Donald Trump 2016 yılı kasım ayında başkan seçildiği zaman New York'tan, "Hem Amerika hem dünya için korkunç bir Başkan" başlıklı bir yorum yazmıştım, şöyle başlıyordu:
Televizyonda penisinin boyunu konuşan... Kadın düşmanı... Irkçı... Hitler’in konuşmalarını yatağının başucu kitabı yapabilen... Siyahlara tembel damgası vuran... Meksikalıları ırz düşmanı ilan eden... Göçmen düşmanı... Müslümanları İslamcı terörist sayan... Entelektüel deyince tüyleri diken diken olan...
Dünya, Trump'la gitgide daha tehlikeli hâle geliyor.
Sınıf nefreti körükleyen... Korumacılıktan yana... Ticaret duvarlarının yükseltilmesini savunan... Amerika’nın dünyadan elini ayağını çekip kendi evine kapanmasını isteyen... Milliyetçilikle oynayan... Demokrasinin dayandığı değerler sisteminin altını oyan... Cahil... Adı Donald Trump olan böyle bir adamı, Amerika kendisine 45. Başkan seçmiş bulunuyor. Akıl alır gibi değil. Trump kâbusu gerçek oldu. Yalnız Amerika için değil, bütün dünya için bir kâbus...
Aradan bir yıl geçti, kâbus gitgide büyüyor. Başkan Trump, zaten fena hâlde tehlikeli olan dünyamızı çok daha tehlikeli hâle getiren adımlarına devam ediyor. Son olarak İran'la nükleer anlaşmanın tümüyle yırtılmasına bir adım kaldı. Başkan Obama zamanında 2015 yılında yapılan nükleer anlaşmanın devamını isteyenler arasında, Trump'ın çevresindeki generaller de yer alıyor. Bu generaller, anlaşma Amerika'nın güvenlik çıkarlarına uygundur, görüşünü savunuyorlar. (Financial Times'ın 14 Ekim 2017 tarihli başyazısı) Financial Times gibi, New York Times ve Guardian gazeteleri de Donald Trump'ın tavrını barış açısından tam bir sorumsuzluk olarak niteledi. Öte yandan İngiltere Başbakanı Theresa May, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da Başkan Trump'ın tutumunu yanlış buldular, İran’la nükleer anlaşmanın devamını istediler.
Anlaşılan o ki: Başkan Trump bir yana, dünya bir yana; görünen o ki: Barış, umurunda bile değil Trump'ın!
Daha ilginci, Donald Trump'ın Cumhuriyetçi Partisi'nden bir senatör, Senato Dışilişkiler Komitesi Başkanı Bob Corker, ABD Başkanı'nın "Üçüncü Dünya Savaşı"nın fitilini yakmaya doğru yol aldığını söyledi. Bunun temelinde iki neden yattığı belirtiliyor: Biri, Trump'ın Kuzey Kore ve İran'a karşı nükleer alandaki tavrı... Diğeri, yine Trump'ın Amerika'nın sahip olduğu 4 bin nükleer başlığın sayısını on katı artırmak isteği... İki tehlikeli nokta daha var: ABD Başkanı Trump'ın İran'a karşı bu kadar sertleşmesinin, Tahran'daki şahinleri güçlendirmesi... Bunun da Orta Doğu'da, başta Irak, Suriye ve Lübnan'da istikrarsızlık ve şiddeti daha beter körüklemesi ihtimali... Anlaşılan o ki: Başkan Trump bir yana, dünya bir yana! Görünen o ki: Barış, umurunda bile değil Trump'ın! Bir yıl önce Beyaz Saray'a adım attığından beri neler yaptığına şöyle bir bakın: Pasifik bölgesi ticaret anlaşmasından Amerika'yı çıkardı. Küresel iklim anlaşmasına boş verdi. UNESCO'dan da çıkarıyor ABD'yi... Şimdi de son derece tehlikeli bir nükleer oyun oynamaya koyuluyor. Bir başka deyişle: Donald Trump, insanlığın başına gerçekten bir bela kesilme yolunda hızla ilerliyor.