İktidarın oy kaygısıyla aldığı ve her biri yeni sorunlar üreten kararlarına toplumdan itirazlar giderek sıklaşıyor.
Bu durum iktidar açısından önemli bir toplumsal ve siyasal kırılmaya işaret eder.
"Ben böyle karar verdim," "Ben yaptım oldu" üsten bakışı artık toplumda peşin kabul görmüyor.
Korona salgınını bahane ederek, anayasaya aykırı şekilde özgürlüklerin siyasal tercihlere göre kısıtlanmasına, yaşam tarzına müdahale edilmesine toplum itiraz ediyor. Karara uymuyor, direnç gösteriyor.
İstanbul Sözleşmesi'nin bir gece feshedildiğinin açıklanması, anayasal ve yasal dayanaktan yoksun içki yasağı, ellerini arkada bağladı diye Ekrem İmamoğlu'na soruşturma açılması girişimi, emekli amirallere elektronik kelepçe takılması, iktidar faaliyetlerinin serbest bırakılıp, muhalefet faaliyetlerinin kısıtlanması, salgınla ilgili rakamların saklanması, aşıyla ilgili gerçek dışı beyanlar, ABD'ye kafa tutuyormuş, İsrail'e karşı bir şey yapılıyormuş gibi söylemler tutmuyor, karşılık bulmuyor.
Artık toplum böyle olmadığını biliyor ve iktidarın bu gibi kararlarına uymuyor, açıklamalarına inanmıyor.
Toplumsal itirazın çarpıcı örneklerinden birini İstanbul Sözleşmesi'nde yaşadık, yaşıyoruz.
Kadını erkek şiddetinden korumaya yönelik önlemler içeren bu çok taraflı uluslararası sözleşmeden, bir gece aniden, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın tek imzasıyla çıktığımız ilân edildi.
İktidarın, haklı bir gururla, övünerek 2011 yılında imzalayıp 2012 yılında tüm partilerin katılımıyla kanunlaştırdığı bu sözleşmeden, topluma bilgi bile vermeden çıkması siyasi sıkışmışlığının bir sonucuydu. Toplumda ve devlette İslamcı bir düzen isteyen, kadını ikinci sınıf sayan, kadın bedeni üzerinde her türlü denetimi kendine hak gören tarikatların ve cemaatlerin baskısıyla, bir gece yarısı tek imzayla sözleşmeden çıkıldığı duyuruldu.
Uzman hukukçuların, Türkiye'nin yasa hükmündeki bu sözleşmeden tek imzayla çıkılamayacağına, ancak TBMM'nin buna karar vereceğine yönelik itirazları bir yana toplumdan da büyük itiraz geldi. Başta kadın dernekleri olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşu "İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyoruz" sloganıyla sözleşmenin yürürlükte olduğunu vurguladılar ve etkili bir kampanya başlattılar.
Sadece sivil toplum kuruluşları değil CHP'li belediyeler de anayasaya aykırı gördükleri İstanbul Sözleşmesi'nden çıkış kararına uymayacaklarını ilân ettiler. Sözleşme hükümlerini uygulamaya devam edeceklerini duyurdular.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras bu kampanyaya öncülük ettiler. Diğer belediyeler de Soyer ve Aras'a katılmaya başladılar.
Türkiye'de; kadın cinayetlerini önlemek, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak, kadına şiddeti sıfıra indirmek için bu sözleşmenin uygulanmasına ihtiyaç var.
İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmeyen ve uygulamalarıyla hayata geçiren CHP'li belediyeler; kadın haklarını savunmaya, ihtiyacı olan kadına yardım etmeye, onu erkek şiddetinden uzak, rahat bir ortama kavuşturmaya devam ediyorlar.
Toplumsal cinsiyet eşitliğini ve kadına şiddetin önlenmesini temel politika haline getiren ve "Kadın Dostu Kent" hedefiyle model oluşturan belediyelerin başında Bodrum Belediyesi geliyor.
2019 yerel seçimleriyle göreve geldikten sonra toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına şiddetin önlenmesini önceleyen Belediye Başkanı Ahmet Aras, bu amaçla belediye bünyesinde yeni kurumlar oluşturdu.
2019'un Kasım ayında, belediye bünyesinde, Toplumsal Cinsiyet Eşitlik Şefliği kuruldu. Bodrum Belediyesi, 8 Mart 2020'de ise Avrupa Yerel Yaşamda Kadın-Erkek Eşitliği Şartı'nı imzaladı.
Toplumsal Cinsiyet Eşitlik Şefliği'nin öncelikli hedefleri; kadına yönelik şiddetle mücadele ve kadının güçlendirilmesi, Yerel Eşitlik Eylem Planı'nın hazırlanması, Kadın Sığınmaevi ve Kadın Danışma Merkezi'nin açılması.
Bu kapsamda, kadına yönelik şiddetle mücadele amacıyla Temmuz 2020'de Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu ile Acil Yardım Hattı Protokolü imzalandı. Meclis üyelerinden oluşan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği İhtisas Komisyonu kuruldu. 8 Mart 2021'de ise Kadın Danışma Merkezi oluşturuldu.
Bodrum Belediyesi Toplumsal Cinsiyet Eşitlik Şefliği, toplumda kadın, engelli, sığınmacı ve mülteciler, çocuklar, LGBTİ+, etnik ve dini azınlıklar gibi çeşitli sosyal gruplara hizmet veriyor. Şefliğe bağlı olan Kadın Danışma Merkezi, Bodrum'da yaşayan kadınlara aile içi şiddet, boşanma durumu, işsizlik gibi sorunlarla mücadelede sosyal, psikolojik ve hukuki olarak danışmanlık hizmeti sağlıyor.
Bodrum örneğinde görüldüğü gibi İstanbul Sözleşmesi yaşıyor. CHP'li belediyeler tarafından uygulanıyor. Bu uygulama yaygınlaştırılmalıdır.
"Kadın Dostu Kent"lerin artması dileğiyle tüm vatandaşlarımızın bayramını kutluyorum.