Yasal düzenlemesi 2013 başında yürürlüğe giren ancak kısıtlama oranının belirlenmemesi nedeniyle 8 yıldır uygulanmayan finansman gider kısıtlaması sürpriz bir şekilde 2021 yılı başında uygulamaya sokuldu. Uygulamanın amacı, firmaların finansman ihtiyaçlarını borçlanma yerine öz kaynakları ile finanse etmelerini teşvik etmek…
İşletmede kullanılan yabancı kaynaklar öz kaynakları aşarsa, aşan kısma isabet eden finansman giderlerinin yüzde 10'u, vergi matrahının tespitinde gider olarak indirilemeyecek, yani kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacak. Yatırımın maliyetine eklenen finansman giderleri için kısıtlama yapılmayacak.
Bu gelişmenin, ekonomik kriz ve pandemi nedeniyle ortaya çıkan kaynak arayışının bir sonucu olduğunu düşünüyorum. Ancak tam da bu nedenle yıllardır bekleyen uygulamaya bu ortamda başlamak doğru değil.
Çünkü ekonomik kriz ve pandemi devleti etkilemesine etkiliyor, ancak önce özel sektörü vuruyor. Bu ortamda zor durumdaki borçlu mükellefleri desteklemek gerekirken bu mükellefler üzerindeki vergi yükünü artıran bir uygulamayı başlatmak çok yanlış. Altın yumurtlayan tavuğu kesmek gibi bir şey…
Zaten şirketlerimizde borçlanma oranı çok yüksek. Şirketlerimizin öz kaynakları yetersiz, faaliyetler borçla finanse ediliyor. Zaten ülke olarak tasarruf açığımız var.
Bu durumda şirketlerimizin borç düzeyini düşürmeye, öz kaynaklarını artırmaya çalışmak tabi ki doğru. Ancak biz geçtiğimiz 3-5 yıldır böyle mi yaptık?
Hayır, tam aksine kriz ortamında özel sektörü karşılıksız kaynaklarla destekleyeceğimiz yerde kredi kullanmaya yönlendirdik. Yani borç oranını artırma konusunda önlerini açtık.
Peki finansman gider kısıtlaması uygulaması ile şirketlerimiz öz kaynakları ile çalışmaya teşvik edilmiş olur mu?
Bence olmaz, hatta mevcut uygulama şekliyle hiç olmaz! Sadece borçlu olan şirketleri, mali durumu daha iyi olan şirketlere göre daha fazla vergilemiş oluruz.
Soruyorum: Bu ortamda kısıtlamadan kurtulabilmek için şirketlerimiz sermaye artırımı yapabilirler mi?
Önce şirketlerimizin borç seviyesini düşürmemiz lazım. Bu kısa sürede başarılacak bir şey değil. Bunu sağladıktan sonra finansman gider kısıtlamasını uygulamaya başlayabiliriz. Özetle bugün uygulamaya başlamak için çok erken…
Üstelik kurumlar vergisi oranını iki yıl için daha yeni artırdık. Hem de yüksek oranda artırdık, 2021 için 5 puan, 2022 için 3 puan önemli bir artırım. Bir de bunun üstüne finansman gider kısıtlaması yoluyla dolaylı artırım olmaz!
Cumhurbaşkanımızın iki yetkisi var. Kısıtlama oranını belirlemek (sıfırla yüzde 10 arasında) ve oranı sektörler itibariyle farklılaştırmak.
Bence kısıtlama oranı tüm sektörler için en azından 2 veya 3 yıl, gerçek normalleşme sağlanıncaya kadar sıfırlanmalı, böylece uygulama ertelenmelidir. Bu süre içinde uygulama şekline yönelik eleştiriler değerlendirilerek sistem onarılabilir.
Bu öneri kabul görmeyecekse, en azından Cumhurbaşkanımız zor durumdaki sektörlerimiz için oranı sıfır olarak belirleyebilir. Örneğin üretim faaliyeti ile uğraşanlar, ihracatçılar ve genel olarak döviz kazandırıcı faaliyette bulunanlar için oran sıfırlanabilir.
Erteleme için geç kalmış sayılmayız…