Bu memleketin bir numaralı sorunu, Tayyip Erdoğan’dan başkası değildir. Türkiye, Saray’daki Sultan’la her geçen gün daha kötüye gidecek, istikrarsızlaşacak, gitgide kırılgan hâle gelecektir. Bundan hiç kuşkunuz olmasın. Bu gidişle, bugünleri de arayacağız. Her Allah’ın günü Merkez Bankası Başkanı’na hakaret eden... Ekonomik istikrarın ‘sessiz mimarı’ Ali Babacan’ıyla, Erdem Başçı’sıyla ekonomi yönetimini neredeyse her Allah’ın günü istifanın eşiğine getiren... Hatta onları, dün Saray'daki valiler konuşmasında yaptığı gibi, 'vatanı satmak'la suçlayacak kadar kantarın topuzunu kaçırabilen... Bunları yaparken de hukuk devletini hiçe sayan, kuvvetler ayrılığını çiğneyen, anayasayı paspas yapan bir cumhurbaşkanıyla ekonomik istikrar olabilir mi? Ekonomiye güven duyulabilir mi? İçte ve dışta, “Gelin bu ülkeye yatırım yapalım!” diyenlerin sayısı artabilir mi?
Türkiye, Saray’daki Sultan’la daha kötüye gidecek, bundan hiç kuşkunuz olmasın. Bu gidişle, bugünleri de arayacağız
Bir cumhurbaşkanı düşünün. Gidiyor Meksika’ya. Oradan ABD Başkanı’na, Başkan Yardımcısı’na, Dışişleri Bakanı’na eyy eyy diye başlıyor saydırmaya. Hızını alamıyor. Amerikan Kongresi’nin 80 üyesini de, Türkiye’deki ifade özgürlüğü konusunda olumsuz tavır aldıkları için kiralık ilan edebiliyor. Allah için düşünün bir an. TBMM üyesi 80 milletvekilinin, herhangi bir ülkenin cumhurbaşkanı tarafından kiralık ilan edildiklerini... ABD Kongresi’nin 80 üyesini satılmış ilan edeceksin, ondan sonra da Amerika’yla ilişkilerden hayır bekleyeceksin. Her Allah’ın günü yaptığın konuşmalarla yalnız Amerika’yı değil, Avrupa’yı da şeytanlaştıracaksın, sonra da Batı’yla normal rayında ilişkiler bekleyeceksin. Yatırım bekleyeceksin. Ciddiye alınmayı bekleyeceksin. Olmaz, olmuyor da zaten.
Erdoğan sadece Batı’yı değil, Doğu’yu da şeytanlaştırmış durumda. Ortadoğu’dan Doğu’ya, komşularımızdan itibaren şöyle bir bakın. Türkiye’nin doğru dürüst ilişkisinin olduğu tek ülke kalmamıştır. Erdoğan’ın eseridir bu. Erdoğan, Türkiye’yi Batı’da da, Doğu’da da bugüne kadar olmadığı kadar yalnızlaştırmıştır. Kısacası: Erdoğan sayesinde dışarıda da ipin ucu kaçmış, dış politikanın dayanması gereken hassas dengeler altüst olmuş, dış politika karaya oturmuştur.
Ekonomi yönetimini 'vatanı satmak'la suçlayan bir cumhurbaşkanıyla ekonomik istikrar olabilir mi?
Ama farkındasınız. Saray’daki Sultan oralı bile değil. Öylesine bir iktidar kibiri, öylesine bir güç zehirlenmesi içinde ki, kendi bildiğini okuyor. Abdullah Gül'e de cevap yetiştiriyor: "Türk tipi başkanlık sistemi bal gibi olur." Merkez Bankası Başkanı’na da hakaret ediyor. “Birinci sınıf hukuk devleti olmadan birinci sınıf ekonomi de olmaz” diyen ekonominin ‘sessiz mimarı’nı, Ali Babacan’ı da istifanın eşiğine getiriyor. Demin de belirttiğim gibi, ekonomi yönetimini 'vatanı satmak'la bile suçlayabiliyor. Kendisini yüzde 40’ın altında gösteren kamuoyu araştırma kuruluşuna devlet teftişinin kapısını da açtırabiliyor. Kendisine muhalefet eden gazetenin, Taraf’ın yazı işleri masasına müfettişleri oturtabilecek kadar hoyratlaşabiliyor, baskıcı devlet zihniyetini de sergileyebiliyor. Hiç umurunda değil. Burnunun dikine gidiyor. Gitmeye de devam edecek. “İnadına dekolte, inadına mini etek diye feveran etsinler, biz inancına bağlı nesiller yetiştireceğiz” demeyi, yani dindar nesil inadını sürdürüyor. ‘Erdoğan’a hakaret suçu’nu ifade özgürlüğünün tepesinde Damokles’in Kılıcı gibi sallandırıyor. Ve bu ‘suç’tan mahkeme karşısına çıkan Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, gazeteci milletinin hissiyatını şöyle dile getiriyor: “Erdoğan yıldırma politikası izliyor. Yargılanmak artık gazeteciliğin fıtratı haline geldi. Her şeye rağmen biz yazmaya devam edeceğiz.”
Kendisi gibi düşünmeyenlere 'vatan haini, satılmış' damgası vuran Erdoğan'ın ne AKP'ye, ne ülkeye hayrı dokunabilir
AKP’lilere seslenmek istiyorum. Saray’daki Sultan bu saatten sonra değişmez. Daha kötüye gider. Bunu yazın bir kenara. Düşünmeye çalışın lütfen. Ülkesinin Merkez Bankası Başkanı’na ulu orta hakaret edebilen... Türkiye’de ekonomik istikrarın 12 yıllık mimarını istifanın eşiğine getirebilen... Anayasayı, hukuk devletini, kuvvetler ayrılığını gözler önünde her Allah’ın günü çiğneyen... İfade özgürlüğüyle medya bağımsızlığını hiç takmayan... Yeni İç Güvenlik Paketi’yle demokratik hak ve özgürlükleri tümüyle rafa kaldırmak için ya çıkacak ya çıkacak diye parlamentonun ensesinde boza pişirebilen... Kendisi gibi düşünmeyenlerin alnına, ister Anayasa Mahkemesi Başkanı, ister TÜSİAD Başkanı, ister Merkez Bankası Başkanı olsun, büyük bir rahatlıkla vatan haini, satılmış damgası vurabilen... ABD gibi müttefik bir ülkenin 80 Kongre üyesini kiralık ilan edebilen... Bütün bunları yapabilen bir Tayyip Erdoğan’ın ne AKP’ye, ne ülkeye hayrı dokunabilir. Her şey, her geçen gün daha kötüye gidecek. Tekrar ediyorum. Bu memleketin bir numaralı sorunu Saray’daki Sultan’dır.