Geçmiş nerede nasıl başlar?Bilemiyorum.
Heyy sen, HC,kurtulsana şu geçmişten...Sonra da değiş.Ve hayatta yeni bir başlangıç yap.Benim yaşım yok, de ve yola devam et.Yoksa yolculuk bitti mi HC?..
Bilemiyorum.Belki de önümde geçmişimden başka bir şey kalmadı, beklediğim yarınlar hiç gelmedi. Belki de bu memleketteiçim sevinç dolu olarak hiç yaşamadım. Ayrıca, öyle bir yaşa geldim ki, hatırlamak kolay değil, acı veriyor çünkü...İçim sık sık hüzünle doluyor.Eskiden daha seyrek olurdu.Acaba zamanı geriye doğru akıtabilsem, "hüzün"den kurtulabilir miyim?78 yıllık bir ömür beni getirip hüzün durağına bıraktı. Hüsran da olabilir bu durağın adı...Bazen kendimden kaçmak istiyorum ama olmuyor.Yoksa hayat boyu akıntıya karşı mı kürek çektim?Bilemiyorum.Farkındayım, melankoli gölüm gitgide derinleşiyor.
Işıklar ölüyor, yalnızım!
Hitler’den kaçarak sürgünde yaşamayı seçen bir Alman kadın romancı 1930’larda böyle demiş...Benim memleketimde iyi zamanlar bitti, kötü zamanlar başladı. Belki hiç iyi zamanlarda yaşamadık. Belki bugün de hayatın bizden yana olmayan zamanlarından geçiyoruz. İnsanı kör edici bir karanlık içindeyiz sanki...Hayat ne kadar şaşırtıcı, ne kadar çabuk geçiyor.
Hayat bir düştür, diye fısıldadı.Acaba böyle bir cümleyi ne zaman duymuş ya da okumuştu?Ve neden aklına düşmüştü? (Giorgio Bassani, Kuru Otların Kokusu, Yapı Kredi Yayınları)
Gittikçe derinleşen hüzün... Dip yapan melankoli halleri...Hayattan usanmışlık belki de...Yoksa ben de yavaş yavaş ölüyor muyum?Ölmüyorum ama yalnızlaşıyorum.Yalnız doğuyoruz, yalnız ölüyoruz!
Artık yaşlı hatıralarla baş başayım!
Jorge Semprun'un bir sözü...Sözcüklerle böyle oynarken,eski yazdıklarımı göz ucuyla okurken Doğan Akın'dan geldi ölüm haberi...
Sevgili Çıtır'ı, Aydın Abi'yikaybettik!
Bir an donup kalıyorum.Bıçağın sipsivri ucu saplanıyor.Nasıl ifade edebilirim bu acıyı?..Hangi sözcüklerle?.. Yaşlandığım için mi, yoksa acının derinliğinden mio sözcükleri bulamıyorum.Ama içim acıyor.Gitgide derinleşen bir acı yakıyor canımı...Sevgili Aydın kardeşim;Ne yaptın sen böyle?Atlattın beni!Koca bir parçayı kapıp gittin.Onun yerine bu yaştan sonra ben ne koyabilirim ki?.. Şimdi biraz daha tenhalaştı etrafım, yalnızlaştım. Öyledir, yıllar ilerledikçe, yaşlandıkça, ölüm haberleriyle daha beter kimsesizleşir, ıssız adam olmaya başlarsın.Geçmiş uzar, gelecek kısalır! Ama yaşlandıkça hem dostluğun kıymetini daha çok anlarsın, hissedersin,hem hayatın acımasızlığı daha çok acıtır.Sen de bilirsin.Dostluklar kolay kurulmuyor.Yıllar ilerledikçe yeni dostlar edinmekçok daha zorlaşıyor.Zorlaşırken de, mevcutlar nadideleşiyor.Gelecek kısaldıkça, yalnızlaşıyoruz.
Sevgili Aydın Engin'indostluğu benim için çok değerliydi.Mavramız hiç bitmezdi.Birlikte Alman mamulükamyoncu konyağı içmeye bayılırdık,renkli mavralarımızla birlikte...O bana daha çok Frankfurt'ta geçenkomünistlik zamanlarını,taksi şoförlüğü yaptığı yıllarını anlatırdı.Ben de arada lafı ağzından kapabilirsem,benim Bremen'deki "Franz Fanon veşiddet"ten Trabzon'daki solculuk ve "darbeci"liğeuzanan askerlik zamanlarımı anlatmaya çalışırdım.Arada tabii Cumhuriyet'ten,"İlhan Abi"den de söz açılmadan olmazdı.Bazen geçmişin buruk anıları gözlerimizi nemlendirirdi.Sevgili Çıtır, "TKP'li zamanları"ndan söz ederdi.Benim gibi sıkıcı değildi onun sohbeti, ziyadesiyle revnaklıydı.Ben de fırsat bulup araya girebilirsem,1971'in 12 Mart askeri darbesiyleDoğan Avcıoğlu ve cuntacılık dönemimdenrenkli resimler çizmeye çalışırdım.Ondan dinlemeyi sevdiğimkonulardan biri de, yazarlığınıve oyunculuğunu yaptığı, 1970'lerde ortalığıfena halde sallayan Devri Süleyman oyunuydu.Gazetecilik geyiği de, güncel siyaset deeksik olmazdı sohbetlerde...Yarım asrı aşan siyasal mazimizi özeleştirisüzgecinden samimi bir dille geçirmeyi deihmal etmezdik.
Ne zaman tanışmıştık Aydın'la?..Çıtır'ın hafızası benden iyiydi.1978 yılı Haziran ayındaMoskova'da tanıştık demişti.CHP lideri Ecevit Başbakan'dı.Ekonomi 70 cente muhtaç haldeydi.Rahmetli Ecevit bir uçak dolusu bakan,siyasetçi, gazeteci, diplomatla ucuz petrolalmak için "Moskova seferi"ne çıkıyordu.Ben Cumhuriyet'te tıfıl bir muhabirdim.Aydın Engin TKP taraflarındanbir gazeteci olduğu için Moskova'dailgi odağıydı, hatırlıyorumKremlin'de, Kızıl Meydan'da,Lenin Mozolesi'nde hiç yanındanayrılmamıştım.Güzel günlerdi.Kim bilir kaç kez yazdım,Sovyet liderlerinden Kruşçev'inhatıralarında geçen bir sözündenesinlenerek:
İnsan bir yaşa gelince,önünde gelecek değil,daha çok geçmişi kalıyor.
Bizim için de o yaşlar gelmişti.Sevgili Aydın Engin çok hassas bir insandı.Duygulandığını gözleri hemen ele verirdi,çabucak nemlenirdi.Birbirimizi daha çok eşlerimiz sevgili Oya ve Ayşe üzerinden kızdırırdık.Ben ona, "Oya senden daha iyi yazıyor"dedikçe, o da bana "Oya yalakası" derdi.Sevgili Aydın, yaz bir kenara,seni çok kıskandım.Senin ne kadar çok sevenin varmış...Hem bundan, hem de ardından yazılan güzel yazılardan dolayı kıskandım.Ben de şimdi iki satır yazmaya çalışıyorum.Ayşe'yle beni Covid vurduğu içinyazım epeyce gecikti, kusura bakma.Yoksa gazeteci yazısı bu kadar gecikmez.İnşallah beğenirsin yazıyı.Elimden bu kadarı geliyor, n'apayım.
Benim adım Hıdırelimden gelen budur.
Seninle hiç kavga ettiğimizi hatırlamıyorum,yüksek sesle tartıştığımızı da...Farklı düşüncelerimiz elbette vardı amabunları gözümüze hiç sokmadık.Fazla uzun olmayan yıllar içindekökleri derine giden güzel bir dostluk kurduk aramızda.Sevdiğin bir yazı yazmışsam, iltifatı eksik etmezdin.Kül yutmaz bir havan vardı, bakışlarından da kendini belli eden...Arada bir yazılarıma fazla tantana etmeden ara verirdim, senin deyişinle nadasa yatardım.Beni hemen enseler, yazıya zorlardın.Bu arada yazılarımın sertleşmeye başlayınca,muzip sesin derhal yükselirdi arkamdan:
Oğlum ben sanayaz dedim,az demedim!
T24'ün gençlerine takılmayı çok severdi.Yazılarının sonuna not düşerdi:
Marmara Adası'ndakonyak içenAydın Abi'niz...
T24'ün gençleri de ona takılırlardı, Aydın Zengin abimiz diye...Çıtır da, bıyık altından muzip muzip güler, onlara şöyle bir İlhan Abi'yi hatırlatantilki bakışı atardı.Hayallerimiz hiç tükenmedi.Sohbetlerimizden, yazılarımızdanbarış, özgürlük ve adalet, demokrasi ve hukuk, dayanışma ve insan sevgisi hiç eksik olmadı.Evet, beklediğimiz yarınlarkapımızı çalmamış olsa da iyi şeyler yazdık diye düşünüyorum.Her yazdığını okutan bir üslubun vardı.Kıskanırdım.Sohbetin tatlıydı, benimki gibi sıkıcı değildi.Kıskanırdım.Çok iyi bir dostumu kaybettim,yerine artık bir başkasını koyamam. Bu arada affet, cenazene gelemedim,Covid yüzünden...Sevgili Çıtır,Jean-Paul Sartre demiş ki:
Bir insan,onu tanıyan son kişiöldüğünde ölür!
Rahat uyu kardeşim,seni çok özleyeceğim.