Eyy diktatör bozuntusu! Şunu iyi bil. Ya tarafsızlık yeminine uyarsın ya da o yemindeki namus ve şeref sözünü çöp tenekesine atarsın. Ya Cumhurbaşkanlığı görevini anayasadaki tarafsızlık yeminine göre yaparsın, yani ‘namus ve şerefi’ni korursun. Ya da namus ve şeref ne anlama geliyor, oturup düşünürsün. Cumhurbaşkanlığı görevini ‘tarafsızlık’la yapmayacaktın da, o zaman ne diye namusun ve şerefin üzerine yemin ettin?
Eyy diktatör bozuntusu! Şunu iyi bil. Biz bütün darbelere karşıyız. ‘Sivil darbe’ye de karşıyız. Kimse ‘darbe hukuku’nun arkasına saklanmasın. Biz, bedeli ne kadar ağır olursa olsun, bu ülkeye özgürlükçü demokrasiyi, birinci sınıf demokrasiyi getireceğiz. Tutuklasanız da, hapse atsanız da, dokunulmazlıkları kaldırsanız da, bedeli ne kadar ağır olursa olsun, bu ülkeye özgürlük ve demokrasi gelecek.
Biz, bedeli ne kadar ağır olursa olsun, bu ülkeye özgürlükçü demokrasiyi, birinci sınıf demokrasiyi getireceğiz.
Eyy diktatör bozuntusu! Senin talimatınla, senin gibi düşünmeyen akademisyenler, özgür düşüncelerini açıkladıkları için sabahın köründe evlerinden toplanıp hapse atıldılar. Şunu iyi bil. Üniversiteler her türlü düşüncenin özgürce savunulduğu yerlerdir. Düşüncenin içeriğine katılmayabilirsin. Ama onları hapse attıramazsın. Özgürlüklerinden yoksun kılamazsın. Adı üniversite olan yerlerde bu yoktur. Demokrasilerde bu yoktur.
Eyy diktatör bozuntusu! Bir de kalkmış diyorsun ki. Hem devletin ekmeğini yiyorlar, hem de ihanet ediyorlar! Peki ya sen?.. Hem ‘devletin ekmeği’ni yedin, hem de malı götürmedin mi? Dünyanın en zengin liderleri arasına katılmadın mı? Hem devletin ekmeğini yiyip, hem de devleti soymak olur mu?Söyle, olur mu? Şunu iyi bil. Bu kara leke senin alnındadır ve leke hiç temizlenmeyecektir.
Eyy diktatör bozuntusu! Sen bu ülkede ‘12 Eylül darbe hukuku’nu değiştirmek değil, tahkim etmek istiyorsun. Şimdiki hukukun ‘darbeci ruhu’nu korumak istiyorsun. Bunun için de, biliyoruz, bu ülkeye patronlu başkanlık sistemi getirmenin peşindesin. Tepedeki bir kişi emredecek, yargı karar verecek, gazeteci hapse atılacak! Senin istediğin bu. Darbeci ruh işte budur. Yasa değişiyor, adı değişiyor, ama darbeci ruh değişmiyor. Olan budur. Kısa adı DGM olan 12 Eylül’ün Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nden önce subay yargıçları çıkardınız, sonra DGM’leri kaldırdınız, yerine Sulh Ceza Mahkemeleri’ni kurdunuz. Ne değişti? Değişen sadece isimler oldu. 12 Eylül’ün darbeci ruhu yerli yerinde kaldı.
Eyy diktatör bozuntusu! Basın hürdür, sansür edilemez yazıyor anayasada. Peki, basın hür mü bu memlekette? Hür olsa, o iki gazeteci, Can Dündar’la Erdem Gül şimdi hapiste olur muydu? Evet, parlamenter sistem bu ülkede iyi çalışmıyor. Neden? 12 Eylül darbe yasaları yüzünden? Gelin, Siyasi Partiler Yasası’nı değiştirelim. Gelin, yürütmenin yasama üstündeki hakimiyetini kıralım; yasama organı yürütmenin arka bahçesi olmaktan çıksın. Gelin, yüzde 10 barajını kaldıralım. Gelin, demokrasinin yüz karası olan ‘makul şüphe’yi yok edelim. Gelin, düşünce özgürlüğünün tüm zincirlerini kıralım.
Eyy diktatör bozuntusu! Şunu iyi bil. Koca ülke kan gölü haline geldiyse, bunun baş sorumlusu senden başkası değil. Bizim görevimiz, Türkiye’nin üzerine çöken karanlık, baskıcı atmosferi yırtmak ve bu ülkeye özgürlüğü ve birinci sınıf demokrasiyi getirmektir. Bu ‘devrim’i yapacağız!
* * *
Yukarıdaki satırlar benim değil, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun bugün partisinin büyük kurultayında yaptığı konuşmasından. Benim katkım sadece Eyy ve Şunu iyi bil eklerinden ibaret. CHP Genel Başkanı’nın bu sözlerine aynen katılıyorum. İyi pazarlar!