AKP'nin seçmen tabanı küçülüyor.AKP oyları şubat ayında yüzde 30'un altına indi. AKP oyları neden mi düşüyor?İki nokta ön planda:
Bu iki nedenle AKP'nin seçmen tabanı çözülüyor.Soru:AKP'den kaçan oylar muhalefete mi gidiyor?Hayır gitmiyor.Büyümekte olan muhalefet değil, KARARSIZLAR PARTİSİ!Yüzde 40 civarındaki kararsız seçmen bugün Türkiye'de en büyük partiyi oluşturuyor.Meselenin özüne gelince...Ne yapmalı ki AKP'deki çözülme muhalefette toplansın?Nasıl bir "muhalefet tarzı"yla iktidar koltuğu Erdoğan'ın altından tümüyle çekilebilir? Bu konuda kafa karışıklığı var.Kimileri fazla zahmet etmeyin, diyor:
Erdoğan zaten kendi kendine gidiyor.Elleşmeyin gitsin!
Kimi sert muhalefetten yana:
Sokaklara, meydanlara dökülelim!
Kılıçdaroğlu daha ihtiyatlı:
2017 yılının ADALET yürüyüşünü bugünün koşullarında yanlış buluyorum. CHP’nin de, diğer muhalefet partilerinin de çok dikkatli olmaları lazım. Gerginlik yaratacak, provokasyonlara açık eylemlerden uzak durmalıyız. Çünkü Erdoğan’ın istediği bu. Muhalefeti provokasyonlara açık şekilde sokağa dökmek ve bu gerginlik üzerinden politika yapmak. Bu tuzağa düşmemeliyiz, Erdoğan’ın oyununu bozmalıyız.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Kılıçdaroğlu'dan biraz daha farklı yaklaşıyor, demek istiyor ki:
Baskıya karşı yürüyelim, Meclis’te darbeye karşı yürüyelim ama dikkatli olalım, Erdoğan'ın oyununa da provokasyonuna da gelmeyelim.
Siyaset zor zenaattır.Bazı koşullarda kuyumcu titizliği ister.Bazen öyle bir adım atarsın ki, tamamen ters teper, istediğinin tam tersi bir sonuçlakarşı karşıya kalırsın.Bir bakarsın, haksız hukuksuz olan yine üste çıkmış...Hatırlayın 2015 yılı seçimlerini.7 Haziran'da Erdoğan kaybetmişti.1 Kasım'da tekrar kazanmıştı.Beş ay içinde, kaybettiği bütün oyları geri almıştı.Nasıl mı?Ülkeyi gererek, yangın yerine çevirerek...Erdoğan'ın bugün de benzer oyunlar içinde olduğu rahatça söylenebilir.Türkiye'yi düşman cephelere bölüp kutuplaştıracak, muhalefeti çok daha fazla düşmanlaştıracak tuzakların ilmeklerini atıyor olabilir. Denebilir ki:Bunun için HDP'yi şeytanlaştırıyor.CHP ile HDP'nin, CHP ile İyi Parti'nin aralarını bozmaya çalışıyor.DEVA ile Gelecek partilerini seçim sandığında etkisiz kılacak Ali Cengiz oyunları kuruyor.Uzun lafın kısası:Belki de Erdoğan Türkiye yine yangın yerine döndükçe, tıpkı beş yıl önce 7 Haziran-1 Kasım örneğindeki gibi AKP'den kaçan oyların tekrar kendisine geri döneceğini hesaplıyor.Bu bakış açısında gerçek payı epeyce...Bu durumda o klasik soru:Ne yapmalı?Türkiye'de keyfi yönetim var.Türkiye'de kötü yönetim var.Erdoğan'ın bu yönetim anlayışı yüzünden:Türkiye hızla yoksullaşıyor.İşsizlik git gide büyüyor.Eşitsizlik dal budak sarıyor.Adaletsizlik derinleşiyor.Muhalefet öyle bir muhalefet tarzı yakalamak zorunda ki, Erdoğan'ın tuzağına düşmeden ülkedeki yoksulluğu, işsizliği, eşitsizliği, adaletsizliği kitlelerin gözüne sokabilsin.Öyle bir muhalefet tarzı ki, bütün bu yakıcı sorunları kitlelerin gözüne "çözüm yolları"yla birlikte sokabilsin.Öyle bir muhalefet tarzı ki, hem sokağa çıkmak, hem "Erdoğan'un tuzağı"na düşmekten kaçınmak, hem de keyfi ve kötü yönetimi, evet, "çözüm yolları"yla birlikte kitlelere anlatabilmek...Böylesine aktif, etkin "muhalefet tarzı"dır ki, AKP'deki çözülmeyi muhalefet partilerine çekebilir, "kararsız oylar"a yeni bir çatı bulabilir, Erdoğan'ın işini de seçim sandığında bitirebilir ya da günlük deyişle defterini dürebilir.Siyaset bunun için var.Bu bir "ince" çizgidir.Dikkat etmezsen, o "ince" çizgiyi aşar, keleğe gelirsin.Dikkatli olursan, rakibini tuş edersin.