11 Nisan günü Çad'da seçmenler sandık başına gittiler. Seçimlerin yaklaştığı dönemde Çad'a ilişkin haberlere daha fazla göz attım. 'Acaba bu defaki seçimler daha adil ve daha serbest koşullar içinde düzenlenir mi' diye aklımdan geçti. Heyhat, 30 yıldır ülkeyi demir yumruğuyla idare eden asker bedenli ve ruhlu devlet başkanı Idriss Déby Itno muhalefete bu defa da göz açtırmadı. Çad'da zamanı gelince seçimler tertipleniyor, halk sandıklarda oylarını kullanıyor. Ancak sadece seçim haberlerine bakarak karar verirsek yanılırız. Özetle, 11 Nisan seçimlerinin serbest ve adil seçimler şeklinde nitelendirilemeyeceğinin altını çizelim. Bölge ülkelerinden Sudan, Nijer, Mali ve Nijerya ile, seçimlerin demokratik koşullar altında yapılması açısından karşılaştırıldığında, Çad'ın arkalarda kaldığını ve sınıfı geçemeyeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
16 milyon nüfuslu Çad, Afrika'nın bahtsız ve başarısız ülkelerinin başlarında geliyor. Çatışmalar ve darbeler ülkesi olarak nam salmış. Yolsuzluklar itibarıyla da en önlerde. Ülkenin etnik yapısına, mevcut dinlere, konuşulan lisanlara ve geçim kaynaklarına baktığınız zaman, Çad halkını aynı bayrak ve ortak değerler altında bir araya getirmenin ne kadar müşkül olduğunu görürsünüz. Halkın yarısı müslüman, üçte biri hristiyan, kalanı animist Afrika dinlerinden. Yüzün üzerinde etnik topluluk yaşıyor, yine yüzün üzerinde dil konuşuluyor, en az 50 bin kişinin konuştuğu dil dikkate alınırsa 20 farklı lisan mevcut. Bu yerel zenginlik karşısında, önce Fransızca ardından da Arapça resmi dil olarak kabul edilmiş.
Libya'nın güneyinde, yüzölçümü itibarıyla kıtanın 5. büyük ülkesi olan Çad'ın üçte ikisi çöl ve kurak alanlardan oluşuyor. Buralarda (kuzeyi ve ortası) nüfus çok seyrek. Sularında 4 ülkenin sınırları bulunan Çad Gölü'nden yatay bir çizgi çekerseniz, enlemin güneyinde kalan bölgeler tarım ve hayvancılığa müsait yeşil alanlar. Ülkenin kuzeyinde daha ziyade Arap kökenli müslümanlar, güneyinde ise hristiyan ve animist Afrika kökenliler yaşıyor. Tabiatıyla, sömürgeci ülke Fransa'nın, 1960'ların başında yönetimden ayrılması ve bağımsızlığın kazanılmasından itibaren, kuzey ve güney rekabeti, müslümanlar ve hristiyanlar arasında iktidar mücadelesi biçiminde hep devam etmiş.
Çad ile sömürgeci ülke Fransa arasındaki bağlar, özellikle askeri işbirliği alanında hala çok kuvvetli. Çad'ın en öne çıkan tarafı güçlü ordusu. Çad silahlı kuvvetleri, bölgede cihatçı gruplarla mücadelede en başarılı ordu kabul ediliyor. Bölge ülkelerinin El-Kaide ve Daeş'in Afrika'daki uzantıları ile ortak mücadelesinde (G5 Sahel ve Minusma) Çad silahlı kuvvetlerinin katkısı büyük. Fransa, böylesi zor ve önemli bir görevi üstlenen Çad yönetimi ile çok yakın ilişkilerini sürdürmeyi tercih ediyor ve Encemine yönetiminin demokrasi ve insan hakları karnesini, doğal olarak, arka plana itiyor veya görmemeyi yeğliyor. ABD yönetiminin Çad'a bakış açısı, Paris'in optiğinden farklı değil. Fransa ile yakın askeri işbirliği, devlet başkanı Idriss Déby Itno'nun (merhum) da çok işine gelmiş, bu destek sayesinde askeri darbeleri savuşturmuş, silahlı muhalif güçleri durdurmuş, mağlup etmiş, velhasıl, iktidarını da 30 yıldır korumuş. Bakalım bayrağı devralan 4 yıldızlı general oğlu Mahamat Idriss Déby aynı mahareti sergileyebilecek mi?
Yukarıda özetlenen Paris-Encemine işbirliği, cengaver başkanın, 30 yıl süren iktidarının ardından, 18 Nisan günü cephede hayatını kaybetmesiyle tehlikeye girdi. Fransız makamları için, yeni yönetimin önemi ve anlamı, ülke anayasasına uygun ve demokrasiye bağlı bir idare olmasından ziyade, istikrarın muhafazası, yönetim boşluğuna meydan verilmemesi ve cihatçı terör gruplar ile mücadelenin aksamadan devam etmesi bakımından öne çıkıyor.
Idriss Déby rejimine karşı silahlı mücadeleyi sürdüren birçok muhalif grup mevcut. 11 Nisan saldırısını gerçekleştirenler, Mahamat Mahdi Ali liderliğindeki FACT adlı örgüt ( Front Pour l'Alternance et la Concorde auTchad - Çad için Değişim ve Uyum Cephesi). FACT, Mahamat Nuri liderliğindeki UFDD' den kopmuş, Libya'nın içine düştüğü kaostan yararlanmak suretiyle bu ülkede konuşlanmış ve palazlanmış, ellerinde gelişmiş Rus silahları olduğu söyleniyor. FACT milisleri, halkın sandık başına yöneldiği 11 Nisan gününü tercihle, Libya'nın güneyinden hareket ederek, Nijer üzerinden, Çad'ın Kanem bölgesinden içeri sızarak başkent Encemine'nin 300 km kuzeyinde bulunan Mao adlı şehirin yakınlarına kadar ilerliyorlar. Burada İdris Deby'nin oğlu Mahamat Idriss Déby komutasındaki Çad ordusu tarafından durduruluyorlar. Çatışmalar neticesinde geri çekilmek zorunda kalıyorlar. Bazıları Nijer'e, bazıları kuzeye Tibesti dağlarına doğru kaçıyorlar. Devlet başkanı Idriss Déby Itno, 17 Nisan günü cepheyi denetlemeye gidiyor, 18 Nisan da çatışma sırasında yaralanıyor, helikopterle başkente geri taşınıyor, ancak kurtarılamıyor. 19 Nisan da, Yüksek Seçim Kurulu tarafından oyların yüzde 80'ini almak suretiyle ilk turda seçimleri kazandığı ilan ediliyor, ertesi gün ordu sözcüsü tarafından vefatı halka duyuruluyor.
Çad'ın kuzey ve batı komşuları Libya ve Sudan ile gergin ve çetrefil ilişkileri, bu ülkenin istikrarını, yıllar boyunca, yakından ve olumsuz etkilemiştir. Ölümünden önceki dönemde, Libya diktatörü Kaddafi Çad'ın toprak bütünlüğüne saygı göstermemiş, savaş açmış, Aozou şeridini ilhak etmeye kalkmış, seçtiği muhalif gruplara silah ve lojistik destek sağlayarak Idriss Déby rejimini devirmek üzere her gayreti göstermiştir. Darfur krizi yıllarında (2003-2010), Ömer El-Beşir, Çad'lı muhalif gruplara göğüs ve kanat gererken, Encemine yönetimi, Hartum'a başkaldıran Darfur'lu ayrılıkçı grupları desteklemekten geri kalmamıştır. Ömer El-Beşir'in devrilmesi ve Darfur'da barış görüşmelerinin öncelik kazanması nedeniyle, Çad rejimine batıdan gelen tehdit sona ermiş durumdadır. Buna mukabil, Kaddafi rejiminin 2011 yılında, Fransa-İtalya önderliğinde yıkılmasının ardından, Libya'da ortaya çıkan otorite boşluğu ve başlayan iç savaş, Çad dahil tüm Sahel ülkelerini son derece olumsuz etkilemiş, bu ülkeleri, cihatçı terör gruplarının yaşam alanı ve hedefi haline dönüştürmüştür. Libya'ya barış, istikrar ve demokrasi gelmeden, Çad ve Sahel ülkelerinin istikrar ve refaha kavuşmaları mümkün olamayacaktır dersek durumu özetlemiş oluruz.
"Normal ülkelerde", devlet başkanının ani ölümü halinde, yönetimi kimin devralacağı, yeni seçimlerin ne zaman yapılacağı gibi hususlar sorun teşkil etmez ve anayasada kayıtlı olduğu çerçevede çözüme kavuşturulur. Çad anayasası, böyle hallerde, Meclis başkanının vekaleten görevi devralmasını amirdir. Ne varki, Çad ne normal ne de makul bir ülkedir. Son 40 yıldır askerler tarafından yönetilen Çad'da bu defa da gelenek bozulmamıştır. Idriss Déby Itno'nun, ordunun ve devlet güvenlik kurumunun başındaki oğlu Mahamat Idriss Déby'nin liderliğindeki 15 kişilik Askeri Geçiş Konseyi yönetime el koymuş, parlamento ve hükümetin lağvedildiğini duyurmuştur. "Savaş halinde bulunan ülkede, terörizme ve şer güçlere karşı mücadele edilmesi ve devletin devam etmesinin sağlanmasını teminen" Konseyin, 18 ay süreyle görevde kalacağı, ardından seçimlerin düzenleneceği vurgulanmıştır. Ülke içi muhalefet gelişmeleri darbe şeklinde nitelendirerek sivil toplumun devreye girmesi yönünde çağrı yapmış, ülke dışındaki silahlı muhalefet ise Idriss Déby rejiminin yıkılması için mücadelenin süreceğini duyurmuştur.
Sahel-Sahra kuşağındaki tüm ülkelerin temel endişesi, bölgede her geçen yıl güçlenen cihatçı terör gruplarından kaynaklanan güvenlik tehdididir. Bu endişe Fransa tarafından da paylaşılmaktadır. Cihatçı gruplara karşı 2013 yılından bu yana sürdürülen mücadele de, Çad ordusu, Fransız askeri gücü Barkhane'nın yanında, en temel dayanaktır. Çad silahlı kuvvetleri söz konusu mücadele çerçevesinde ülke dışında da (Mali ve Nijer'de) konuşlandırılmıştır. Encemine'deki yeni askeri yönetimin yukarıdaki mücadele bünyesindeki taahhütlerine uyarak görevini sürdürmesi bölge ülkeleri ve Fransa bakımından hayati önem arz etmektedir. İşte bu hassasiyetlerden ötürü, bölge devletleri, bölgesel örgütler ve Fransa, askeri yönetimin iş başına geçmesi karşısında sessizliklerini korumayı tercih etmişler, görev devrini zımnen onaylamışlardır. 38 yaşındaki Mahamat Idriss Déby'nin manevra alanının son derece kısıtlı olduğu görülmektedir: "Sahel-Sahra jandarması" görevinde aksarsa, bir komşu ülkenin desteklediği 2-3 bin silahlı milisin, kısa süre içinde Encemine önlerine ulaşacağının bilincindedir.