Hiç şüphe yok ki, Osmanlı’nın son dönem sultanlarından üzerinde en fazla tartışılanı, ll.Abdülhamid Han. Kimilerine göre, Avrupalı yaşam tarzını benimsemiş, Anadolu’da ve İslam Dünyası’nda sevilen, dirayetli bir ulu hakan; kimileri için de, ülkeyi 33 yıl istibdatla yönetmiş ,en ufak bir muhalefete izin vermemiş, zamanında Osmanlı’nın en fazla toprak kaybettiği bir kızıl sultan... Hangisinin doğru olduğu konusunda, tarihçiler arasında bile fikir birliği yok.
ll.Abdülhamid yaklaşık son bir aydır kamuoyunda yine tartışılmaya başlanıldı. Önce İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in bir konuşmasında atıfta bulunduğu benzetme, sonra da Zülfü Livaneli’nin “Kaplanın Sırtında” kitabı, bu siteye de yansıyan Abdülhamid tartışmalarını yeniden ateşleyen nedenler oldu.
Türk-Yunan ilişkilerinde sorunlar yumağı bir türlü tükenmek bilmiyor. Her ay 'Bitmeyen Senfoni'nin bir başka perdesi sahne alıyor .Geçtiğimiz ay başında adalar meselesini konuşuyorduk. Ay sonunda birden bire, Batı Trakya gerginliğini yaşadık. Şimdi de Abdülhamid Han, Türk-Yunan ilişkilerinin yeni gündemi oldu. Alanında en gelişmiş ilk beşe girdiği ifade edilen, Türkiye’nin geçen yıl Güney Kore’den satın aldığı Abdülhamid Han gemisi, 9 Ağustos’da, sondaj çalışmalarına başlamak üzere, Taşucu’ndan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katıldığı bir törenle Akdeniz’e açıldı .
Abdülhamid Han, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın sahibi ve işletmecisi olduğu yedinci nesil bir derin su sondaj gemisi. 238 metre uzunlukta, 42 metre genişlikte ve 62 bin groston ağırlığında.12 bin metre derinliğe inebilme yeteneğine sahip. Fatih, Kanuni ve Yavuz’un ardından Türkiye’nin dördüncü sondaj gemisi olma özelliğini taşıyor. Bu gidişle yakında tüm Osmanlı Hanedanı’nı denizlerde görürsek şaşırmayalım.
Aslında Abdülhamid'in Yunanistan ile tanışıklığı yeni de değil. Tahttan indirildikten sonra yaşadığı sürgün hayatının ilk üç yılını, 1909-1912 yılları arasında, Selanik’teki Alatini Köşkü'nde geçirdi. Halen Makedonya Eyalet Valiliği olarak kullanılan köşk, ismini sahibi Yahudi kökenli Osmanlı vatandaşı Georgio Alatini’den alıyor.
Yunanistan, son iki haftadır Abdülhamid Han ile yatıyor, Abdülhamid Han ile kalkıyor. Abdülhamid Han’ın daha görev yeri belli olmadan Yunanistan’ı bir telaş sardı. Hatta fanatik Yunan medyasından, Abdülhamid Han’ın Yunanistan’ın iddia ettiği deniz yetki alanlarına girmesinin, savaş nedeni sayılmasının (casus belli) ilan edilmesini veya gemiye kontrollü bir saldırı düzenlenmesini önerenler bile oldu.
Abdülhamid Han gemisinin görev yeri, şeytan azapta gerek misali son ana kadar gizli tutuldu. Hatta bu tür faaliyetler için 48 saat önce yayınlanan denizcilere uyarı duyurusu (NAVTEX) geminin hareketiyle eş zamanlı dağıtıldı. Yunan tarafı, Abdülhamid Han’ın izleyeceği güzergah için çeşitli senaryolar üretti. Kah Girit Adası civarına, kah Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Fransızlara ve İtalyanlara ruhsat verdiği sorunlu 6.parsele, kah KKTC açıklarına gönderdi. Sonuçta Yunanlıların korktukları başına gelmedi. Abdülhamid Han’ın görev yeri Antalya’nın 55 km açıklarındaki Yörükler-1 kuyusu olarak açıklandı. Bu kuyu, Türkiye’nin kıta sahanlığı üzerinde. İhtilaflı bölgelerin çok uzağında. Kimsenin bir söz söyleyecek hali yok. Abdülhamid’in bu görevi, 7 Ekim'de sona eriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan törende yaptığı konuşmada, Yörükler-1 kuyusunun Akdeniz’de öngörülen çalışma planının ilk aşaması olacağını belirtti. Yunanistan, şimdi de Abdülhamid’in bundan sonra nereye hareket edeceğinin derdine düştü. 10 Ağustos tarihli Kathimerini gazetesinin “iki aylık moratoryum”; Ta Nea gazetesinin de ”Kontrollü ilk adım” manşetleriyle çıkması, Yunan endişelerinin hala devam ettiğini gösteriyor. Abdülhamid Han’a eşlik eden üç refakat gemisine Kanlı Noel olarak bilinen, 24 Aralık 1963 gecesi EOKA terör Örgütü çeteleri tarafından şehit edilen Tabip Binbaşı Nihat İlhan’ın çocukları Murat İlhan, Kutsi İlhan ve Hakan İlhan’ın isimlerinin verilmesi, Abdülhamid Han’ın, bundan sonra istikametini KKTC sularına çevirebileceğini akla getiriyor.
Abdülhamid Han’ın görev yerini beğenmeyenler de var. Bu çevreler Türkiye’ye yakın bir yerde sondaja başlanılmış olmasının Sevilla haritasının kabulu anlamına geldiğini iddia ediyorlar.
Bu bölgede daha önce yapılan sismik araştırmalarda elde edilen verileri bilmeden Yörükler-1 kuyusunun ne ölçüde teknik veya siyasi mülahazalarla seçilmiş olduğunu kestirmek zor.
Öte yandan İki yıllık pandemiyi takiben, bu sene gerek Türkiye’de, gerek Yunanistan’da turizm patlamış durumda.1 Ağustos tarihi itibariyle Antalya’ya gelen turist sayısı bir önceki yıla göre yüzde 97 artışla 7 milyona yaklaşmış. Herhalde turistlerin en son tercihi savaş gemileri arasında yüzmek olmalı.
Uzun bir aradan sonra Türkiye’nin CDS’leri (ekonomik risk primi) düşme eğilimine girerek, 900’lerden, 600’lere indi. ABD’de F-16’lar ve F-35’lar için Yunanistan ile diplomatik bir savaş veriliyor. Kongre'nin gözü kulağı Türkiye’nin üzerinde. Suriye’de yeni bir harekatın eşiğindeyiz. Böyle bir tablo karşısında yeni bir sorun yaratılmasından kaçınmak istenilmişse, buna da şaşırmamalı.
Yoksa, ”akil ve müşfik dış politika”nın ayak seslerini mi duymaya başladık?