TBMM’den 5651’e ilave maddeler içeren yeni torba kanun geçmişken[1], Türkiye’deki internet site engelleme ve sivil toplum yaklaşımına bir göz atalım istedik. Çünkü, konuyla ilgili çeşitli haber ve yazılar arasında yatan tarihi incelerken, fark ettik ki, "değişmiyor ki!" denilse de, aslında "Sivil Toplum Tepkileri" zaman zaman etkili olmuş. Bu nedenle her bölümün arkasında, o döneme ait bir "Sivil Toplum Karnesi" ekledik. Çünkü tekrarlayalım; "Her toplum hak ettiği yönetimle yönetilir".
Şimdi, hem engelleme tarihini, hem de karşısındaki sivil toplum tepkilerini beraberce inceleyelim. (Bu yazı 16 Mart 2015 pazartesi günü Bilgi Üniversitesi’nde düzenlenen “Bilgi Edinme Hakkı Kolokyumu”nda yapılan bir sunumun metin halidir, hazırlanmakta olan başlıkla aynı adı taşıyan kitabın da özetidir)
Bu dönemi 5 fazda değerlendiriyoruz:
1- 2006 Öncesi 2- 2006-2008 Arası (5651 Öncesi Yoğun Engelleme Dönemi ve 5651' Giden Yol) 3- 2008-2014 Arası (Osman Nihat Şen Dönemi TİB Uygulamaları) 4- 2011 Güvenli İnternet 5- Torba Kanunlar – Kanunlar Dönemi / 2014 Sonrası
Site engellemeleri konusunda, 2005 öncesini anlatmadan önce, TİB’in, parasal kaynaklara sahip BTK altında ve telefon dinleme için 2005 yılında ve Savcı Fethi Şimşek başkanlığında kurulduğunu not edelim.[2] 2005 öncesinde site engelleme adına fazla bir olay bulunmuyor. Belli başlı olayları hatırlatalım;
- 1999 yılında SüperOnline forumlarından sorumlu Coşkun Ak, forumdaki bir yazıda Genel Kurmay Başkanı başta olmak üzere devletin 4 yetkilisine hakaret edildiği şikayeti üzerine 40 ay hapis cezası ile yargılanmaya başlandı; dava 3 yıl sonra beraat şeklinde sonuçlandı.[3][4] Konumuzla ilgisi şu; o dönem sakıncalı görülen içerik konusunda, içeriği yazan yerine erişimi sağlayan suçlanmıştı.
- 2001’de RTÜK Kanunu içine internet maddeleri konulmaya kalkışıldı. Tepkiler üzerine maddeler geri çekildi [5] (ama sonradan TBMM 15.5.2002 tarihli oturumunda 4756 sayılı Yasayı kabul ederek bu Yasanın 26.maddesi ile 5680 sayılı Basın Kanunu’na Ek Madde 9 adı altında bir ekleme yaparak; internet ortamında yayınlanan her türlü yazı, resim, işaret, sesli veya sessiz görüntü ve benzerleri ile yalan haber yapılması,hakaret ve benzeri fiillerin işlenmesi durumunda 5680 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanacağını hüküm altına aldı).
- 2002’de Askeri Mahkeme yetkisi olmadığı halde (ancak Sıkıyönetim döneminde yetkisi var), Yolsuzluk.com sitesini kapattırdı. Konu, bir general ile ilgili yolsuzluk içerikli bir yazıydı.
- 2002’de illegal işler yaptığı (forumlarında kredi kart bilgileri filan satıldığı) iddiası ile Cehennem.org kapatıldı.[7]
- 2004’de Ekşi Sözlük – Adnan Oktar olayında, mahkeme tarafından içerik çıkartma talep edildi[8].
- 2004’de bir ilin valisi, kendisi hakkında hakaret olduğunu iddia ettiği bir siteye ulaşamadığı için bu siteyi internete çıkaran hosting firması (yer sağlayıcı) sahibine dava açtı[9]. Konumuzla ilgisi, bugün nasıl "Erişim Sağlayıcılar Birliği" üzerinden işlem yapılıyor ve onlara 100.000 TL'lere varan cezalar öngörülüyorsa, bu işlem, "suyu kaynağından kesme" önleminin öncülerinden birisi.
Bu dönem Türk site engelleme tarihi açısından bir dönüm noktası oldu. Bu dönemi karakterize eden 2 olay var. Birisi Mü-Yap Engellemeleri, diğeri Çocuk Pornosu tutuklamaları
Müzik Yapımcılarının derneği olan Mü-Yap, bandrol satışlarında ve sektörün gelirlerinde önemli bir düşüş görülmesiyle birlikte, MP3 bulunduran sitelere karşı harekete geçti[10].
Bir ekip kurulduğu ve sitelerle temasa geçilerek, MP3’lerin telif haklarının istendiği ve 100 bin TL gibi tazminat rakamlarının bulunduğu sözleşmeler imzalatılmaya kalkışıldığı görüldü.
Bunun üzerine MP3 içerikli sitelerden (ki çoğunluğu bir yerlerde web master olarak çalışan gençlerin kendileri için reklam almak amaçlı açtıkları sitelerdi) iletişim bilgilerinin kaldırıldığı görüldü. Bu aşamada Mü-Yap mahkemelerden site kapatma tedbir kararları aldırmaya başladı. 154 kadar sitenin kapatıldığı bildirildi[11[12]].
Bugüne kadar gelen ve İran-Kuzey Kore gibi ülkeler dışındaki ülkelerde görülmeyen “Site Engelleme” kararları için EMSAL KARAR OLUŞTURDU.[13]
Bunu şöyle örnekleyelim; Ekşi Sözlük – Adnan Oktar arasında uzunca bir sure devam eden davalaşmaları hatırlarsınız[14].
Mü-Yap öncesi olayda; Adnan Oktar’ın 2004 sonunda yaptığı mahkeme başvurusu, mahkemeden içerik çıkarma tedbiri ile sonuçlanmıştı (ki Ekşi Sözlük daha sonra davayı kazanmıştı)
- 2005’deki Mü-Yap kapatma kararlarından hemen sonra yine Adnan Oktar başvurusuna bu sefer siteyi tamamen kapatma kararı alındı. Bu kararı Ekşi Sözlük mart ayında Türk Telekom’a sordu. Cevabı ancak mayıs’ta turk-internet.com’un olayı farketmesi ve Türk Telekom’a sorması sonrasında aldı. İlgili içerik kaldırılıp, mahkemeye başvuruldu ve sorun çözüldü.
İlginç NOT: Burada dikkati çeken husus şu; EkşiSözlük’ün aralık sonundaki engellemesini aboneleri ancak mart ayında farkına varmışlardı. Turk-internet.com ise bir okuyucusunun yazması üzerine mayıs ayında olayı farketmişti. Bunun nedeni ise, engellemeyi sadece Türk Telekom’un yapmış olmasıydı. ADSL öncesinde Türk Telekom abone sayısı düşüktü. Bugün ise ADSL’in yüzde 95’I TTnet. Yani sektörü serbestleşmek için kurulan BTK’nın fonksiyonu tersine çalışıyor gibi gözüküyor[15].
Sonuç olarak Mü-Yap sonrasında, Türk Telekom rakamlarına göre 5651 öncesinde, mahkemelerin 2006 yılında 886 site ve 2007 yılında 549 site kapattığı bildirildi.
Bugünkü duruma yol açan ve 5651’in oluşturulmasının esas nedeni ise, 2006 sonundaki “Yoğun çocuk pornosu tutuklamalarının halkta yol açtığı infial” oldu.
Gerek vatandaşlardan, gerekse Interpol gibi uluslararası kuruluşlardan gelen talepler üzerine 2006 başında İstanbul Emniyeti Asayiş Şubesi altında Bilişim Polisi kuruldu[16][17].
Bu bölüm, birikmiş olan şikayetleri sınıflandırarak ele aldı. 2006 ilkbaharında finansal suçlarla ilgili şikayetler, sonbaharında ise “çocuk pornosu” başta olmak üzere cinsel taciz şikayetleri toplu olarak sonuca bağlandı.Toplu “çocuk pornosu” gözaltıları ve tutuklamaları, TOPLUMDA “İnternet Tehlikeli” İMAJI YARATTI. 5651 sayılı kanunun acilen çıkarılmasına zemin hazırladı.[18]
İlginç Not: Bu tutuklamalar sonrasında, İnternet’in doğum gününün kutlandığı, Uşak İnternet Haftasını açan ilin valisi konuşmasına “Arkadaşlar, biz çocuklarımızı bu internet’ten kurtaracağız” diyerek başlamıştı.
Şimdi bütün bu olaylar olurken, sivil toplum nasıl yaklaştı diye bakalım;
- Farkındalık zayıftı (olayların nereye gidebileceğini düşünenler vardı ama azınlıktaydı)
- Avukatlara ve devlete gelen sorunlar vardı (hakaret ya da diğer) ama bunlara sivil toplum tarafında “özdenetim” ya da “çözüm” anlamında proaktif yani öncü yaklaşım gösterilmedi. Devletten çözüm beklendi (şikayet başvuru sayısı için daha sonra örnekleme yapacağız).[7]
- Birlikte Çalışma İnisiyatifi zayıftı. Bunu, kurucusu olduğumuz İnternet ve Hukuk Platformu için ilk başvuru sayısı 100 civarındayken, çalışmaya ve toplanmaya gelindiğinde, sayı 7’ye düştüğünü belirterek örnekleyelim. Bu 7 kişi 3 yıl yoğun çalıştı. En önemli etkinlik; AB’nin 2001’deki “Siber Suç Sözleşmesinin Türkçe’ye tercümesiydi” ki bu sözleşme hatırlanacağı üzere 2014 yılında Türk hükümeti tarafından onaylandı.[19]
Gerek avukatlara, gerek yargıya, gerekse devlete ulaşan ve sayıları gittikçe artan yurtiçi ve yurtdışı şikayetler sonucu Adalet Bakanlığının çağrısı ile İstanbul Teknik Üniversitesi Bilişim Enstitüsü Bilgi Teknolojileri Programı Anabilim Dalı Başkanı ve Koordinatörü Prof. Dr. Eşref Adalı’nın Başkanı olduğu, bilişimcilerin ve hukukçuların yer aldığı 30 kişilik bir komisyonda, “Bilişim Ağı Hizmetlerinin Düzenlenmesi ve Biilişim Suçları Hakkında Kanun Tasarısı” çalışılmış ve 34 2006’da 34 maddelik bir taslak görüşlere açılmıştı[20]. Ancak tasarının hazırlanmasının, “bilişim konusundaki sorunların tartışmalı olması” ve “pek çok konuda anlaşmanın zor sağlanması” nedeniyle 1 yıl kadar sürdüğünü de not edelim. Taslağın, 2006 sonunda TBMM Adalet Komisyonunda tartışılmasının başlaması beklenirken, aniden başka bir yasa taslağından bahsedilmeye başlandı.
Dediğimiz gibi, sonradan 5651 sayısını alacak olan kanun ile ilgili çalışmalar aniden başladı ve Adalet Bakanlığı yerine, internet’ten sorumlu bakanlık olan (o zamanli adıyla) Ulaştırma Bakanlığı tarafından, 2006 aralık ayı boyunca 3-4 kişinin katılımı ile hazırlandığı duyuldu. Kanunun adı da değişmişti. İnternet dahil, bilişimle ilgili her türlü konuyu kapsamak yerine, tek bir konuya odaklanmıştı ve doğrudan “internet sitelerinin düzenlenmesi” ile ilgiliydi ve adı : “5651 Sayılı Kanun; İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Kanunu” [21] olarak geçiyordu. Kanun TBMM’ye ocak ayında geldi ama görüşülmesi mayıs ayını buldu. 22 mayısta zamanın cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafındna onaylandı[22]. Ancak yürürlülüğe girmesi için ilgili 5 yönetmeliğin hazırlanması gerekiyordu ve bunun için 6 ay süre verilmişti[23]. 1 hafta sonra kanunla kurulan “İnternet Dairesi” Başkanlığına Osman Nihat Şen atandı[24]. 29 kasım 2007’de de TİB altında İhbar Merkezi kuruldu[25]. Hazırlanan 5 yönetmelikten 2 tanesi organizasyon ve kariyer ile ilgili olandı. Diğer 3 tanesi ise, 3 tanesi ise ilk olarak "Toplu Kullanım Sağlayıcılar" olarak tanımlanan ve şirketleri, restaurant gibi dinlenme yerlerini ve özellikle internet cafeleri ilgilendiren yönetmelikti, 2cisi Internet Servis Sağlayıcılar ve Hosting (yer) sağlayıcılarla ilgili yönetmelik ve son olarak da bizzat sitelerle yani online yayıncılık ile ilgili yönetmeliklerdi.
Yönetmeliklerin hazırlanması sırasında, İnternet Dairesi Başkanı Osman Nihat Şen ve ekibi, çeşitli gruplarla toplantılar yaparak, bu süreci yönetti ve tepkileri biraz yumuşattı[26][27][28]. Zaten Şen yönetimde bulunduğu sürece, tepkileri medeni bir şekilde karşılamaya çalıştı. turk-internet.com'un düzenlediği Çalıştay'lara da katkı verdiler (çalıştayları sonraki bölümde anlatacağız). Sorunları anlamaya ve çözmeye çalıştılar. Çözebildiler mi? Tabi ki çözmedikleri ve tepki oluşturan pek çok konu vardı. Bu anlamda kendisi "internete kural koymaya çalışan hükümet için bir şans olarak değerlendirilmelidir. Çünkü sivil toplumun tepkilerini, zor sorulara vermeye çalıştığı cevaplar ve bazen tepkili katılımcılardan gelen hakarete yaklaşan davranışlara sakin yaklaşımı ile tamponlayan bir yöneticiydi. Hükümet biraz da kendisinin yaklaşımı sayesinde 5651'i fazla sorun yaşamadan uygulayabildi. Bugünlerde sorulara cevap vermeyen TİB Yönetimini ve varlığı bilinen ama zorla oluşturdukları "Erişim Sağlayıcılar Birliği"nin hareketlerinden sorumlu olmaktan hoşlanmadıkları için konuşmaktan kaçınan ESB yöneticilerine bakınca, Osman Nihat Şen yönetiminin kıymetini daha iyi anlıyoruz. Çözüm gelmeyen durumlarda bile en azından cevap alabiliyorduk.
5651’in hazırlanmasında, katalog suç tanımı getirilmişti. Zaman içinde yeni suçların da içine eklenebileceği bu 5651 sayılı kanunun 8ci maddesinde yer alan;
- İntihara Yönlendirme
- Çocukların Cinsel İstismarı
- Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Alımını Kolaylaştırma
- Sağlık için Tehlikeli Madde Temini
- Müstehcenlik
- Fuhuş
- Kumar Oynanması için yer ve imkan sağlama
- Atatürk Aleyhine işlenen suçlar
dahildi. TİB bu suçlara dair kararları, mahkemeler üzerinden ya da res’en kendisi verebiliyor ve siteleri kapatırabiliyordu.
5651’in sitelere engelleme getirme özelliği kadar, başka bir önemli özelliği de, “Toplu Kullanım Filtreleriydi”. Kamuoyunda fazla tartışılmadı. İnternet Kafeler bu konuda bir hayli aktif çalıştılar[29]. 9 firma bu filtre yazılımları için TİB’den onay aldı.[31] Kafelerin kendilerinin işlem yapamayacağı ve TİB’den merkezi olarak sitelerin filtrelendiği bir sistemdi bu. Firmalar ve restaurant gibi yerler de bu filtreleri kullanmaya başladılar. Bugünlerde bu filtrelere takılı (çocuk pornosu, müstehcenlik vsvs gibi nedenlerle) 1,2 milyon site bulunduğu görülüyor. Ama daha önemlisi, bu toplu kullanım filtresi, zaman içinde "Güvenli İnternet" adıyla bilinen filtreleme sistemine de yol açtı[32].
Öncesinde Adalet Bakanlığı’nın çağrısı ile de olsa bir kanun çalışması yapılmasının önemli olduğunu not edelim. Ancak çalışmaların hızlı yapılmamasının, başka bir yasanın öne geçmesine neden olduğuna da işaret edelim. Osman Nihat Şen'in yönetmelik hazırlanması aşamasında yaptığı toplantı çağrılarına ilgili pek çok kişi katıldı. Bu sivil toplum açısından iyi bir durumdu. Ancak yine de sorunların yeterince takip edilmediği ve "çözüm" yani "yapıcı eleştiri" yerine "çözümsüzlük" üzerine gidildiği durumlar da oldu. TBMM'deki kanun takibi konusu ise, bugün bile yapılmıyor. O gün de yapılmadı. Bununla kastettiğimiz, komisyonlardaki çalışmalara katılmak ve kanun tasarıları ile ilgili konulara müdahil olmaktır. Meslek kuruluşu olan sivil toplum örgütleri bunu ciddiye alıyor ama tüketicileri ya da kullanıcıları temsil eden sivil toplum örgütlerinin bu konuya (mesela kadınla ilgili sivil toplum örgütlerinin yaptığı kadar) katılmadıkları görülüyor. Bu önemli bir eleştiri konusudur. Sonrasında da, hukuki sorunların mahkemeye başvurmak yoluyla çözülmesi konusunda yeterince çaba görülmüyor. Bunu daha sonra anlatacağımız YouTube ya da Wordpress engellemelerinde fazlasıyla gördük.
[1] Yine, Yine, Yeniden ; İnternet Kanunu için Yeni Torba Kanun TBMM'den Geçti [2] Telefonları TK Yeni Bir Merkez Kurarak Dinleyecek [3] Coşkun Ak Dosyasının Tüm Ayrıntıları [4] Coşkun AK Dosyası [5] RTÜK Dosyası [6] Genel Kurmay Yolsuzluk.com Sitesini Kapattırdı [7] İnternet'te Kullanıcı Hakları [8] Ekşi Sözlük ve Diğer Site Kapatmaları Üzerine [9] Sanliurfa.com'a Uyar/Kaldir'a Uymadıği için Erişim Engelleme Kararı Verilmiş [10] Müyap'ın Kapattırmaları İsyan Ettiriyor [11] Müyap; Şimdiye Kadar 154 Site için Karar Alındı [12] Mü-yap; Bizim Tarafımızdan Erişimi Engellenen Site Sayısı Binlerle İfade Edilmelidir - 2 [13] Müyap Kapatmalarındaki Kötü Alışkanlık, 5651 Dışı Site Erişim Kapatmalarında Kural Haline Dönüşmüş - 1 [14] Ekşi Sözlük'e Neden Erişilemiyor? [15] Ekşi Sözlük ve Diğer Site Kapatmaları Üzerine-4 [16] Bilişim Suçlarına Asayişçi Bilişim Polisleri-1 [17] Bilişim Şubesi Dünya Polisi ile Ortak Çalışıyor-2 [18] 320 Kadar Site Müstehcenlik İddiasıyla Kapatıldı-1 [19] İvHP, Siber Suç Sözleşmesini Gündeme Getirdi
[20] Bilişim Ağı Hizmetlerinin Düzenlenmesi ve Biilişim Suçları Hakkında Kanun Tasarısı [21] 5651 Sayılı Kanun; İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Kanunu [22] Sezer Online Yayıncılık Yasasını Onayladı [23] Yeni Online Yayıncılık Yasasının (5651) Uygulamaları 23 Kasım Sonrası Başlayacak [24] İnternet Yayınlarını Denetleyen Bölüme O.N.Şen Atandı [25] 5651 ile İlgili İhbar Merkezi Kuruldu [26] 5651 no'lu Online Yayıncılık Kanunu ile İlgili Toplantı Yapıldı [27] 5651 ve Telefon Dinlemeleri Konferansı Cuma Günü [28] Şen ; İnternette 11 Yıldır Gönüllü Self-Regulation Yapılmadı [29] İnternet Cafe’ciler Tarafında 5651 ile İşler Karışık [30] İnternet Cafe’ciler ve Filtre Programı Firmaları Uygulamadan Rahatsız – 1 [31] TİB : 26 Kasım İtibariyle 9 Filtreleme Ürünü Onay Aldı - 1 [32] BTK Tartışmalara Yol Açan 'Güvenli İnternet Hizmeti' Konulu Bir Basın Toplantısı Düzenledi