Son verilere göre Euro Bölgesi’nde işsizlik oranı yüzde 9.9, ABD’de ise yüzde 9.7...
Bu hafta gözler dışarıdan gelecek istihdam verilerinde olacak. Yarın Euro Bölgesi’nden, Cuma günü ise ABD’den işsizlik oranı açıklamaları gelecek.Son verilere göre Euro Bölgesi’nde işsizlik oranı yüzde 9.9, ABD’de ise yüzde 9.7. Bu hafta açıklanacak oranlara yönelik beklentiler, Euro Bölgesi’nde işsizliğin yüzde 10’a çıkacağı, ABD’de oranın değişmeyeceği yönünde.Dünyanın en büyük iki ekonomisinin işsizlik oranı birbirine çok yakın olsa da, detaylarda büyük farklılıklar var. Bunlardan birincisi ABD’de işsizlik oranı hafif de olsa gerilemeye başlamış olmasına rağmen, Euro Bölgesi için henüz böyle bir işaret yok.İkincisi, ABD’de kriz öncesinde işsizlik oranı Euro Bölgesi’ne göre çok daha düşük olmasına rağmen, geçtiğimiz iki yılda 8.5 milyon kişi işini kaybetti ve işsizlik oranı yüzde 10’a dayandı.Üçüncüsü, kriz öncesinde, Euro Bölgesi’nde işsizlik oranı ABD’ye göre daha düşüktü. Kriz döneminde de genel olarak önemli artış göstermedi. Ancak, büyük olasılıkla dünya ekonomisi krizden çıkıp yeniden büyümeye başlayınca, Euro Bölgesi’nde buna paralel bir toparlanma göremeyeceğiz. Bildiğiniz gibi 2010 tahminlerine göre Euro Bölgesi’nde büyüme oranı diğer ülkelerin çok gerisinde kalacak; hatta bu yıl da küçülecek ülkeler var. Bu durum istihdamdaki toparlanmayı da etkileyecek ve işsizlik oranında dişe dokunur bir iyileşme göremeyeceğiz.Dördüncüsü, Euro Bölgesi’ni tek bir ekonomik alan gibi görüyor olsak da, üye ülkelerin ekonomi ve istihdam görünümleri birbirlerinden büyük farklılıklar gösteriyor. İngiltere, İrlanda, İspanya ve Portekiz’de işsizlikte ciddi sıçramalar yaşandı. Bu yıl, Yunanistan’da da artış görebiliriz. Fakat özellikle Fransa ve Almanya ekonomilerinde işsizlikte önemli bir bozulma olduğunu söylemek güç. Bence, Fransa’nın durumu bir istisna olarak değerlendirmek gerekir. Hatırı sayılır bir devlet müdahalesi ile özel sektörün işten çıkarmalarının önüne engeller konuldu. Zorda olan şirketlere verilen devlet yardımlarında, ön şart olarak çalışanların işten çıkarılmaması istendi. Bu nedenle, işler toparlanmaya başladığında bile işsizlik oranında iyileşmenin gecikeceğine şüphe yok.Son olarak, kriz ABD’de başlamış ve ardından diğer ekonomilere yayılmış olmasına rağmen, Amerikan ekonomisine büyük zarar verdiğini söylemek güç. Ne büyüme oranında, ne sanayi üretiminde, ne ihracatta diğer ülkelerin verileri kadar gerileme oldu. ABD’nin krizde aldığı en büyük iki yara, işsizlik oranında sert bir yükseliş ve mali sektörün yapısında bozulma olarak sıralanabilir. Mali sektöre de devasa yardımlar verildiği için, gerçek yaranın işsizlik olduğunu söylemek mümkün. Ancak, Avrupa’ya bakıldığında, hem mali sektörde, hem tüketici talebinde, hem işsizlikte,Geçtiğimiz aylarda ABD ekonomisinden önemli canlanma sinyalleri gelmeye başladı. Bu nedenle gözler FED’in ne zaman faizleri artıracağına çevrildi. Her toplantıda, faiz artırımının ne zaman olacağına yönelik ipuçları alınmaya çalışıyor. Ancak, geçen günlerde Hazine Bakanı Timothy Geithner’dan gelen bir açıklama, 2010 içinde işsizlik oranında önemli bir gerileme beklenmemesi gerektiğine vurgu yapıyordu. Bu, Merkez Bankası’nın faiz artırma hareketinin gecikmesine işaret ediyor. Çünkü FED’in bu harekete başlaması için önce işsizlik oranında kesin bir düşüş sürecinin başlaması gerek.Ancak, birkaç aylık dönem için ABD’de işsizlik oranında geçici bir gerileme görülmesi muhtemel.Bunun nedeni, her 10 yılda bir yapılan genel nüfus sayımı. Mart ayında ABD’de, 100 binden fazla insanın görev aldığı tahmin edilen nüfus sayımı işlemleri başladı. Bu nedenle birkaç ay içinde işsizlik oranında düşüş görülmesi şaşırtıcı olmamalı.