Polis barikatındaki Meral Akşener’i izliyorum. Kararlı, havalı, kendinden emin bir görüntü çiziyor. Sloganlar atılıyor:
Bahçeli istifa, Bahçeli istifa!
Bahçeli muhaliflerini çevreleyen polis barikatları, TOMA’ları izlerken yazının başlığı düşüyor:
Akşener barikatta, Bahçeli Saray’da!
Saray’daki Sultan sonunda Meral Akşener’i de barikatlara çıkardı… MHP’de yaşanacak değişim, Erdoğan’ın kâbusu mu?..
Öyle değil mi? Devlet Bahçeli, arkasını Saray’daki Sultan’a dayayarak kendisine karşı kabardıkça kabaran parti içi muhalefet dalgasını kırmaya çalışıyor. Yazık! Bahçeli kendisini bu hazin duruma düşürmemeliydi. Kendisine meydan okuyanların karşısına çıkıp hodri meydan diyebilmeliydi. Onlarla kurultayda hesaplaşabilmeliydi. Yapamadı Demek ki korktu. Demek ki eli çok zayıf. Anlaşılan o ki, güçlü olan muhalefet. Kurultayda koltuğa veda edeceğinin farkında olduğu için de şimdi Sultan’la birlikte MHP kurultayını engellemeye çalışıyor. Parti bölünecekmiş, parti kan kaybedecekmiş, umurunda değil. Kendi koltuğunu kurtarma derdine düştüğü çok açık. Bunun için de Saray’la işbirliği yapıyor. Meral Akşener’in sesi kulağıma çalınıyor: “MHP’yi Saray’ın arka bahçesi yaptırmayacağız!” Bahçeli’nin Erdoğan’la bu oyunu ilk kez oynanmıyor. Perdenin 7 Haziran sonrası açıldığı söylenebilir. Bahçeli, Erdoğan’ın 1 Kasım oyuncularının başında geliyordu. O dönemde de Saray’ın işini kolaylaştırmış, 1 Kasım’a giden kapıyı aralamıştı. Şimdi de Saray’la kuruyor oyununu. Gerçekten hazin.
Bahçeli, 7 Haziran sonrasında da 1 Kasım’a giden kapıyı aralamıştı. Şimdi de Saray’la kuruyor oyununu
Polis barikatındaki Meral Akşener’i televizyonda izlerken, Bahçeli muhaliflerinin yayınladıkları bildiriye kulak veriyorum.
Bugün, Türk demokrasisi ve hukuk devletinin temelleri sarsılmıştır. 150 yıllık zorlu mücadelelerle elde ettiğimiz tüm hukuk kazanımlarımız iktidarın siyasi ve fiili müdahalesi ile bertaraf edilmiştir. Hukukun üstünlüğü çiğnenmiş, adalet duygusu yaralanmış, toplum vicdanı kanatılmıştır. Hukuk siyasallaşmıştır. Anayasa ve hukuk düzeni askıya alınmıştır. En temel evrensel hukuk ilkeleri paçavra edilmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi’nde yaşanacak bir değişim AKP iktidarının kâbusu haline gelmiştir. AKP’nin delikleri Milliyetçi Hareket Partisi yamasıyla kapatılmak istenmektedir. Kendi tabanında güven kaybına uğramış bir Milliyetçi Hareket Partisi Genel Merkezi iktidara payanda yapılarak Anayasa değişikliği ve Başkanlık sistemi hayata geçirilmek istenmektedir.
Bu satırlara eklenecek fazla bir şey yok. Erdoğan, kendisini tam diktatör yapmak için ihtiyaç duyduğu anayasa değişikliği yolunu açmak için Bahçeli’yle işbirliği yapıyor. Bunun için, MHP’nin içine elini sokmuş durumda. Bunun için, her zamanki gibi hukuku hiçe sayarak MHP kurultayını engellemeye çalışıyor. Bunun için, hukuk ilkelerini bir defa daha delik deşik ediyor. Gayet olağan bir durum. Artık bu memlekette hukuk, Erdoğan’ın iki dudağının arasından çıkan sözle eşitlenmeye başladı. Ne anayasa tanıyor, ne babayasa. Ama hâlâ memnun değil. Yargının bütünüyle kendisine biat etmesi için çalışıyor. Arada bir kendisini dinlemeyen yargı mensuplarının çıkardığı çatlak sesleri de tamamen susturmanın peşinde. Deniyor ki: Yargıtay ve Danıştay’da büyük bir tasfiye için Saray’da bir şeyler pişirilmekte, bir tasfiye kanunu hazırlanmakta… Bu konuda, değerli anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun’nun görüşleri şöyle:
Bahçeli, arkasını Saray’daki Sultan’a dayayarak kendisine karşı kabaran parti içi muhalefet dalgasını kırmaya çalışıyor
Anayasa'nın hukuk devleti, yargı bağımsızlığı ve hâkim teminatına ilişkin hükümlerine açıkça aykırı. Anayasamıza göre hâkimler azlolunamaz. Ve emeklilik yaşı olan 65'i doldurana kadar da emekliye ayrılamazlar. Daha alt kademelerdeki mahkemelerde görev verilse dahi bu da tenzil-i rütbedir, aykırılığı ortadan kaldırmaz. (Özbudun: Yargıtay ve Danıştay'da değişiklik teklifi tam anlamıyla bir tasfiye kanunu!)
Saray’daki Sultan sonunda Meral Akşener’i de barikatlara çıkardı. Bakalım, hâkim ve savcılar da bir gün cübbelerini giyip sokağa inecekler mi?