Bazı anlar, bazı pozisyonlar vardır ki maçın önüne geçer. Skor ne olursa olsun o maç o hareketle anılır. Bu anlamda bu derbinin başrol oyuncusu da Galatasaray'lı Semih'di.
54'de Semih sahalarda görmek istediğimiz ama göremediğimiz bir olayın kahramanı oldu. Kendisinden kornere çıkan topta maçın hakemi Cüneyt Çakır Olcay'dan çıktı zannedip autu gösterince Semih hakeme gidip "hocam benden çıktı" dedi alçakgönüllü bir havayla. Alışık olmadığımız bir hareketti bu. Tam tersine hakemi yanıltmayı ve haksız kazanç sağlamayı akıllık olarak değerlendiren anlayış yaygındı bizde. Muktedirlerin nasıl kazanırsan kazan anlayışını yaydığı, sportmenliği enayilik saydığı futbol düzenimizde bu işin namusunu yine sahadaki futbolcular kurtarıyor.
Keşke daha çok Semih olsa sahalarımızda. Ve spor olması gerektiği gibi, sportmence oynansa. Giydiği forma ne olursa olsun, ben Semih'in takımından olurum.
Maça gelince... Skoru Beşiktaşlılar belirledi. Dany yaptığı penaltıyla. Almeida kaçırdığı golle. Biliç yenik durumdayken bile iki ön liberoda ısrar etmesiyle.
Maç öncesi gözler açıklanacak kadrolardaydı. Malum bizde herkes kadro yapıyor. 'Onbir'ler açıklandığında gördük ki Drogba'yla başlayacaktı Galatasaray.
Drogba Galatasaray'ı geldiği günden beri adeta sırtlamış ama son haftalarda transfer problemleriyle bu kez Galatasaray'ın sırtında yük olmaya başlamıştı.
Ama ne olmuşsa olmuş sular durulmuş ve Drogba Beşiktaş kadrosuna dahil edilmişti. Anlaşılan yine Galatasaray'ın en büyük silahı olacaktı.
Ne var ki bekleneni veremedi.
Beşiktaş ise defansta yine yeni bir dörtlü deniyordu; Necip-Franko-Dany- ve Motta.
Biliç sol beke Necip'i çekmişti bu kez. Fernandes yine yedekte başlamıştı oyuna.
Mancini de Veysel'i orta beşlinin sağına alarak farklı bir uygulamaya gitmişti.
Savunma halinde kenar oyuncular defansı beşleyince Veysel sağbek görevini üstleniyordu.
Bir başka deyişle her iki hoca sağ bekte sürpriz oyuncular denediler ve savunmaya öncelik verdiler.
Taraflar ilk dakikalarda karşılıklı sert pres yaptılar. Amaç rakii durdurmaktı. Ancak Beşikteş kaptığı topları az pasla ama hızlı kullanmaya başladı.
18'de Necip'in boşalttığı alandan giren Telles'in vuruşu çaprazdan auta gitti.
Ardından Veli'nin pasına bu kez Almeida iyi vurdu o da auta gitti.
Orta alanda yapılan presli mücadeleden topu kapan uzun paslarla rakip alana dalıyordu.
Bu arada iki son adam; Burak ve Almeida sık sık ofsayta düştü.
29'da Almeida'nın pozisyonu ofsayt değildi ama ofsayt gerekçesiyle kesildi.
İlk yarım saate varılırken oyunda denge bozuldu; Beşiktaş karşılayan, kontra fırsatı arayan, Galatasaray ise karşı alana yerleşip, rakip kaleye yaklaşarak daha rahat pozisyon bulan taraftı.
Yani Beşiktaş adeta Galatasaray'ı çekti üstüne.
Bu durum sonuç verdi; 37'de dağınık oynayan Dany'nin ceza alanında Veysel'in ayağına yaptığı topsuz müdahale penaltıya neden oldu. Selçuk penaltı atışıyla takımını 1-0 öne geçirdi.
İkinci yarıya roller değişilerek başlandı.
47'de Oğuzhan'ın uzun harika pasını bomboş pozisyondaki Almeida ağlara yollayabilse skora da denge gelecekti.
Sonrasında Kartal'ın gücü oyunu domine etmeye yetmedi.
Tam tersine Sarı-kırmızılılar skordan memnun oyunu yavaşlatmayı başardılar.
Siyah-beyazlıların sönük gol çabası sonuç verecek gibi gözükmüyordu.
Biliç son çare Fernandes'i oyuna aldı, yorulan Olcay ve Oğuzhan'ı kenara çekti. Almeida son yirmi dakika bitik durumdaydı ama onu oyunda bıraktı ve Ömer'i de yanına koyup çift santrafora geçti. Ne var ki sorun başka yerdeydi; iki defansif orta sahayla oynayan Kartal rakip kale önünde üretken olamıyordu.
İki defansif orta sahadan, Veli ve Atiba'dan vaz geçmedi Biliç. Oysa ki kaybedecek bir şeyi yoktu.
Son on dakikaya girerken Kaleci Cenk'in de sakatlanması şanssızlıktı Beşiktaş için. Çünkü birinci kaleci Tolga da ikinci yarıya başlarken sakatlanmıştı. Üç değişiklik hakkını da kullanan Kartal tedavi edilmeye çalışılan Cenk'le devam etmek zorundaydı artık. İlginç olan her iki kalecinin de gözünden sakatlanmasıydı.
Cenk'in sakatlığı nedeniyle 11 dakika uzatma oynandı. Bu dakikalarda oyunun ritmi tamamen düştü. Bu da Galatasaray'ın istediği şeydi zaten.
Ve derbi şansını iyi kullanamayan Beşiktaş rakibinin bir puan önünde başladığı maçta, kazanmak için bir şey yapmayan rakibine üç puanı hediye etti.