CHP’nin 37. Kurultayı yarın toplanıyor.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Covid - 19 salgını nedeniyle kısıtlı koşullarda gerçekleştirilecek kurultayı "iktidar kurultayı" olarak isimlendirdi.
Bu kurultayın iktidar kurultayı olarak isimlendirilmesinin nedeni, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde CHP’nin öncülük ettiği Millet İttifakı’nın kazandığı başarı.
CHP, yerel seçimde kazandığı başarıyı ilk genel seçimde de yakalayacağına inandığı için "iktidara hazırlık kurultayı" tanımını yapıyor.
Bu kurultayda seçilecek Parti Meclisi ve sonrasında oluşacak MYK, CHP’nin hükümet kadrolarını da oluşturacak.
CHP’de bir genel başkanlık sorunu yok. Bu nedenle kurultayda genel başkanlık yarışı da yaşanmayacak.
Kılıçdaroğlu dışında CHP Genel Başkanlığı’na adaylığını açıklayan üç isim var: İlhan Cihaner, Tolga Yarman ve Aytuğ Atıcı…
Tolga Yarman ve Aytuğ Atıcı’nın adaylığı sembolik.
Aday olmak için yüzde 5 delege desteğini İlhan Cihaner alabilir. Muharrem İnce’nin, Cihaner’i desteklediği düşünülürse, 68 delegeden adaylık imzasını alması mümkündür. Yeterli delege imzası toplayamaması halinde ise Kılıçdaroğlu delegelerden, aday olabilmesi için Cihaner’e imza vermesini isteyebilir.
Ancak, Cihaner’in aday olsa da Kılıçdaroğlu karşısında bir şansı yok. Adaylık Cihaner’e kurultay kürsüsünden görüşlerini açıklama ve CHP yönetimini eleştirme fırsatı sağlamış olacak.
Bu kurultayın önemi parti içi yarıştan çok, CHP’nin AK Parti iktidarına karşı bir alternatif olduğu konusunda kamuoyunu ikna edecek bir performans ortaya koyup koyamayacağı.
Bu nedenle Kılıçdaroğlu’nun yapacağı konuşma önem taşıyor. Bu konuşmada, CHP’nin nasıl iktidara geleceğini ve nasıl bir Türkiye projesi hazırladığını ortaya koyması gerekiyor.
CHP kendisini "büyük dönüşümlerin partisi" olarak tanımlar.
CHP’nin yaptığı ilk büyük dönüşüm, Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarak egemenliği halka vermesidir.
İkinci büyük dönüşüm ise Türkiye’yi demokrasiye ve çok partili hayata geçirmesi ve iktidarın seçimlerle değişmesidir.
CHP, üçüncü büyük dönüşüm olarak da Türk siyasetine sosyal demokrasiyi taşımasını gösterir.
Dördüncü büyük dönüşüm ise CHP’nin şu andaki iddiası. O da Türkiye’yi; özgürlükçü, katılımcı, çoğulcu demokrasi, refah ve sosyal devlete kavuşturmaktır.
CHP’nin "dördüncü büyük dönüşüm" dediği bu idealini gerçekleştirmesinden önce taşıdığı tarihi bir sorumluluk var. Birinci ve ikinci dönüşüm dönemlerinde gerçekleştirilen ancak AK Parti iktidarında büyük ölçüde kaybedilen kazanımları iktidarında yeniden inşa etmek.
Türkiye Cumhuriyeti’ni yeniden cumhuriyet değerleri, laiklik ve demokrasi temelleri üzerinde yeniden yapılandırmak.
AK Parti’nin 18 yıllık kesintisiz iktidarının sonunda Atatürk cumhuriyetinin başta laiklik olmak üzere birçok niteliği ve kurumu ağır hasar almış durumda.
Oluşturulan cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, demokrasinin vazgeçilmez temeli olan kuvvetler ayrılığını kağıt üstünde bırakarak fiilen rafa kaldırdı. Parlamentonun ve yargı erkinin yürütme organı üzerinde bir denetimi kalmadı. Yasama organı da yargı da büyük ölçüde yürütme organın hâkimiyeti altında.
Laiklik açısından baktığımızda ise sadece siyasetin değil toplumsal yaşamın büyük ölçüde dinselleştirildiği de bir gerçek.
Türkiye’nin bugün, Atatürk’ün aydınlanma ve modernleşme amacına ulaşmak için çizdiği rotanın çok dışında yol aldığı bir gerçek.
CHP’nin dördüncü büyük dönüşümü gerçekleştirebilmesi için önce Türkiye’yi yeniden "cumhuriyet-laiklik-demokrasi" rotasına çevirmesi gerekecek…
Bunun için de, demokratik, laik Türkiye Cumhuriyeti’ni yeniden inşa edecek bir destekle iktidara gelmeyi başarması gerekiyor.