Yapılandırma kanunu 9 Haziran 2021 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girdi. Maliye "Vergide Büyük Yapılandırma Fırsatı Başladı" sloganıyla kampanyayı başlattı.
Kanunun en çok matrah artırımı hükümlerinin ilgi göreceğini düşünüyorum. Devam eden incelemeler de matrah artırımına olan ilgiyi artırıyor. Meclis görüşmeleri sırasında devam eden inceleme sayısının 41.955 civarında olduğu söylenmişti. İncelemeleri devam eden mükellefler matrah artırırlarsa incelemenin 2 Ağustos 2021 tarihine kadar sonuçlandırılması şart. Sonuçlandırılmaktan kasıt inceleme raporunun vergi dairesine gönderilmesi. Yani bu tarihe kadar inceleme tamamlanacak, son tutanak alınıp rapor düzenlenecek ve rapor değerlendirme komisyonunda geçecek, nihayet vergi dairesi kayıtlarına intikal ettirilecek. Devam eden incelemelerin 2 Ağustos'a kadar sonuçlandırılması biraz zor görünüyor.
Matrah artırımını tüm detaylarıyla bu hafta çarşamba günü yazmıştım. Geçmiş yapılandırma örneklerinde de esas itibariyle gelir/kurumlar vergisi matrah artırımına yoğun ilgi olduğunu, KDV ve stopaj artırımının fazla yapılmadığını gözlüyoruz. Bunun KDV bakımından nedeni açık, kurguda hata var, "hesaplanan KDV" artırıma esas alınıp "ödenecek KDV" ihmal ediliyor. Böyle olunca da abartılı KDV artırım rakamları çıktığı için KDV artırımından çok az mükellef yararlanıyor. Ayrıca KDV artırımından yararlanılması, sonraki dönemlere devreden KDV ve iadesi talep edilen KDV yönünden bir koruma sağlamıyor.
Diğer taraftan ülkemizde kurumlar vergisi matrah artırımına olan ilginin fazla olmasının temel nedeni, vergi incelemelerinin genellikle kurumlar vergisi üzerinden yürütülmesi. Kurumlar vergisinde matrah artırımı yapan ancak KDV artırımı yapmayan mükellefler nezdinde de vergi incelemesi büyük ölçüde yapılmadığı için kurumlar vergisinde artırım yeterli görülüyor. Bu da işin psikolojik yönü…
Tabii ki kanunun dava safhasındaki alacaklarla olan hükümleri de ilgi görecek ve bu yolla pek çok uyuşmazlık sonlandırılacaktır. Bunu işletme kayıtlarının (stok, kasa ve ortak alacaklarının) düzeltilmesi imkanlarının izleyeceğini düşünüyorum.
Ortak alacakları ile ilgili uygulamayı 2 Haziran 2021 tarihli yazımda açıklamıştım. Bugün kamuoyunda "stok affı" diye nitelendirilen imkânı işleyeceğim.
Kanun stok affını iki yönlü düzenliyor. İşletmede mevcut olduğu hâlde kayıtlarda yer almayan ya da kayıtlarda yer aldığı hâlde işletmede bulunmayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşların düzeltilmesi/beyan edilmesi ile işletme kayıtlarının gerçek/fiili duruma uygun hale getirilmesi amaçlanıyor.
Kayıtlarda yer alıp işletmede bulunmayan varlıklara yönelik uygulama, avantajlı bulunmadığı için düzenlemenin bu yönüne fazla itibar edilmiyor. Ancak işletmede fiilen mevut olup kayıtlarda yer almayan varlıkların kayda alınmasına ilişkin uygulamaya müthiş (abartmıyorum!) bir talep gözleniyor. Özellikle de emtia beyanına ilgi gösteriliyor. Makine, teçhizat ve demirbaşların düzeltilmesi ise istisnai.
"Neden bu kadar ilgi var?" diye sorarsanız yanıtı basit, çünkü çok avantajlı…
Önce uygulamanın nasıl yapılacağını, sonra bu avantajları açıklayacağım.
Uygulamadan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi, kollektif ve adi komandit şirketler dâhil) yararlanabilir.
Uygulamadan yararlanmak isteyen mükellefler, önce işletmelerinde mevcut olduğu halde, kayıtlarda yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşları, 31 Ağustos 2021 tarihine (bu tarih dahil) kadar, bildirim tarihindeki rayiç bedelle vergi dairelerine beyanname ve ekindeki envanter listesi ile beyan ederek kayıtlarına alacaklar.
Rayiç bedel, o kıymetin değerleme günü itibariyle normal alım satım bedelini ifade ediyor. Bu bedeli, mükellefin kendisi veya bağlı olduğu meslek kuruluşu tespit edecek, yani değer tespitine resmi bir otoritenin müdahalesi yok. Dolaysıyla yüksek beyanda bulunmanın etkili bir kontrolü yapılmıyor. Burası düzenlemenin zayıf tarafı, ancak takdir komisyonu veya değerleme kuruluşları gibi uzmanlar devreye sokulmuş olsa, sürecin uzaması söz konusu olacağından, öteden beri bu tür uygulamalar tercih edilmiyor. Meslek kuruluşlarının bu sürece etkin katılım sağladıklarını önceki örneklerde pek göremedik. Zaten düzenleme meslek kuruluşunu devreye sokma yönünde mükellefleri zorlamadığından, mükellefler değeri kendileri belirliyorlar. Emtiada değer tespiti biraz kolay, çünkü kayıtlarda yer alan alış veya satış bedellerinden yararlanmak mümkün.
Evet, ödeniyor. Makine, teçhizat, demirbaş ve emtianın beyan edilen rayiç değerler üzerinden bunların tabi olduğu oranların yarısı esas alınarak KDV hesaplanıyor. Bu KDV ayrı bir beyanname 31 Ağustos 2021 tarihine kadar ile sorumlu sıfatıyla beyan edilerek, beyanname verme süresi içinde ödeniyor.
Buna göre,
Teslimleri KDV'den istisna olan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlarla ilgili olarak uygulamadan yararlanılamıyor.
Bu yapılandırma kanununda istisnai bir düzenleme yapılarak, kayıtlarda yer almayan basılı kitap ve süreli yayınlar için beyan edilecek rayiç bedel üzerinden yüzde 4 oranında KDV ödenmesi şartıyla bu mallar için uygulamadan yararlanma yolu açıldı.
Makine, teçhizat ve demirbaşlar üzerinden ödenen vergi, hesaplanan KDV'den indirilemezken emtia üzerinden ödenen KDV genel esaslara göre indirilebiliyor. İndirim yoluyla giderilemeyen KDV iade hakkı olanlara iade de edilebiliyor. İşte emtiada uygulamadan yararlanmanın birinci avantajı bu.
Ödenen verginin indirimle giderilememesi durumunda, iade imkanının basılı kitap ve süreli yayınlar için geçerli olmadığını belirtelim. Düzenlemeye göre, basılı kitap ve süreli yayınlar için beyan edilecek rayiç bedel üzerinden yüzde 4 oranında ödenen KDV'nin hesaplanan katma değer vergisinden indirimi mümkün, ancak bu vergi iadeye konu edilemiyor. Bunun nedeni söz konusu malların satışı halinde KDV hesaplanmayacak olması sanırım. Beyan edilen diğer mallarda, sorumlu sıfatıyla ödenen verginin (beyan değerinden daha düşük satılmadığı varsayımıyla) iki katı tutarında bir vergi tahsil edilme olasılığı bulunuyor.
Emtia dışındaki varlıklar için ödenen vergi nihai bir maliyet teşkil ederken, emtiada indirim mümkün olduğundan ödenen vergi nihai bir vergi yükü yaratmıyor. Çünkü mükellefler ödedikleri KDV'leri mal ve hizmet satışları nedeniyle hesapladıkları KDV'den indirebiliyorlar. Ödenecek KDV pozisyonu olanlar bu indirimi çok erken gerçekleştirip finansal yüke de maruz kalmazken, devreden KDV'si olanlar indirimin fiilen mümkün olacağı tarihe kadar bir miktar finansal yüke katlanıyorlar.
Makine, teçhizat ve demirbaşların rayiç bedeli üzerinden hesaplanarak ödenen ve indirimi mümkün olmayan KDV'nin, ödendiği yılın gelir veya kurumlar vergisi matrahlarının saptanmasında gider olarak dikkate alınması mümkün.
İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler beyan ettikleri emtiayı defterlerinin gider kısmına satın alınan mal olarak kaydedecekler.
Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler ise, aktiflerine aldıkları emtia için ayrı; makine, teçhizat ve demirbaşlar için ayrı olmak üzere pasifte karşılık hesabı açacaklar. Her ne kadar kanunda "karşılık" olarak ifade edilse de bu fon esasen öz sermaye grubunda izlenen bir sermaye yedeği niteliğinde. Uygulama bu yönüyle öz kaynakları da güçlendiriyor. Özellikle içinde bulunduğumuz kriz ortamında ve yeni uygulanmaya başlayan finansman gider kısıtlaması yönünde avantajlı bir durum.
Emtia için ayrılan fon, ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiye edilmesi hâlinde, sermayenin unsuru sayılıyor ve vergilendirilmiyor. İşte ikinci avantaj ortaklara vergisiz nakit çıkış imkânı veren bu fon uygulaması. Sermayenin bir cüzü kabul edildiği için ortaklara dağıtılması kar dağıtımı niteliğinde değil, dolayısıyla kar dağıtım stopajına da tabi tutulmaması gerekir. Zaten kanunda ortaklara dağıtım halinde vergilenmeyeceği açıkça ifade edildiğinden, hem gelir/kurumlar vergisi yönünden vergilendirilmemesi hem de kar dağıtım stopajına tabi tutulmaması icap eder.
Makine, teçhizat ve demirbaşlar için ayrılan karşılıklar birikmiş amortisman olarak kabul edilecek. Bu durum, satışta kazancı artıracağı için emtia dışındaki varlıklar için uygulamanın fon yaratma dışında cazip olmadığını söyleyebilirim. Kaldı ki bu kapsamda beyan edilecek bu varlıklar üzerinden amortisman da ayrılamayacak.
Bu kapsamda bildirilecek emtia,
- Alım satım işletmelerinde satışa hazır malları,
- İmalatçı işletmelerde ise hammadde, malzeme, yarı mamul ve mamul malları ifade eder.
İnşaat işletmelerinin (yıllara sâri inşaat ve onarım işi, kat karşılığı veya kendi adlarına inşaat yapıp satanlar) varsa inşa edilen ve emtia niteliğindeki taşınmazları (daire, dükkân vb.) ile üretimde kullandıkları demir, çimento, tuğla gibi ilk madde ve malzemelerini veya yarı mamullerini de bildirmeleri mümkün.
Evet, satış kazancının tespitinde maliyet olarak kabul edilecek. Ancak bunun bir sınırı var. Beyan edilen varlıkların satılması halinde satış bedeli bunların beyan yani deftere kaydedilen değerinin altında olamayacak. Eğer altında olursa, yani satıştan zarar edilirse bu zarar matrahtan indirim konusu yapılamayacak. Bunun anlamı, zarara sebebiyet vermeyecek satış bedeli ile sınırlı olarak beyan edilen değerlerin maliyet kabul edileceğidir.
İşte bu da üçüncü vergisel avantaj.
İmalat işletmelerinde kayıtlara alınan hammadde, malzeme, yarı mamul dolayısıyla zarar edilip, edilmediğinin tespiti gerçekten zor.
KDV kanunumuzda (Md.9/2), fiili ya da kaydî envanter sırasında belgesiz mal bulundurulduğunun tespiti hâlinde, bu alışlar nedeniyle, ziyaa uğratılan KDV'nin, belgesiz mal bulunduran mükelleften aranacağı, bu uygulamaya göre yapılan tarhiyata da vergi ziyaı cezası uygulanacağı hükmü vardır. 7326 sayılı Kanuna göre, kayıtlarda yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlar için bu şekilde sorumlu sıfatıyla KDV beyan eden ve ödeyen mükellefler için belgesiz mal bulundurduğu gerekçesiyle cezalı KDV tarhiyatı yapılmayacaktır.
Diğer yandan, özel tüketim vergisi (ÖTV) konusuna giren malları bu kapsamda beyan eden ve alış belgelerini ibraz edemeyen mükelleflerin, bu malların beyan tarihindeki miktarı ve emsal bedeli üzerinden geçerli olan ÖTV'yi de 31 Ağustos 2021 tarihine kadar ayrı bir beyanname ile beyan ederek aynı süre içinde ödemeleri hâlinde, bu mallar için cezalı ÖTV tarhiyatı da yapılmayacağı hükme bağlanmıştır.
Düzenleme kapsamında beyan edilen kayıt dışı varlıklar dolayısıyla geçmişe yönelik vergi cezası uygulanmayacaktır.
Hayır artırılamaz, çünkü düzenleme ile kayıtlarda miktar olarak yer almayan varlıkların kayda alınması amaçlanıyor. Kayıtlı olup da değeri çeşitli nedenlerle düşük olan varlıkların değerinin bu kapsamda artırılması mümkün bulunmuyor.
Bir mükellefin bu kapsamda yüzde 18 KDV'ye tabi 10.000.000 TL tutarında hammadde beyanında bulunduğunu varsayalım.
Bu mükellef bildirdiği bu mallar için (10.000.000 x %9=) 900.000 TL KDV ödeyecek, ancak bunu indirim konusu yapacağı için nihai bir vergi maliyetine katlanmayacaktır.
Beyan edilen hammaddenin maliyet olarak dikkate alınabilmesi nedeniyle, bu hammaddenin tamamının 2021 yılında kullanıldığı varsayımıyla (10.000.000 x %25=) 2.500.000 TL kurumlar vergisi avantajı sağlayacaktır.
Ayrıca beyan edilen malların kayda alınması nedeniyle oluşan fonu gerçek kişi ortağına dağıtan kurum (10.000.000 x %15=) 1.500.000 TL kâr dağıtım stopajını da ödemeyecektir. Nihayet ortak bu dağıtım kâr payı sayılmadığı için (10.000.000/2x %40) -(1.500.000) = 500.000 TL gelir vergisinden de kurtulacaktır.
TIKLAYIN | Soru ve yanıtlarla yeni kanuna göre kesinleşmiş borçlarda yapılandırma
TIKLAYIN | Soru ve cevaplarla kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan alacaklarda yapılandırma
TIKLAYIN | Soru ve yanıtlarla gelir/kurumlar vergisinde matrah artırımı