Yurt dışında bir Bulgar’la karşılaşırsanız, Türk olduğunuzu öğrendiğinde, size ilk söyleyeceği söz” komşu” olacaktır. Herhalde Türkçedeki” komşu” sözcüğünün Bulgarcadaki karşılığının “komşiya” olmasından kaynaklanıyor olmalı. Türkiye’nin kara sınırı bulunan sekiz komşusu var. Güney komşularımızla sınırlarımızın uzunluğu çok daha uzun olsa da, komşu denildiğinde aklımıza ilk çağrışım yapan Bulgaristan oluyor.
Bugün 850 bin civarında evlad-ı fatihan’ın yaşadığı Bulgaristan, 14. yüzyılda Türklerin Rumeli’ye çıkmasıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği altına girmiş. Osmanlı 93 harbinden mağlup çıktığında, 1878 yılında önce içişlerinde egemen bir prenslik,1908 yılında da tam bağımsız bir devlet haline gelmiş. Tüm hoşgörüsüne rağmen, Osmanlı yaklaşık 500 yıl hükmettiği bu coğrafyada da maalesef iyi duygularla anılmıyor. Aradan bir asrı aşkın bir süre geçmiş olmasına karşın, bugün hâlâ Bulgaristan’ın milli günü, Dünya’nın birçok yerinde “Osmanlı boyunduruğundan kurtulma” günü olarak kutlanılıyor. Yurt dışında büyükelçi olduğum yıllarda, davetiyelerinde bu ibareyi taşıyan Bulgaristan’ın milli gün resepsiyonlarına katılmamıştım.
Komşuda, 14 Kasımda cumhurbaşkanlığı seçimleriyle birlikte genel seçimler yapıldı. 4 Nisan ve 11 Temmuzda yapılan önceki genel seçimlerde siyasi partilerden hiç biri, Parlamentoda çoğunluğu sağlayamadığı için, geçtiğimiz Pazar günü, son altı ay içerisinde üçüncü kez sandığa gidildi. Bu seçimlerde de tek başına hükûmet kurabilecek bir siyasi parti çıkmadı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise adaylar, oyların % 50+1’ni alamadığı için, en fazla oyu alan iki adayla hafta sonu ikinci tura gidilecek. Seçmenler neredeyse her üç ayda bir sandığa gitmekten bıkmış olmalı ki, katılım oranı hayli düşük kaldı.
Bulgaristan’da, üyelerinin çoğunluğunu soydaşlarımızın oluşturduğu, "Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH)” yurt dışı Türklerin örgütlenmesi açısından tam bir başarı öyküsü. 1984 yılında Jivkov rejiminin başlattığı acımasız asimilasyon politikasını takiben, Ahmet Doğan tarafından 1990 yılında kurulan HÖH, aynı yıl katıldığı ilk seçimlerde o zamanki tarihte 400 üyeli Bulgar Parlamentosu'na 23 milletvekili sokmayı başarmış bir parti. HÖH, komünizmin çökmesinden sonra gerçekleştirilen ilk seçimler sonucunda, 2005 yılında kurulan hükûmete biri başbakan yardımcısı olmak üzere, 3 bakanlıkla ortak oldu.1990 yılından bu yana da, ortalama %10 oy alarak hep ilk dört parti arasında yer aldı.
Gelin görün ki, son dönemde başka ülkelerin içişlerine karışma politikamızdan HÖH de fazlasıyla nasibini aldı. Herhalde Ahmet Doğan’ın yaşam tarzı birilerini rahatsız etmiş olmalı. 2012 yılında HÖH ile Türkiye arasında ipler tamamen koptu. HÖH’ten ayrılarak “Hürriyet ve Şeref Halk Partisi”ni kuran Kasım Dal’a güçlü bir destek verildi. Yıllarını bu davaya adamış olan Ahmet Doğan Rus ajanı olmakla bile suçlandı. Neyse ki soydaşlar, bu oyuna gelmedi. Türkiye’nin açıktan desteğine rağmen Kasım Dal’ın partisi 2013 yılındaki seçimlerde oyların %1.7’sini alarak %4’lük barajın altında kaldı. Ancak tek bir soydaş oyunun önem taşıdığı seçimlerde HÖH’ün oyları, %13’ten %11’e düştü.
Kasım Dal’ın uğradığı hezimetten yeterli dersleri çıkarmadığı anlaşılan Türkiye, HÖH içerisindeki çekişmelerde taraf tutmaya bir süre daha devam etti. Bu kere Ocak 2013’de HÖH genel başkanlığını üstlenen Lütfü Mestan ile onursal başkan Ahmet Doğan arasındaki mücadelede Lütfü Mestan’ı destekledi. Bu destek yine ters tepti. HÖH’ten ihraç edilen Lütfü Mestan, 2016 yılında “Sorumluluk, Özgürlük ve Hoşgörü için Demokratlar Partisi”ni (DOST) kurdu. İster vatandaş, ister soydaş olsun Türk seçmenler, son tahlilde oy kullanırken sağduyuyla hareket etmesini biliyor.14 Kasımda yapılan son seçimlerde, HÖH milletvekili sayısını 29’dan 36’ya çıkarırken, Kasım Dal’ın ve Lütfü Mestan’ın Partilerinin esamesi okunmadı. Türkiye elini çekince işler yoluna girmiş oldu.
Geçen pazarki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin soydaşlar açısından önemli bir özelliği de, ilk kez bir Türkün aday olmasıydı. HÖH’ün halihazırdaki Genel Başkanı Mustafa Karadayı, Ahmet Doğan’ın yakın çalışma arkadaşlarından, 2013 yılındaki suikast girişiminde de ilk yardımına koşanlardan deneyimli bir politikacı. Bu hafta sonu yapılacak ikinci tura iştirak edemeyecek olsa da, Karadayı’nın adaylığı Bulgaristan’daki Türklerin dayanışmasını göstermesi açısından önemli bir adımdır.
Komşuda, 14 Kasım seçim sonuçlarıyla ortaya çıkan tabloyla, acaba bu kere bir hükûmet kurulabilecek mi? Herkesin merak ettiği bu sorunun cevabı henüz belli değil. Muhtelif koalisyon senaryoları konuşuluyor. Son seçimlerden güçlenerek çıkan HÖH, hükûmet pazarlıklarında önemli bir rol oynayabilir. Bununla birlikte, Bulgar halkı yeni yılda tekrar sandık başına gitmek zorunda kalırsa, buna da şaşırmamalı.
“Bir olmak, diri olmak”, sadece Türkiye’de yaşayan Türkler için değil, yurt dışındaki gönül coğrafyamızda yaşayan soydaşlarımız için de ziyadesiyle önemli.