bu dönemde geçen yıla kıyasla yüzde 39,8 azalarak 17,3 milyar TL olarak gerçekleşmiş.
Bütçe Ocak-Kasım döneminde 54,5 milyar TL tutarında bir “açık” vermiş durumda. Bütçe açığında, geçen yıla kıyasla yüzde 106’lık bir kötüleşme dikkat çekiyor. 2018 yılsonu için YEP’le revize edilen 72,1 milyar TL açık rakamının bile yılın sonunda aşılma ihtimali olduğunu belirtelim.
Genel tabloya bakacak olursak, 2019’un ekonomik büyüme için genişletici maliye politikaları ile mali disiplin çıpası arasında bir seçim yapmak zorunda kalacağımız bir yıl olma potansiyelini ciddi bir biçimde içinde barındırdığını öngörebiliriz.
Bu makale www.KPMGvergi.com adresinde yayımlanmıştır.