Gündemde birçok konu var fakat dün iki haber oldukça ilgi çekiciydi.
Gündemde birçok konu var fakat dün iki haber oldukça ilgi çekiciydi. Ben de, bu konuda fikirlerimi paylaşmak istedim: Banka aktiflerindeki büyüme ve Krugman’ın ikili dip beklentisi. Bankaların BüyümesiBloomberg’ün haberine göre, 2007 yılından bu yana Avrupa’da 353 bankanın aktifinde ciddi büyüme görülmüş. 2007 yılında 10 banka, merkezlerinin bulunduğu ülkelerin milli gelirlerinden daha büyük aktiflere sahipmiş. 2009 yılında bu sayı 15’e yükselmiş. 2007’den bu yana Avrupa’daki bankaların aktifleri toplamı yüzde 25, ABD’dekilerin ise yüzde 20 büyümüş.Haberin kısa özeti böyle. Peki bu ne anlama geliyor?2007 yılında başlayan ve 2008 sonlarında küreselleşen krizde, uluslar arası mali kuruluşların önemli bir rolü vardı. Krizin tek sebebi elbette, başını bankaların çektiği mali kurumlar değildi ancak; mali kurumlar izledikleri politikalar ile krizin büyümesine, yayılmasına ve derinleşmesine neden oldular.Bu süreçte mali kurumların izledikleri ve eleştiri aldıkları politikalardan birincisi, kendi uzmanlıklarına girmeyen alanlarda yeni işlere girişmeleri idi. Özellikle ABD’de bulunan yatırım bankaları, yatırım bankacılığı dışındaki alanlarda yaptıkları riskli yatırımlar nedeniyle küresel ekonomiye büyük darbe vurdular. Zaten krizi, küreselleştiren kavşak da, bunlardan biri olan Lehman Brothers’in iflası olmuştu.İkincisi, bankaların kredi standartlarını gevşetmeleri ve yüksek riskli kişi ve kurumlara büyük miktarlarda kredi vermeleri idi. Birkaç yıl önce yüzde 5 civarında seyreden sub-prime mortgage kredilerinin toplam konut kredileri içindeki payı, 2007 yılında ABD’de yüzde 20’yi geçmişti.Üçüncüsü, bankalar daha yüksek faiz geliri ve komisyon elde etmek için, emlak komisyoncuları ve diğer bankalar ile konut fiyatlarının şişirilmesine katkıda bulunmuştu. Bu yüzden, başta ABD’de olmak üzere, İngiltere, İrlanda, İspanya ve Portekiz’de konut fiyatları aşırı yükselmişti.Dördüncüsü, mali kurumlar, başlangıçta riski azaltma amacına yönelik olarak kurulan hedge fonlara giderek artan miktarda yatırım yapmışlar ve hem gelişmekte olan ülkelerdeki borsaların hem de emtia fiyatlarının şişmesine katkıda bulunmuşlardı.Batmak İçin Çok Daha BüyükBunların ve başka birçoğunun etkisiyle derinleşen krizin, hükümetlere ve merkez bankalarına maliyeti 15 trilyon doları geçti. Bu dev yardım paketi için de mali sektör aslan payı aldı. Toplamda 11.5 trilyon dolar civarında fon, mali sektöre, banka tahvillerinin alınması, bankalara sermaye desteği, kamulaştırma, acil fon desteği ve benzeri adımlarla aktarıldı.Kriz günlerinde sık sık ‘batmak için çok büyük’ gibi bir ifade duyduk. Bu, çoğunu bankaların oluşturduğu fakat içlerinde otomobil ve diğer sanayi şirketlerinin de bulunduğu dev şirketlerin batmaları durumunda yol açacakları zararın, kurtarılmaları için verilebilecek yardımdan çok daha büyük olduğunu anlatmak için kullanılıyor. Bu nedenle, çoğu bankanın ve sanayi şirketinin batmasına izin verilmedi.Sorun şu ki; şimdi o bankalardan birçoğu daha da büyük. Yani, krizde yeni bir dalga gelirse ya da, yakın gelecekte başka bir kriz çıkarsa bu bankaların kurtarılması için daha büyük kaynaklar gerekebilir. Artık ‘batmak için çok büyük’ yerine, ‘batmak için çok daha büyük’ diyebiliriz. BNP Paribas, 2007 yılına göre yüzde 59 büyümüş ve aktif büyüklüğünü 3,5 trilyon dolara çıkarmış. BNP, Fransa mili gelirinden daha büyük bir banka. Barclays, aynı dönemde yüzde 55 büyümüş ve İngiltere milli gelirinden daha büyük banka haline gelmiş. Türkiye’de 2007 başında bankacılık sektörünün toplam aktif büyüklüğü 355 milyar dolar iken, bu yıl son verilere göre 542 milyar dolara yükseldi. Yüzde 53 oranında büyümesine rağmen, Türkiye’deki bütün bankaların aktif toplamı, henüz milli gelirin altında. Kaldı ki; Türk bankacılık sistemi krizden hasarsız çıkmıştı.Ve … KrugmanDün Paul Krugman, New York Times’taki köşesinde aynen şu ifadeleri kullandı: “Şimdiye kadar ekonominin ikili dip yapacağı fikrine hiç bu kadar çok kapılmamıştım”. Krugman’ın bu ifadesinin altında iki neden var. Birincisi, şimdiye kadar dünya ekonomisinde görülen iyileşmenin büyük oranda, kurtarma ve canlandırma paketlerine bağlı olması. İkincisi ise, sanayi üretiminde görülen artışın tüketime dönüşmemesi ve stoklara gitmesi.Bunları yazan ilk kişi Krugman değil. Birçok ekonomist/yazar bunları son birkaç aydır dile getiriyor. Fakat aynı şeylerin daha çok kişi tarafından kabul ediliyor olması, dünya ekonomisinin yakın geleceği için olumlu işaretler vermiyor.Dünya ekonomisi yönünü yakın zamanda tekrar aşağı çevirdiğinde, büyük bankalar, daha büyük sorunlar yaratacaklar.