ABD Başkanı Trump’ın Twitter hesabı @realDonaldTrump’ın 62 milyon civarında takipçisi var. Bu hesabı seçildiği ilk günden bu yana politika bildirileri yapmak ve halkla iletişim kurmak için yoğun bir şekilde kullanıyor[1]. Ancak kendisini eleştirenleri bloklamasıyla da ünlü.
ABD Başkanı Trump, geçen sene kendisini eleştirenlerin Twitter hesaplarını bloklamıştı. Bloklanan kişilerin başvurusu üzerine “Knight First Amendment Institute” tarafından açılan davada, New York’taki federal mahkemesi, başkanın tweetlerinin kamuya açık bir forumda yer aldığına işaret etmiş. Bunlara verilen cevapların ya da hesapların bloklanmasının Anayasanın birinci maddesini ihlal ettiği şeklinde bir karar açıklamıştı [2].
Dün bir ABD federal temyiz mahkemesi, aynı konuda 3 hakimli bir panelde oybirliği ile alınmış karar açıkladı. Bu Amerikalıların çok övündüğü "Anayasanın ifade özgürlüğü maddesi"nin sosyal medya çağına uygulamasına dair daha geniş sonuçları olabilecek bir karar olarak yorumlanıyor [3].
Hakimlere göre, Trump devlet işlerini yürütürken Twitter'ı kullandığı için, görüşlerini ya da eleştirilerini beğenmese de, Amerikalı vatandaşlarının bir kısmının engelleyemez. Onların kendi mesajlarını okumalarını yani haberleşme hürriyetlerini sınırlayamaz. Çünkü, o vatandaşları yönetiyor. Dolayısıyla onlar tarafından verilen cevapları ve eleştirileri de görmesi gerekir.
Hakimler, hükümetin ve yetkililerin davranışlarına karşı geniş, açık ve sağlam bir tartışmanın önemli olduğuna işaret ettiler. İnsan, "keşke bizim ülkemizde de haberleşme ve ifade özgürlüğüne bu derece önem veren hakimlerimiz olsa" diye düşünüyor. Herşey ne kadar farklı olurdu.
Amerikalı hakimlerin temyiz kararında, ABD Anayasası çerçevesinde, hükümetle ilgili bilgiler veren sosyal medya hesabına sahip devlet yöneticilerinin, kendisiyle aynı fikirde olmayan insanları tartışmalardan dışlayamayacağı belirtildi. Hakimler şöyle yazdılar :
“Bu temyizin sonucu olarak, davacılara ve kamuoyuna, kaygı duyulan konularda hoş olmayan tartışmalara (eleştirilere) karşı cevabın, susturmak olmadığını ve tartışmaların devam etmesi olduğunu hatırlatırız.”
Trump tarafından engellendiği için dava açan bir grup Twitter kullanıcısını temsil eden Columbia Üniversitesi'ndeki Knight First Amendment Institute müdürü Jameel Jaffer ise, temyiz davası kararı için şunları söyledi :
“Karar, insanların bu forumlardan dışlanmamalarını sağlayacak. Sosyal medya hesapları, insanların hükümetin politikaları hakkındaki görüşlerini ulaştırmaları için en uygun ortamlar. İnsanlar buralardan bloklanamaz. Aksi takdirde, burası kamu görevlilerinin dijital yankı odalarına dönüşür. Bu karar, Demokrasimiz için giderek önem kazanan dijital alanların bütünlüğünün ve canlılığının sağlanmasına yardımcı olacak.”
Görüldüğü gibi, ülkelerin demokrasi alanındaki yerini siyasetçiler değil, haklarını arayan insanlar ve sivil toplum kuruluşları, üniversiteler belirliyor. Tabi ki hukukun fonksiyonu da diğer önemli etken.
Ama en önemlisi, "tartışma ortamı". Ülke ancak bu şekilde kendisi için gerekli olgunluğa ulaşabiliyor. Fikirlerin "benim dediğim doğru" saplantısına girmeden, karşılıklı tartışılması ve güzel olanın bulunması lazım.
Ülkemiz de bir gün inşallah bu olgunluğa erişir.
ABD'deki temyiz kararını İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Prof.Dr.Yaman Akdeniz, T24'e şöyle değerlendirdi :
"Manhattan'da bir Federal Mahkemenin Başkan Trump ve Twitter ile ilgili karar beklendiği gibi hem doğru hem de ifade özgürlüğünü koruyan bir karar. Özellikle Trump gibi üst düzey siyasetçilerin bu tip mecraları kullanırken hoşgörülü olması gerektiğini ve ifade özgürlüğüne saygı göstermesi gerektiğini söylüyor karar. Aksini düşünmek ve engelleme yolu ile vatandaşları engellemek, eleştirilerini ne kadar sert olursa olsun engellemek yoluyla göz ardı etmek demokratik ilkelere aykırı.
Kararı Türkiye açısından değerlendirdiğimiz de ise hem benzer bir tablo ile karşılaşıyoruz hem daha da fazlasının yapıldığını görüyoruz. Türk Twitter'ında da siyasetçiler, üst düzey bakanlarımız sıklıkla kendilerini eleştiren vatandaşları, gazetecileri, akademisyenleri bloke edip engelliyorlar. Dahası atılan ve paylaşılan sosyla medya içerikleri ile ilgili hem cezai işlem yapılmasını talep ediyorlar hem de bazı durumlarda hukuk mahkemelerine başvuruyorlar. Dolayısıyla, Trump'ın yaptığından çok daha vahim bir tablo ile karşı karşıyayız.
Sadece Cumhurbaşkanına hakaret suçu ile ilgili 2016 ve 2017 yıllarında toplam 60.000'den fazla açılmış ceza soruşturması var. Bunların çoğunluğu ceza yargılamasına dönecek ve 2018 istatistikleri henüz açıklanmadı. Bu soruşturma ve davaların büyük çoğunluğu sosyal medya içerikleri ile ilgili. Etkisi ve görünürlüğü tartışılır bir çok içerik için cezai yaptırım talep edilmesi demokratik toplumlarda kabul edilir bir şey değil. Eleştiriden hoşlanmıyorsanız o zaman siyasete girmeyeceksiniz. Siyaset yapıyorsanız her türlü eleştiriye hoşgörü ile bakmak zorundasınız."
[1] Twitter, Trump’ın Babasının Malı mı?
[2] Trump Artık Kendisine Kötü Mesaj Atan Twitter Hesaplarını Bloklayamayacak