Sevgili Enis kardeşim; Demek, sonunda casus da oldun. Demek, sonunda 'devletin sırları'nı da ifşa ettin. Demek, sonunda 'devletin güvenliği'yle de oynadın. Demek, sonunda devletin iç ve dış güvenliğine zarar da verdin. Demek, sonunda 'silahlı terör örgütü'ne de bilerek ve isteyerek yardım ettin ama bu dosya şimdilik ayrı kondu. Sen neymişsin be Enis kardeşim? Yazıklar olsun! Üstelik 25 yıl da hapis yedin. Tutuklandın. Ben de seni çok iyi gazeteci sanırdım. Görevini hakkıyla yapan iyi bir siyasetçi sanırdım. Oysa saman altından su yürütüyormuşun. Casusluk! Devlet sırrını ifşa! Terör örgütüne yardım, yataklık! Bütün bunları nasıl yaptın? Aklım havsalam almıyor.
Sevgili Enis; Yanındayız! Demokrasi ve hukuk mücadelemiz, özgürlük mücadelemiz devam edecek kardeşim
Geçiyorum. Sevgili kardeşim; Bu memleket her geçen gün koskocaman bir tımarhane oluyor. Evet öyle. Akıl alır gibi değil. Mahkemelerinde, seni casus ilan edebilen bir memlekette... Mahkemelerinde, seni devletin iç ve dış güvenliği aleyhine çalışan bir insan olduğunu ilan edebilen bir memlekette... Mahkemelerinde, seni silahlı bir terör örgütüne "bilerek ve isteyerek yardım ve yataklık etmek"le suçlayabilen bir memlekette... Mahkemelerinde, seni bunlardan dolayı 25 yıl hapse atabilen bir memlekette... Evet sevgili Enis kardeşim, bütün bunların yaşanabildiği bir memlekette, demokrasi de kalmamıştır. Hukuk da kalmamıştır. Adalet de kalmamıştır. Özgürlük de kalmamıştır. Senin bu mahkûmiyetin, savunduğumuz bütün bu değerlerin bu memlekette yerle bir edildiğinin yeni bir kanıtıdır. Sevgili Enis; Demir parmaklık arkasına giderken bağırmakta son derece haklısın: "Bu kararı verenler tarih önünde mahkûm olacaklar!" Senin bu çığlığın, hiç kuşkun olmasın, dipsiz kuyularda yitip gitmeyecek. Tersine, bu memlekette demokrasi, hukuk ve özgürlük mücadelesine yeni ve büyük bir soluk kazandıracak. Sevgili kardeşim; Bu satırları şimdi yazarken, mahkûmiyetin ardından mahkeme salonunda söylediklerin T24'e haber olarak düştü, demişsin ki:
Yaşadıklarımız bir çizgi film gibidir. Sanki biz de o oyunun içindeki aktörler gibiyiz. Bir komedinin içindeyiz. Bu cezayı bana verenler şunu bilsinler. Ben bu cezaevine girerim, çıkarım, yatarım, vatanım için yatarım. Vatanımız sağ olsun! Yargı yoluyla hesaplaşmayı sürdüreceğim. Ben bu cezaevinden kısa sürede çıkacağım ama bu kararı verenler tarih önünde mahkûm olacak.
Sevgili Enis kardeşim; CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de demiş ki: "Berberoğlu'nun mahkûmiyet kararı, bu ülkede faşizmin tescilidir!" Doğrudur. Erdoğan iktidarı, "Allah'ın bir lütfu" olarak gördüğü 15 Temmuz sonrası Türkiye'de adım adım demokrasi ve hukukun tüm kalelerini düşürüyor. Türkiye'yi adım adım diktatörlüğe götürüyor. Doğrudur, Enis Berberoğlu kararı, 'faşizmin tescili'dir. Çünkü, dokunulmazlığa sahip bir milletvekili bile, kendini bir anda 25 yıl ağır hapis cezasıyla demir parmaklık arkasında bulabiliyor. Dokunulmazlığa sahip bir milletvekili bile... Bunun altını özellikle çiziyorum. Çünkü burada, bu yolun açılmasında "CHP'nin de günahı" var. Hem de büyük bir günah bu... Selahattin Demirtaş'la HDP'li milletvekillerinin hapsine ve Berberoğlu'nun da hapsine giden bu yolun açılmasında, parlamentoda "Erdoğan'la işbirliği" yapan ya da Erdoğan'a ses etmeyen CHP yönetiminin de rolü var. Sevgili Enis; Yanındayız! Demokrasi ve hukuk mücadelemiz, özgürlük mücadelemiz devam edecek kardeşim.