Özellikle Evgeny Morozov perspektifiyle dijital aktivizm ve emperyalizm meselesi üzerine söylenecek çok şey var, katıldığım ya da daha çok katılmadığım noktalar üzerine yakında bir yazı yazarım gibi geliyor. Ama şimdi geçen hafta itibarıyla dünyanın en çok izlenen viral videosu haline gelen Kony 2012’e kısaca değinmek istiyorum. ABD merkezli bir sivil toplum örgütü olan Invisible Children (Görünmez Çocuklar) bir süredir Tanrının Direniş Ordusu adlıı örgütün lideri Joseph Kony’yi tutuklatmak için kampanya yapıyordu. Dağıtıma soktukları video ile amaçları 2012 içinde Kony’i tutuklatmak. Kony kaçırdığı onbinlerce çocukla bir çocuk ordusu kurmuş durumda. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin hakkında tutuklama kararı çıkardığı ilk isim olma özelliğini kazanmış. İşte adı geçen STK da Kony’nin bir an önce tutuklanması için çalışmalarını sürdürüyor. Buraya kadar herşey normal gözüküyor ama videonun muhtemelen yapımcılarının bile beklemediği şekilde viralleşmesi beraberinde ciddi itirazları da getirdi. Benim için en önemli itiraz meselesi “beyaz adamın yükü”. Öyle gözüküyor ki sömürgeciliğin önemli entelektüel mazeretlerinden biri olan “beyaz adamın yükü” (“white man’s burden) meselesi şimdi de siber alemde karşımıza çıkıyor.
Videonun girişiyle beraber yapılan Amerikan hayat biçiminden Uganda’daki kötü koşullara yapılan sıçrama dramatik anlatıyı güçlendirmek için kullanılabilir tabi. Hatta zaten propaganda amaçlı bir videoda bazı olgusal hatalar yapılması ya da tek bir kişinin şeytanileştirilmesi de bir yere kadar anlaşılabilir. Ama bir şekilde kurtulamadığım his Batı ülkelerinden bu tarafa doğru “rambo ruhunun”, “kurtarıcı” rolünün giderek artan bir şekilde siber alemde ortaya çıkıyor oluşu. Bu yerel aktörlerin durumunu da zorlaştırıyor, onların “işbirlikçi” şekilde etiketlenmesinin yolunu açıyor... Son zamanlarda meydana gelen SOPA ya da ACTA gibi yasa tasarılarını düşünürsek internet özgürlüğü sırf “Batı dışı”nın değil bizzat Batı’nın da meselesi haline geliyor. Belki de “Batı dışı”nın aktörleri bu süreçte asıl “kurtarıcılar” olacak. (Kony 2012 ile ilgili İngilizce web tepkilerinin çoğunu burada topladım.
Virallik meselesiyle ilgili teknik bir mesele: Genelde tavsiye edilen olabildiğince kısa, hatta 1 dakikanın altında videolar yapılması yönünde. Bence bu hala da doğru. Ama Kony 2012 videosu gösterdi ki yarım saatlik bir video da viral olabilir. İçerik her zaman ki gibi önemli... Bu alanda kural koymanın ne kadar zor olduğunun bir başka göstergesi de virallerden beklenen “amatörümsü”lüğün burada geçerli olmadığı. Kony 2012 videosu pahalı ve sofistike bir üretim sonucu ortaya çıkmış. Böyle yapımların da virallik bağlamında izlenebileceği görülmüş oldu. Tabi ki yine de amatörümsü olmak iş görür olacaktır.
* SosyalSosyal’den Anonymous’ı anlama serisi Özgür Uçkan’ın yazısıyla başladı.
* NTV Tarih’in Çanakkale Savaşı projesi yeni medya’nın kullanımına çok güzel bir örnek oldu.
* Melek sermaye yatırımı almış ilk altı Türk şirketinden biri olan Yogurt Technologies kurucusu Cemiil Türün’le İngilizce röportaj burada.
* Türkiye’de sosyal medyanın lideri olan spor kulübü Galatasaray. Galatasaray Pazarlama ve İletişim Direktörü Ertuğ Silay ve Sosyal Medya Yöneticisi Nurkan Kırkan ile yapılmış bir söyleşi burada.
* İçişleri Bakanlığı'nca uygulanan Dijital Arşiv Projesi kapsamında 1800'lü yıllardan günümüze kurulan derneklere ait bilgi ve belgeler dijital ortama aktarılıyor. Proje sayfasını bulamadım, haberin linki burada.
* Lokasyon bazlı ağlar rekabetine TTNET de katıldı. Android Neredeyim uygulaması burada.
* Deniz Ergürel Cihan Dergi’nin Ocak-Şubat 2012 için Gazeteciler için 13 iPad uygulaması listelemiş.