Geçenlerde TKP Başkanı Erkan Baş’ın TRT’de bir söyleşi programına katılmasını...
Geçenlerde TKP Başkanı
Erkan Baş’ın TRT’de bir söyleşi programına katılmasını, bazı meslektaşlarımız, dünyanın ve Türkiye’nin değiştiğinin eşsiz bir kanıtı olarak göstermekte acele etti. Onlara göre bir komünistin ilk kez devlet televizyonuna çıkması olağanüstü bir olaydı ve devrin değiştiğini kanıtlıyordu.
Aslında bu bir ilk değildi. Basit bir google taraması yapsalardı, mesela, 2007’de bir başka TKP liderinin,
Aydemir Güler’in TRT’deki seçim konuşmasını bulabilirlerdi. Her neyse. Ben asıl bunun bir dönüm noktası olduğu yargısından kuşkulanıyorum. Türkiye enteresan bir ülke. Sovyetler’in yıkılmasından yıllar sonra ülkemizdeki bazı mitinglerde hâlâ “Komünistler Moskova’ya!” sloganının kullanılabildiğini şaşırarak görmüştüm. 2-3 yıl önce de, Ergenekon’u Kremlin’in ve Rus lider
Vladimir Putin’in “dışarıdan tezgâhladığı” ya da en azından “desteklediği” iddiasına sarılabilmek için utangaç da olsa bazı girişimler olmuştu. Velhasıl, hemen her konuda Rusya’yı suçlamanın ve düşman ilan etmenin vazgeçilmez bir tadı olduğunu düşünenler var hâlâ. Böyleleri bugün bile Soğuk Savaş’ı tüm sıcaklığıyla hissetmeye devam ediyor. Üstelik yalnızca bizde değil, dünyada da bu böyle. Bakın, New York’ta otel çalışanı bir kadına tecavüz girişiminde bulunduğu için hakkında dava açılan Uluslararası Para Fonu Başkanı
Dominique Strauss-Kahn bile, “Bana yönelik bu komplonun arkasında Putin vardır” demiş. Vallahi bravo! Sonuç olarak, hiç kuşkunuz olmasın: “Her taşın altından Moskova’nın parmağının çıktığı” dönem devam ediyor. * * * Bugünlerde medyamız ilginç bir iddia ile çalkalanıyor. Güya Rusya’nın önde gelen haber ajanslarından RİA Novosti, Türkiye’deki 12 Haziran seçimleriyle ilgili gizli bir anket yaptırmış ve CHP’nin birinci geldiği sonucunu çıkarmış. İstemeyerek bu “anket haberi”nin ayrıntılarına giriyorum. İddiaya göre, anket sonuçlarında AKP’nin oy oranı yüzde 32.1 olarak gösterilmiş. CHP yüzde 34.7 ile anketten birinci parti olarak çıkarken, MHP de yüzde 18 oy ile üçüncü parti oluyormuş. Dahası, söz konusu ankette, “
Kemal Kılıçdaroğlu’nun ailenizden biri olması ihtimalini düşünün; en çok hangi aile bireyi olmasını istersiniz?” gibi garip bir soruya yüzde 68 oranında “Baba” cevabı verilmiş. Aynı soru
Tayyip Erdoğan için yöneltildiğinde ise yüzde 53 oranında “Dayı” cevabı alınmış… Pek çoğunuzun güldüğünü görüyor gibiyim. Ama durum hiç de gülünç değil. Çünkü bu “haber”, Türkiye’de birçok gazete, televizyon ve internet sitesinde ciddi ciddi yayımlandı. Kimisinde epeyce önden ve oldukça geniş bir yer bularak. “Haber”in içinde bu anketin kaynağı konusunda şöyle bir satır da vardı: “Alman
Politikcity.de adlı internet sitesinin Rus ajansına dayanarak açıkladığı ankette…” Baktım, bu bir forum sitesi. Nerede sağlam kaynak, kim nereden bu anketi bulmuş? Bu tür soruların cevabı elbette yok… Ama bizim medyamız için “haber haberdir; aslında haber olmasa da”. Ne bir araştırma, ne bir kuşku ögesi (çok az sitede “Politikcity.de sitesinde öne sürülen/iddia edilen” gibi objektif olmaya gayret eden birkaç kelimeye rastladım)… Olduğu gibi kopyala ve yapıştır gitsin! Bu sözüm ona “haber”i biraz gecikerek verenler de, “AK Parti'yi 2. gösteren anket ortalığı karıştırdı” gibi velveleci bir üslupla eksiklerini gidermeyi denediler. * * * Öte yandan Rusya’da medya olaya fazla ilgi göstermezken, bir devlet kurumu olan RİA Novosti’den açıklama üstüne açıklama geldi. Ajans’ın yöneticileri birer birer basın toplantıları yaparak “haber”i yalanladı. Yalanlamak ne kelime, dava açacaklarını söylediler. Kime dava açacaklarını tam anlamadım. Almanya’daki siteye mi? Türk medyasına mı? Herkese mi? Ruslar, “provokasyon” ve “kara propaganda” diyorlar. Bakalım, başlattıkları adalet mücadelesinde AK ile karayı ayırabilecekler mi? Skandal daha bitmemiş olabilir. Belki yakında iki ülkenin liderleri bir araya gelerek bu konuda özel bir açıklama yaparlar. “Haber” de, olayın kendisinin gelişimi de pek saçma görünüyor, değil mi? Kasetlerle, şantajlarla çamura bulanan seçim kampanyamızın ucu şimdi de ta Moskova’ya kadar uzandı. Kim bilir daha neler göreceğiz!.. Bugün bu iddiaya doğru muamelesi yapanlar, yarın daha akıllı bir yüz ifadesiyle “Putin-Erdoğan dostluğu bitti”, “Kremlin, Kılıçdaroğlu’nu destekliyor”, “Bahçeli, Güney Akım’a yeşil ışık yaktı” gibi daha abık sapık başlıklar da atmaz mı? Atar mı atar!.. Benden söylemesi, kendinizi bu tür haber ve yorumlardan koruyun.