Durmuş Yılmaz, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı: “TL eskinden dandik paraydı, son yıllarda yakalanan istikrar TL’ye de yansıdı” Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan: “TL'nin değerinin düşürülmesine sıcak bakmıyorum. Niye paramızın değeri düşürülsün ki? Ben, dünyadaki diğer paraları etkileme gücü olan TL'nin ekonomiye daha büyük katkı sağlayacağına inanıyorum. Kendi paramızla ithalat yapar duruma geldik. Bu bizim onurumuzdur, niye kaybedelim?” İhracatçılar ve yerli sanayi “TL değerli, rekabet edemiyoruz” Soru: Hangisi doğru? Geçen yüzyıla kadar bir paranın değerini belirleyen en önemli faktör parayı basan ülkenin sahip olduğu servetti. Bu servet çoğu zaman ülkenin elindeki altın miktarı ile ölçülür, güçlü ve zengin ülkelerin parası daha değerli olurdu. Geçen yüzyılda ve özellikle son 40 yılda paranın istikrarı, değerinin önüne geçti. Artık parada aranan özellik değer değil, güç olmaya başladı. Enflasyonunu dizginlemiş, üretim yapan, teknoloji transfer eden ve istikrarlı ekonomilerin istikrarlı paraları olmaya başladı. Artık, para aslında zenginliğin göstergesi değil, zaman zaman zenginliğe ulaşmanın yoluydu. Hükümetler doğrudan ya da dolaylı olarak paralarının değerleri ile oynamaya başladılar. Kimileri paralarını ‘değerli’ tutmaya, kimileri ise değersizleştirmeye yöneldi. Ekonomi tarihi gösterdi ki; her iki yol da zaman zaman işe yarayan ve bu politikaları uygulayan hükümetleri amaçlarına ulaştıran seçenekler oldu. Seçenekler değişse de, sabit kalan bir şey var: Artık bir paranın başka paralara karşı değeri, o parayı basan ülkenin ekonomisinin ne kadar sorunsuz olduğunun, ne kadar zengin olduğunun bir göstergesi değil. 20 yıl önce adını duymadığımız Çin artık dünya ihracat lideri ve ikinci büyük ekonomi. Bunu parasının değersiz tutarak başardı. Şimdi aynı zamanda dünyanın en fazla rezerve sahip ülkesi. 2000’den 2008’e kadar ABD doları, euroya kaşı yüzde 50 değer kaybetti ve bu süreçte Euro Bölgesinden çok daha iyi bir ekonomik performans gösterdi. Bir yıldan uzun bir süredir ise yine doların değeri düşük tutularak Amerikan ekonomisine güç kazandırılmak isteniyor. Brezilya hükümeti, para birimi realin değer kazanmasını engellemek için üç defa girişimde bulundu, tobin vergisi uygulamasına geçti. Japonya Merkez Bankası, yenin değerlenmesini engellemek için rekor düzeyde yen satışı yaptı. Bir paranın gücü, değerinde değil, istikrarında yani; aşırı dalgalanmamasındadır. Bundan dokuz-on yıl önce TL günde yüzde 2-3 değer kazanan ya da kaybeden bir paraydı. Maaşlar alındığı gün, çoğu insanlar döviz bürosuna gidip dolar ya da euro alırdı. Kiralar ve krediler dövize endekslenirdi. Oysa bugün TL güvenilir bir para birimi. Peki, bunun nedeni TL’nin değerleniyor olması mı? Hayır, eskisi kadar oynak olmaması. Geçen yıllarda, TL’deki değerlenmenin de istikrarına destek olduğunu kabul etmek gerekir ama daha fazla istikrar için, paramızın değerlenmesine izin vermek ateşle oynamaktır diye düşünüyorum. Gökten düşen elmalardan Türkiye’nin bir ders çıkarmış olması gerekiyor. İhtiyaç duyduğumuz şey, halkın “döviz yükseliyorsa kriz var demektir” algısından, hükümetlerin de “dövizdeki yükseliş oy kaybıdır” algısından sıyrılması.