Tam da soğuklar yüzünden Rusya'yı terk ettikten kısa süre sonra eksi 20-25'lerde buralara dönmek hiç de akıl kârı olmadı.
Yanlış zamanda yanlış yerdeyim. Tam da soğuklar yüzünden Rusya'yı terk ettikten kısa süre sonra eksi 20-25'lerde buralara dönmek hiç de akıl kârı olmadı. (Bu arada ilk cümle pek hoşuma gitmedi. Oradaki "yanlış"ın iki kez tekrarlanması cilayı arttırıyor belki, ama fuzuli bir potluk yaratıyor; bir "yanlış", meseleyi anlatmaya yeter de artardı aslında; ama her neyse, bunu bir tek ben yapmıyorum ki...)
Ancaaak... (bundan sonrası Türkiye'de ve dünyada şablon gazeteciliğin bıktıracak kadar sık kullandığı bir kelime oyunudur, okumak istemeyenler atlayarak gitsin) havanın tüm soğukluğuna karşın siyasi gündemin oldukça sıcak olduğunu gözlüyoruz. ("Gözlüyor" muyuz, o nasıl bir şey acep?) Hayır (hayırdır?), hiç de sandığınız gibi değil. (Sanacak kadar süreniz oldu mu sahi?) Rusya'daki siyasi gelişmelerden, 4 Mart başkanlık seçimlerinden,
Vladimir Putin'in ratinginden ("reyting" mi yazsaydım, yoksa "kamuoyu desteği" daha mı iyi dersiniz?), muhalefetin kitlesel (yani epeyce kalabalık) protesto gösterilerinden bahsetmiyorum. (Neden bahsediyorsun be adam, yazının ortasına geliyorsun, gir artık şu konuya!) "Rusya'nın sıcak gündemi" bambaşka! (Eee?) 143 milyon Rusyalı (aslında Rus diyecektim, ama ulusal azınlıklardan binlerce eleştiri mektubu geliyor o zaman) çok farklı bir konuyu tartışıyor. (Allah Allaah...) Onların gündemi (yine gereksiz bir tekrar oldu bu) Muhteşem Yüzyıl! (İşte girdim konuya sonunda, of be!) Rus(ya) televizyon kanallarından Domaşnıy ("evcil", "eve ilişkin" anlamındadır; eh biz Rusça da biliriz tabii) geçenlerde Muhteşem Yüzyıl'ı göstermeye başladı. Tercümesi genel olarak iyiydi (yani beğenmediğim epeyce anlatımın olduğunu vurgulayarak Rusçamla çaktırmadan bir daha övünüyorum burada), seslendirmesi de fena değildi. (Özellikle
Nebahat Çehre Rusça konuşurken daha bir sertleşiyor, neredeyse
Aliye Rona kıvamına geliyordu.) Kanal, yani Domaşniy kanalı (zaten kimse Süveyş Kanalı sanmamıştı ki), nedense diziyi (burada hangi diziyi kastettiğimi de anladınız tabii) sadece cumartesi ve pazar günleri yayımlıyordu. ("n" değil, "m"!) Hem de saatlerce; ben diyeyim 3 saat, siz deyin 4 saat (yani tam hatırlamıyorum ve internet taraması yapmaya da üşeniyorum.)Böylece gerilerden gelen Rus, yani Rusyalı seyirciler bizim Türkiye'de Muhteşem Yüzyıl izleme hızımızı epeyce geçiyordu; muhtemelen dizinin 128. bölümü önce Rusya'da gündeme gelecek (alın size boş bir laf daha: "gündeme gelmek"), sonra Türkiye'de yayımlanacaktı. (hâlâ "n" değil, "m"!) Bir süre sonra ne oldu dersiniz? (Efendim, bu gevezeliklerden bıktınız ve bir sonraki yazıya mı geçeceksiniz? Lütfen bana son bir şans verin, konuya "iyice" giriyorum şimdi.) Dizi yayından (burada "m" değil, "n" galiba) kaldırıldı. İşte her şey ondan sonra başladı! ("Her şey"?..) Seyirciler kanalı (Domaşnıy) protesto etmeye başladı. Dizinin ne kadar etkileyici olduğunu, konunun, kostümlerin, dekorasyonun ne kadar güzel olduğunu en çok bu tepkileri okurken anladım. Üstelik, Rus(yalı)lar, kendi filmlerinden de, Amerika, Brezilya, Arjantin dizilerinden de çoktan bıkmışlardı. İşte aradıkları buydu! (Ne yazık ki onlar, "Daha önceleri nerelerdeydiniz?" şarkısını söyleyemezlerdi...)
Sonra kanal adına yapılan açıklamalarda, dizinin baharda yeniden gösterime gireceği söylendi. (Acaba o zamana kadar para mı biriktireceklerdi? Yoksa? Yoksa...) (Bu "Yoksa"ları boşuna yazmıyorum; çünkü Muhteşem Yüzyıl'ın neden kaldırıldığı üzerine bir sürü şey yazılıp söylendi; bunlardan biri çok ilginçti ve "haberin okutacağı kokusunu en iyi alan" uyanık Türk gazetecilerin de gözünden kaçmadı.) Bir okur, internette dile getirdiği tepkide
"diziyi Putin mi yasaklattı acaba?" diye yazdı. Ve olan oldu! (Galiba burada "olan oldu" ve ünlem işareti iyi oturdu.) İddiaya göre (artık iddianın kimden geldiği önemli değildir), seçimler arifesinde Putin Rusya tarihine sahip çıkarken, Osmanlılar'ın Muhteşem Yüzyıl'ı engeline takılmıştı. (Bu da sıkı bir anlatım oldu sanırsam...) Bir başka ülkenin, hem de doğalgaz satın almadığı dönemlerde defalarca savaşılan bir komşu devletin bu kadar yüceltilmesi Rus liderin (burada Rus göze batmaz inşallah, çünkü o gerçekten de Rus) hoşuna gitmemişti. Üstelik
Sultan Süleyman'ın ratingleri (reytingleri) Putin'i geçmeye başlamıştı. Bu nedenle dizi, seçim sonrasına ertelendi. Ya da kaldırıldı. Kimbilir (ben hâlâ bunu tek kelime olarak yazmakta direnmek istiyorum)... Ama halkın tepkisi sel olup akıyordu. (Bu cümle için çok özür dilerim.) Okur, pardon, seyirci neler yazmıyordu neler! Bir kadın (ki Domaşnıy aslında bir kadın kanalıydı) şöyle diyordu:
"Rusya'da kadınlar ilk defa kocalarıyla aynı filmde buluştular. Yani aynı anda aynı televizyonun karşısına oturarak kocalarıyla aynı diziyi izlediler. Şimdi bu hakkımız elimizden alındı." (Az önceki cümlede de "aynı" kelimesi aşırıya kaçacak kadar çok tekrarlanmamış mı sizce? Başta dedim ya, bu tür şeyleri yalnızca ben yapmıyorum.) Dizinin kaldırılmasına kızan bir seyirci, kanal yöneticilerine:
"Tanrı, hepinizi Süleyman'ın haremine alıp bir güzel kısırlaştırsın ve Sümbül Ağa gibi yapsın, e mi?" diyerek öldürücü darbeyi vuruyordu.
"Domaşnıy TV'ye boykot" diye yazdıktan sonra vurgusunu güçlendirmek için tam 88 ünlem işareti koyan bir seyirci de var. (Ben belki de yanlış saymışımdır, gerçeğin ortaya çıkarılması için T24 okurlarının içinde zamanı olanlar buyursun saysın ve "okur yorumları" kutusundan durumu açıklasın. Aha, kopyalama ve pastalama işlemini yapıyorum, buyrun işte:
"!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!") Bu arada (Hangi arada? Bunu demeden olmuyor mu acaba?) kimileri de diziyi eleştirip Putin'e sahip çıkıyordu. Olayın tarihi gerçeklere uymadığını söyleyen "çokbilmişler" Rusya'da da vardı. Bir de daha "külyutmazlar" çıkıyordu:
"Hani Türkler kara kuruydular! Herhalde filmi Rusya'da gösterip ülkemizi fethetmek için filmin ana kahramanlarını mavi gözlü yapmışlar!.." Domaşnıy kanalı yönetimi toplantı üzerine toplantı yapıyor, eylem planını tartışıyordu. Yönetimin istifa edip kanalın bir süreliğine
İbrahim Şahin'e devredilmesi bile düşünüldü. (Zaten bu kanal yıllardan beri bir türlü büyüyemiyor, durmadan isim, yönetici ve konsept değiştiriyordu. 11-12 yıl önce adı M 1'ken ben 14 bölümlük bir Türkiye programı hazırlayıp sunmuştum bu kanalda; o zaman da yer yerinden oynamış, kanal selameti adının değiştirilmesinde bulmuştu.) Sonunda Rusya halkı ekonomik sorunlarını da, seçim sürecini de bırakmış, Domaşnıy TV'de yayından kaldırılan Muhteşem Yüzyıl'ı tartışmaya başlamıştı. Bu durum, kimsenin beklemediği bir şeydi. (Belki de
Meral Okay bekliyordu, ama Putin için sürpriz oldu.) Kremlin'de duruma hakim olmak amacıyla "muhteşem kriz masalları" kuruldu. Öte yandan (ki buna da bayılırım, "öte yan"a yani) protestocular güçleniyor,
"Muhteşem Yüzyıl yasaklanamaz!" sloganıyla meydanlara çıkmaya hazırlanıyordu. Muhalefetin ve ihtidarın eksi 20 derecede düzenlediği mitinglere taş çatlasa 100-120 bin kişi gitmişti. Muhteşem Rusya için (pardon, yani, Muhteşem Yüzyıl için) ise milyonların sokağa çıkacağı, bunlardan en az 500 bininin miting alanına kadar varacağı sanılıyor.