Para Politikası Kurulu bugün olağanüstü toplandı ve politika faizini 6.25 ten 5.75’e çekti. Borç alma ve verme faiz oranı arasındaki farkı ise borç alma oranını yüzde 1.5’ten yüzde 5’e çıkararak daralttı. Buna faiz koridorunun daraltılması deniyor.
Banka’dan yapılan açıklamada, borç alma ve verme faiz oranı arasındaki farkın daraltılmasının amacının kısa vadeli faizlerde oluşabilecek aşağı yönlü oynaklığı azaltmak olduğu söyleniyor. Bu aynı zamanda piyasadan TL çekmek anlamına gelir. Kısaca açıklamaya çalışayım: Merkez Bankası’nın borç alma faiz oranının yükseltilmesi, bankaların TCMB’ye para yatırırken alacakları faizin yükselmesi anlamına geliyor. Böylece paranın merkeze yatırılması teşvik ediliyor.
Buraya kadar olanlar bekleniyordu. Ancak, banka bir taraftan bunu yaparken bir taraftan da politika faizini aşağı çekti. Hiç beklenmeyen bu adımın amacı ekonominin hızlı yavaşlamasını engellemek ve Avrupa’dan gelebilecek negatif etkileri sınırlamak olarak açıklanmış olsa da; hem piyasa hem bankacılar bu karara çok şaşırdı.
Böyle olunca borç alma faiz oranının yükseltilmesinin kuru düşürücü etkisi gerçekleşmedi hatta tersine kurlar yükseldi. Çünkü piyasa bu hareketin cari açığı ve enflasyonu daha da yükseltmesinden endişe ediyor. Ayrıca Merkez Bankası’nın bir anda verdiği bu kararın, geleneksel Merkez Bankası politikaları dışına çıkmış olması da, piyasanın da beklenmedik bir tepki vermesine neden oldu. Zira bütün dünya faiz artırırken TCMB azaltıyor.
Kararın ardından döviz kurları yüzde birin üzerinde sıçrayınca TCMB başka bir açıklama daha yaptı ve yarından itibaren döviz satım ihalelerine başlayacağını açıkladı. Ancak dolar yine de 1.73’ü, Euro 2.45’i aştı. Borsa endeksi yüzde birden fazla geriledi.
Piyasanın bu hareketi, aslında ne olacağını tahmin edememesinden kaynaklanıyor. Zira Merkez Bankası hiçbir banka tarafından uygulanmayan bir politika izliyor. Ancak, bankanın bu konuda eleştirilmesini de haklı bulmak biraz zor. İzlenen politikanın başka bankalar tarafından izlenmiyor olması, şimdiye kadar uygulanmamış olması hatalı olduğunu göstermez. Zamanla piyasa kararı hazmedecek ve olağan seyrine dönecektir.
Merkez Bankası’nın son birkaç aydır, özellikle de Erdem Başçının göreve gelmesinin ardından, enflasyonla mücadelede eski kararlılığında olmadığını, bugünkü adımla da bunu teyit ettiğini düşünenler var. Oysa, bankanın her açıklamasında enflasyon vurgusu yapması gerekmiyor. Daha dün açıklanan veriler hem ÜFE’nin hem TÜFE’nin gerilediğini gösterdi. İzleyen aylarda da bu trendin devam edeceğini göreceğiz. Ortada henüz enflasyon tehlikesi olmadığına göre, bankanın enflasyonu ikinci plana attığını ileri sürmek de doğru olmayacaktır. Unutulmamalı ki bugünkü kararları alanlar ilk kez ortaya çıkmış, göreve yeni başlamış insanlar değil, yıllardır para politikası kurulunda görevliler.