Emperyalist devletlerin işgaline karşı Kurtuluş Savaşı vererek cennet gibi bir vatan, tam bağımsız, modern bir devlet ve özgür bir millet bırakan bir kurtarıcı ve kurucu liderle o milletin bir derdi olabilir mi?
Yendiği Yunan orduları Başkomutanı Trikopis esir alınıp huzuruna getirildiğinde ayakta karşılayan, “Üzerinize düşen vazifeyi yerine getirdiğiniz için rahat olunuz. Artık bizim misafirimizsiniz. En büyük komutanlar için de esirlik mukadder olabilir” diyecek kadar büyüklük gösteren bir komutana kaç millete nasip olmuştur?
Veya... Emperyalist İngilizler adına savaşmak için Çanakkale’de toprağa düşmüş düşman ANZAK askerlerinin annelerine, “Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler. Ve huzur içinde uyuyacaklardır. Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır” diye mektup yazacak kadar büyük bir liderin bir benzeri daha var mıdır? Yoktur… O lider Mustafa Kemal Atatürk’tür… Böyle olduğu içindir ki çağdaşları arasında bugün de Atatürk’le kıyaslanabilecek bir lider yoktur.
Atatürk, savaş medyalarında kazandığı eşsiz başarılarla yetinmiş bir başkomutan değildir. O askeriolduğu kadar siyasi bir dehadır. Ulusal Kurtuluş Savaşı’ndan sonra, istese kendisine önerildiği gibi padişahlığını ilân edebilir, Osmanlı'da olduğu gibi halkı kulları olarak görebilir, halifeliği de üstlenip kalan ömrünü saraylarda geçirebilirdi. Atatürk bütün bunları aklının ucundan bile geçirmeyip, halkı kulluktan eşit yurttaşlığa, esaretten özgürlüğe taşımış, laik bir modern devlet kurarak egemenliği saraydan alıp millete vermiş, eğitimi hurafelerden kurtarıp aklı ve bilimi esas almış, büyük bir sanayi hamlesiyle ekonomik bağımsızlığı kurmuş, düşmanlarının bile büyük bir hayranlık ve saygı beslediği, 20. yüzyılın en büyük lideridir. Bugün çağdaş devletler topluluğunda yeri olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yurttaşları olarak bu topraklarda yaşayabiliyorsak bunu O’na borçluyuz. Bugün O’nu yok saymaya, tarihten silmeye, milletin gönlünden koparmaya, kurduğu çağdaş, laik devleti Osmanlı’ya dönüştürmeye çalışanlar da varlıklarını, mevkilerini, makamlarını O’na borçludurlar.
Bugün yaşadığımız ağır sorunlardan hangisinin kaynağı Atatürk’tür.
Yaşadığı sorunların kaynağının Atatürk olduğunu düşünenler kimlerdir? Hangi kesimlerdir?
Sokaktaki vatandaşın Atatürk’le bir sorunu yok. Günlük yaşamda çektiği sıkıntılarla Atatürk arasındabağlantı kuran bir vatandaş da yoktu? Örneğin işçilerin, memurların, emeklilerin Atatürk’le bir sorunları var mı? "Atatürk olmasaydı daha iyi maaş alırdık, çocuklarımızı daha iyi okuturduk, asgari ücret daha yüksek olurdu" diyen bir çalışan veyaemekli var mı? Yok. Sayısı 10 milyonu aşmış olan işsizler, işsizliğin nedeni olarak Atatürk’ü görüyorlar mı? "Atatürkolmasaydı işimizi kaybetmez veya hemen iş bulurduk" diyen var mı? Yok. Borç yüzünden dükkânına kilit vuran, kafesini, lokantasını, bakkalını kapatan veya devreden esnaf budurumundan Atatürk’ü sorumlu tutuyor mu? "Atatürk olmasa daha iyi satış yapardık, dükkânıkapatmazdık" diyen var mı?
430 milyar doları geçen dış borçtan, mutfakta yüzde 30’ları aşmış enflasyondan, doların 7,35 lira olmasından, altından kalkılamaz hale gelmiş kredi kartı borçlarından Atatürk’ü sorumlu tutan var mı? Yok. Kadın öğretmenlerimiz, avukatlarımız, doktorlarımız, hemşirelerimiz, mühendislerimiz, pilotlarımız, bilim insanlarımız arasında Atatürk’le sorunu olan var mı? "Atatürk olmasaydı biz de meslek sahibi olmasaydık, okumasaydık, evde otursaydık" diyen meslek sahibi bir kadın var mı? Yok. TÜSİAD ve TOBB mensubu iş insanlarımızın Atatürk’le bir dertleri var mı? "Atatürk olmasaydı şimdi çok daha güçlü bir sanayimiz, ticaretimiz, ihracatımız, ithalatımız olurdu, cari fazla verirdik, Varlık Fonu’muzdan para fışkırırdı" diyen bir iş insanı duydunuz mu? Yok. Milletin Atatürk’le bir derdi yok. Milletin yüreğindeki Atatürk sevgisinin biteceği de yok. O halde, Atatürk’ü tarihten ve gönüllerden silmek için gayret gösteren, bahane üstüne bahane uyduran, Atatürk’süz bir tarih yazmaya çalışanlara sormak gerekiyor. Nedir Atatürk’le derdiniz?