Artvin’de CHP konvoyuna saldırı! Birden içim daralıyor. Her gün bir olay, her saat kötü bir haber. Ne yazık! Gitgide çıldırmakta olan bir ülkemiz var. Televizyon haberlerini izlemeye başlarken bilgisayarımı açıyorum. Yazdığım ilk cümle: Türkiye fena halde istikrarsızlaştırılmak isteniyor. İkinci cümle: Türkiye’nin istikrarsızlaştırılması için de tüm şartlar mevcut! Üçüncü cümle: Demokrasi için büyük uzlaşma zamanı! Ekranlara ilk görüntüler düşüyor. Sayın Kılıçdaroğlu silahlı korumalar arasında zırhlı bir arabaya bindiriliyor ve hızla güvenlikli bir yere götürülüyor. Bir tweet atıyorum: Sayın Kılıçdaroğlu’na büyük geçmiş olsun! Silah sesleri geliyor. Bir askeri aracın şoförü jandarma er ağır yaralı... (sonra şehit haberi geliyor) Saldırı konusunda İçişleri Bakanı Efkan Âlâ PKK’yı işaret ediyor. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Kılıçdaroğlu’na yönelik suikast girişiminden söz ederken, “PKK olabilir, IŞİD olabilir, bir başka terör örgütü olabilir” dedikten sonra ekliyor: “Önemli olan demokrasiyi savunmaktır.”
Evet öyle. Demokrasiyi savunmak... Demokratik parlamenter sistemi savunmak... Hukukun üstünlüğünü savunmak... Ve demokrasiyi savunma hattını iktidar-muhalefet işbirliğiyle kurmak... Yazın bir kenara: Türkiye’de istikrar yolu ancak böyle açılır. Türkiye’de siyaset kurumu kutuplaşma değil, cepheleşme değil, tam tersine, demokratik diyalog ve uzlaşma yollarında yürürse, istikrar kapımızı çalar, barış kapımızı çalar. İktidar tarafı buna ne kadar hazır?.. Bilemiyorum.
15 Temmuz sonrası Türkiye’de devlet büyük bir çöküntü içinde, tel tel dökülüyor
Kılıçdaroğlu’nu hedef alan suikast girişimi gerçekten korkunç. Özellikle 15 Temmuz sonrasında Türkiye’yi suikastlar ve siyasal cinayetler beklediği bir süredir yazılıp çiziliyor. Bunun gibi, son olarak Gaziantep’te yaşanan IŞİD imzalı terör eylemlerinin de devam edeceğine, Cerablus sonrasında bunların başka büyük şehirlerimize de taşınacağına dair karanlık öngörüler yapılmakta... Ne yazık ki hepsi olabilir. Bu hazin gerçeği belirtmek felaket tellallığı değil, hakikate vurgu yapmaktır.
15 Temmuz sonrası Türkiye’de devlet büyük bir çöküntü içinde, tel tel dökülüyor. Yargıya bakın. Orduya bakın. Polise bakın. İstihbarat örgütlerine bakın. Hepsinde yaşanmakta olan tasfiyeler ve cadı avları devletin çivisini çıkardı. Ayrıca, devlette kimsenin kimseye güveni kalmamış durumda...
Devletin yeniden ayakları üstüne oturması, devletin ‘hukuk’la tanışması, öyle anlaşılıyor ki, epeyce zaman alacak. Ve bu zaman zarfında iktidarla muhalefet ‘demokratik hukuk devleti’nde buluşamazsa, büyük uzlaşmalar kurmayı beceremezse, Türkiye kendisini bir cehennem çukurunda bulabilir. Buna bir başka isim de verebilirsiniz: İç savaş! Allah göstermesin ama bu ihtimal de var. Sayın Kılıçdaroğlu’na ve CHP’ye tekrar büyük geçmiş olsun diyerek yazımı noktalarken, Kılıçdaroğlu’nun inadına barış ve demokrasi diyen sözleri geliyor kulağıma...