Dünyanın yeni kahramanları hem gerçek hayatta hem de beyaz perdede artık gençler. Greta Thunberg ve Greta jenerasyonu denen tüm iklim değişikliği aktivisti ergenler gerçek dünyayı kurtarmak için tek umudumuz. Süper kahramanlar dünyası da hiç farklı değil. Avengers: Endgame filminde kahramanlarımız bayrakları yeni nesile devrederken Iron Man yani Tony Stark’ın ölümü izleyicileri gözyaşlarına boğmuştu. Zaten Stan Lee’nin ölümünü henüz tam kabullenememiştik…
Örümcek-Adam: Evden Uzakta tam da bu noktadan başlıyor. Tony Stark’ın cenazesinden. Ve süper kahramanlar aleminin yeni dünyasına alıyor bizi. Bu yeni dünyanın kahramanları gerçekten “dünya kahramanı”. Sadece Amerika’yı ve vatansever Amerikalıları kurtarmıyorlar. Peter Parker yani Örümcek-Adam (Örümcek-Delikanlı demek daha doğru aslında) da Avrupa’yı şehir şehir gezerek alabildiğine Amerikalı turist bakış açısıyla kah Prag’da kah Berlin’de atıyor ağlarını. Hem de bizi hiç hayal kırıklığına uğratmadan. Kabul, filmin başları biraz ağır ilerliyor ve fazlaca liseli ruhu ile dolu. Hatta bazı sahneler bu filme yakışmayacak kadar çiğ. Ama sonra Jake Gyllenhaal tüm karizması ve yakışıklılığı ile olaya el koyuyor. Peter Parker’ı canlandıran Tom Holland da rolüne iyice ısınıyor ve aksiyon başlıyor.
Aksiyon ve komedi
Tom Holland, kolayca büründüğü süper kahraman rolüne geri dönerken, havalı kostümüne rağmen sıradan bir ergen olma konusunda kararlıdır.
Heyecanla beklenen bu filmde, Sony Pictures ve Marvel Örümcek - Adamı olduğu karakter haline getiren her şeyi sağlamlaştırma ve Marvel Sinema Evreni’ndeki (Marvel Cinematic Universe-MCU) bu buluşmaya taptaze bir ev sahipliği yapma konusunda hemfikirdi. Yine Jon Watts tarafından yönetilen Örümcek-Adam: Evden Uzakta, eşit derecede aksiyon dolu, epik ve komik.
“Peter Parker’ı daha olgun ve büyümüş göreceğiniz küçük anlar dışında o hala 16 yaşında!” diyor Tom Holland, gülümseyerek.
2018 yazı boyunca Londra’daki Leavesden Studioları’nda ve Avrupa’da farklı lokasyonlarda çekilen Örümcek-Adam: Evden Uzakta, Peter’ı bir okul gezisi için Venedik’ten Prag’a, Prag’tan Londra’ya zıplarken gösteriyor. Ne var ki Peter’ın tatili dünyayı kurtarma işi için bölünüyor. Peter Avrupa’ya ayak bastığı andan itibaren, dev yaratıklar okul gezisi programını alt üst ediyor.
Aslen İngiliz olan Holland, bu devam filminin memleketinde çekilmesinin ironisinden çok memnunmuş. “İlk filmin adı Örümcek-Adam: Eve Dönüş idi ve film ülkemden kilometrelerce uzakta çekilmişti.” diyor kahkahalarla. “Bu film ise Örümcek-Adam: Evden Uzakta ve evden sadece 40 dakika uzaktayım.”
Peter bir yandan gittiği yerlerdeki farklı kültürleri tanımaya çalışıp diğer yandan MJ (Zendaya) ile arkadaşlığını ilerletmeye çalışırken bir yandan da Nick Fury (Samuel L. Jackson) ve esrarengiz kahraman Mysterio (Jake Gyllenhaal) işbirliği yapmak zorundadır. Bu işbirliği sayesinde Avengers: Endgame ile sonsuza dek değişmiş olan dünyaya yapılan saldırıların arkasında ne olduğunu keşfedecektir.
“Avengers: End Game” Sonrası canavarlar...
Bu yüzden Holland Örümcek-Adam: Evden Uzakta filminin çok daha tutku dolu bir proje olduğunu söylüyor. İlk filmde Örümcek-Adam gözetim altında New York’ta sıçrarken, ikinci filmde yepyeni ufuklara açılıyor. Film Londra, Venedik, Prag, Berlin ve Hollanda’da çekildi. “Aksiyon ilk filmden çok daha büyük” diyor Holland. “İlk filmdeki aksiyon daha usturupluydu. Çok da dünya çapında aksiyon hissi vermiyordu. Bu kez Örümcek-Adam olayları gizli tutamıyor ve çok daha global boyutta her şey. Aynı zamanda bütün ışıklar da Örümcek-Adam’ın üstünde.” Tabii bu durum Holland’ın hoşuna gidiyor. Londra doğumlu aktör, ilk başrolünü Londra’nın tiyatro merkezinde West End’de almış, Billy Elliot müzikalinde oynamıştı. 2 yıllık bu dans eğitimi de tabii süper kahraman akrobatikliğine de faydalı oldu. Devamında Naomi Watts ve Ewan Mcgregor’un 2012 yapımı The Impossible adlı drama filminde yer almıştı. Hemen ardından Örümcek-Adam için seçildi.
Örümcek-Adam olarak Captain America: Civil War, Avengers: Infinity War ve Avengers: Endgame filmlerindeki Örümcek-Adam rollerinde hiç dublör kullanmamasıyla alkışları topladı. Yine de “Her şeyi kendim yapmıyorum” diye ısrarla belirtiyor. “Beceremediğim bazı şeyler var. Filmin daha iyi olması için dublörüm benden daha iyi yapıyorsa onun oynamasını tercih ederim.” diyor. Yapımcı Eric Caroll ise Holland’ın önemli sahnelerin provasını çekimlerden önce haftalar boyunca tekrarladığını anlatıyor. Bu da hem kareografi açısından hem de karaktere bürünmek için faydalı oluyor. Holland’ın sınırlarını zorlayarak çalışması ise ekranda gördüğümüz başarılı sahneleri oluşturuyor. Yönetmen Watts, sahnelerin bazılarının kağıt üstünde olağan dışı görünmesine rağmen ekranda mümkün olduğunca gerçekçi olmasından yana.
Bir dizi mitolojik yaratık olan Element Yaratıkları canlanınca Örümcek-Adam daha önce hiç görmediği büyüklükte düşmanlarla karşılaşıyor. “Bu çok ilginç çünkü Jon bana fikrini ilk söylediğinde ‘bu dev canavarımsı yaratıklarla savaşmak zor olacak’ diye düşündüm.” diyor Holland. “Ama efektleri gördüğünüzde ve bu canavarlarla ne yapmayı planladıklarını öğrendiğinizde nefes kesici olduğunu anlıyorsunuz. Peter Parker da bunların canavarlar olduğunu anladığında benimle aynı şeyi düşündü; ne olduğunu ve Spidey’nin bu Avengers: Endgame sonrası dünyada onları nasıl yeneceğini anlamadı.”
Ancak sonra Peter hiç şakası olmayan Nick Fury ve Maria Hill ile işbirliği yapıp yeni Mysterio görünümünde yeni bir kahramanla tanışınca taşlar yerine oturmaya başladı. “Elemental Yaratıklar kesinlike kötü kahramanın daha heyecan verici bir versiyonu” diyor Holland, bu filmde kafasını daha çok kullanması gerektiğini kabul ederek.
Bu yeni Örümcek-Adam’la yeni bir Örümcek-Adam kostümü de geliyor. Bildik kırmızı-mavi kostümünün yanı sıra Örümcek-Adam’ı bir de Holland’ın “kamuflaj kostümü” dediği kostümle görüyoruz.
Simsiyah bu kostümün örümcek gözleri var ve karaktere daha karanlık bir hava veriyor.
“Yeni kostüm epey sert görünüyor” diyor Holland. “Çok hoş çünkü Örümcek-Adam gibi bir karakteri başka bir boyuta taşıyor. Normalde kırmızı-mavi giyen Örümcek-Adam’ı böyle sunmak izleyicileri de heyecanlandırdı.”
Gerçek kahramanlar ile aynı sahnede
Yeni düşmanlar, kostümler, dublörler, mekanlar derken Örümcek-Adam: Evden Uzakta, Holland’a gerçek hayattaki iki kahramanı ile yani Jake Gyllenhaal ve Samuel L. Jackson ile çalışma şansını verdi. “Bu kadar şanslı olduğuma inanamıyorum!” diyor Holland. “Her yıl menajerimle yaptığımız bir toplantı var. Bu toplantıda birlikte çalışmak istediğim aktörlerin listesini yaparız. Gyllenhaal ve Jackson zaten bu listedeydi!”
Jackson hayranlığı Holland Pulp Fiction filmini ilk izlediğinde başlamış. Jackson ile aynı sahneleri paylaşmak gözünü biraz korkutmuş başta. Ama kötü anlamda değil! “Bunu izlemek çok eğlenceli olacak çünkü Peter komik biri ve Nick Fury gibi kişilerin çevresinde olmaktan mutluluk duyuyor.
Gyllenhaal hakkında “O muhteşem” diyor Holland. “Çalıştığım her aktörün bir değişim anı vardı. “Sahne” dendiği anda oyuna başladıklarını, role girdiklerini bilirsiniz. Ama bu Jake’de yok. Kusursuz bir şekilde girip çıkıyor role. Bazen seninle doğal konuştuğunu zannediyorsun ama sonra anlıyorsun ki; şu an rolüne bürünmüş!”
Henüz kariyerinin başında olsa da sadece Jackson ve Gyllenhaal ile değil; Robert Downey
Jr., Michael Keaton ve Naomi Watts kalibresindeki yıldızlarla çalıştı Holland. Hepsinden çok şey öğrendiğini anlatıyor: “Oyunculuğu tenis oynamaya benzetebilirsiniz. Eğer gerçekten iyi bir oyuncuyla tenis oynuyorsanız, ona yetişmek için siz de tüm gücünüzü kullanırsınız. Elinizden gelenin en iyisini yaparsınız. Oyunculukta da böyle bu. Eğer gerçekten iyi biriyle oynuyorsanız kendinizi sorgulamaya ve en küçük detaylar hakkında bile daha detaylı düşünmeye başlarsınız.”
Sonuçta Örümcek-Adam: Eve Dönüş, genç oyuncuların arasındaki doğal kimyanın bir ürünü. Özellikle Jacob Batalon yani yeniden Peter’ın en yakın arkadaşı olarak izlediğimiz Ned ve biraz mesafeli olan MJ olan Zendaya ile Holland arasındaki kimya.
“Bu filmde ilkine göre ilişkilerin daha fazla geliştiğini görüyoruz” diye anlatıyor Holland heyecanla. “Onlarla olan sahneler çok eğlenceliydi. MJ aslında aynı ama onu daha iyi tanıyoruz artık.”
Artık hem sette hem set dışında arkadaş oldukları için sette doğaçlamalar da olmuş. Zaten yönetmen Watts da bunu desteklemiş. “Jon şahane bir yönetmen. 20 dakika boyunca boş boş saçmalığı çekmeniz için izin veriyor ama o sondaki 30 saniyelik kıymetli işi yakalıyor. Oyuncuların yaratıcı hatalar yapmasına izin veriyor. Böyle büyüklükte bir filmde bile korkmadan adım atıyor. ‘20 kere daha çekelim, ne alacağımıza bakalım’ diyor” şeklinde anlatıyor Holland. Aynı sahneleri 20 kez çekmek iyi de umarız o sahneler Holland’ın askılarla yukardan sarkarak canlandırdığı zorlu sahneler değildir.
(Bu röportaj yapımcı firma tarafından gerçekleştirilmiş ve T24 Pazar ile özel olarak paylaşılmış olup çevirisi tarafımızdan yapılmıştır.)