Dünya üzerinde hapishane yapılanması olmayan devlet yok. Fakat kaç tanesinde insani yaşam şartları var diye sorarsanız "içinde bulunduğumuz bilgi çağına yakışan şekilde değil" diye cevap vermek gerekiyor. İnsanların suçu ne olursa olsun, cezasını işkence ile onun bedeninden çıkarmak, sağlıksız fiziki şartlar içinde yaşatmak ya da üzerinde psikolojik baskı kurmak 21. yüzyılın dünyasına yakışmıyor. Uzayda, hatta farklı gezegenlerde kendine yerleşim imkanları kurmayı planlayan medeniyetimiz (!) zaman zaman uygarlık seviyesinden geriye dönebiliyor. Düşünsenize, bugün dünyanın çok yerinde savaşlar yaşanıyor, düşmana, muhalife, farklı olana işkence yapılıyor ve sadece düşüncelerinden - sanatsal üretimlerinden dolayı insanlar cezaevlerine konuyorlar. Hatta bazı yerlerde idam cezaları bile hala uygulanıyor, kaybedilenlerin önüne geçilemiyor.
Şu bir gerçek ki, insanoğlu teknolojik gelişimdeki hızını, insanlaşma yolunda yakalayamıyor. Hemcinslerini, sevgi, barış ve mutluluk içinde yaşatacak sistemler kurmada çok küçük adımlarla ilerleyebiliyor.
Kısa denilebilecek bir süre önce uygarlık tarihi Uganda'da hapishaneye koyduğu muhaliflerini Nil nehrinde timsahlara atan, hatta düşmanlarını yediği konusunda çok şey konuşulmuş İdi Amin'i de gördü, entelektüel kişilere karşı duyduğu nefreti eli kalem tutan bilgili kişilerden çıkaran Kamboçya'daki Pol Pot rejimini de. Şaka gibi ama Kamboçya'da "okuma" belirtisi olarak görülen gözlüklü insanların ve yabancı dil bilenlerin ağır işkenceler altında öldürüldüğü bu süreçte, 3-4 yıl gibi kısa bir zaman içinde ülke nüfusunun yarısına denk gelen 3 milyon kişi öldürülmüş.
Bugün sizlere Dünya basınından derlediğim haliyle cezaevi yaşamından örnekler vereceğim. Medeniyete yakışan örnekleri de aldım, yüz kızartıcı uygulamaları da.
Devletler, cezaevlerinde mahkumların kaçmaması için en güncel teknolojik gelişimleri takip ediyorlar ve ekonomik güçleri nispetinde bu konuda yatırımlar yapıyorlar. Mevcut yapılar yüksek güvenlikli hale getirilmeye çalışılıyor ama cezaevlerinden kaçabilmeyi başarabileceğine inanan, planlamayı düşünebilen ve bundan heyecan duyacak akıllar da mevcut.
Kalabalık cezaevleriyle bilinen, mahkemeye bile çıkmadan yıllarca hapiste kalınan ve rejiminde hukukun bir türlü yeşer(e)mediği konusunda çok şey yazılan Haiti'de, 2016 yılında, Arcahaie kentindeki bir hapishanede çıkan isyan sonrasında 170'den fazla mahkum firar etmiş. Mahkumlar çaldıkları silahlarla bir gardiyanı öldürmüşler ve sonra da sırra kadem basmışlar. İlginçtir, o günden bu yana sadece 11 firari yakalanabilmiş, diğerleri hala aranıyormuş.
Bir de dış etkenler var; mesela 2017 yılında, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde kimliği belirlenemeyen ve ağır silahlar kullanan bir militan grubu, Beni kentindeki bir hapishaneye saldırarak 8'i gardiyan 11 kişiyi öldürüp 900'den fazla mahpusu serbest bırakmış.
2015 yılında, Endonezya Parlamentosu'nda, uyuşturucu baronları ve idam mahkumları için, çevresi timsahlarla korunan ada hapishanesi tasarısı sunulmuş. Teklif ülkenin Narkotik Birimleri şefi Budi Waeso tarafından memnuniyetle karşılanmış ve Waeso, basına verdiği demeçte, "ülkenin dört bir tarafını dolaşıp en acımasız timsah türünü bulacağım" demiş. Timsahların güçlü baronların karmaşık ilişkilerinden korkmayacakları ve rüşvet almayacakları için insan gardiyanlardan daha başarılı olacakları yönünde konuşmalar parlamento tutanaklarına girmiş.
James Bond'un bir adadan kaçarken timsahları atlama taşı olarak kullandığı "yaşamak için öldür" filmi belki bu teklife örnek olmuştur ama Endonezya devleti, dünyadaki en sıkı uyuşturucu karşıtı yasalarıyla biliniyor. Uyuşturucu kaçakçılarının sık sık kurşuna dizilerek idam edildiği ülkede, suçlanan yabancılar da aynı muameleyle karşılaşıyor ve bu nedenle, uluslararası alanda sık sık krizler yaşıyor.
Yakın bir süre önce, İngiltere'de 6 yaşındaki bir kız çocuğu, Noel alışverişi için gittiği mağazadan aldığı kartpostala önceden bir şeyler yazıldığını görmüş ve konuyu ailesine açmış. Kartta, "biz Çin'de Shanghai Qingpu hapishanesindeki yabancı mahkumlarız, irademiz dışında çalışmaya zorlanıyoruz; lütfen bize yardım edin ve insan hakları örgütlerini uyarın" yazıyormuş. Ve daha önce bu hapishanede 2 yıl yatmış İngiliz gazeteci Peter Humphrey ile irtibata geçilmesi isteniyormuş. Kızın ailesi mesajın doğruluğundan bir süre emin olamasalar da bir süre sonra Humphrey ile temasa geçmişler. Ortaya çıkan gerçek ilginç bir ilişkiyi ortaya çıkartmış. Şöyle ki, Noel kartları bir İngiliz perakende zinciri için Shanghai Qingpu hapishanesine yakın mesafedeki bir matbaada basılıyormuş ve yabancı mahkumlar da zorla çalıştırılıyorlarmış. Haberin basında yer almasıyla, perakende zinciri kartların satışını durdurmuş, ilgili matbaa da kart üretimini askıya almış.
2019 Nijerya'da İnternet üzerinden dolandırıcılık yapmak suçundan 24 yıl hapis cezasına çarptırılan bir mahkûmun, yüksek güvenlikli hapishanede yine İnternet üzerinden farklı ülkelerdeki çok sayıda kişiyi en az bir milyon dolar dolandırdığı ortaya çıkmış.
28 yaşındaki Hope Olusegun Aroke'nun farklı isimlerle iki banka hesabı açtığı ve karısının banka şifre cihazıyla hücresinden para transferleri yaptığı belirlenmiş. Ortaya çıkan bir başka şey de, Aroke'nin hapishanedeyken sık sık hasta olduğunu söyleyerek hastaneye kaldırıldığı ama onun karısı ve çocuklarıyla pahalı otellerde kaldığı, davetlere katıldığı, lüks arabalar ve evler satın aldığı olmuş.
İsveç'te "yoga" hapishane sisteminin resmen bir parçası haline gelmiş. Hatta, hapishanelerden sorumlu ulusal bir yoga koordinatörü atanmış ve bu kişinin görevlerinden biri, hapishanelerdeki gardiyanları birer yoga hocası olarak yetiştirmek olmuş.
Oxford Üniversitesinden iki akademisyenin İngiltere'de yedi hapishaneyi kapsayan bir araştırmasında yoga ve meditasyonun mahkumların stresle baş etmelerine ve hapishanelerin daha huzurlu yerler haline gelmesine yardımcı olduğu vurgulanmış.
ABD'nin en büyük cezaevlerinden biri olan ve geçmişinde Al Capone gibi, seri katil John Wayne Gacy gibi isimleri de barındırmış olan Chicago Cook County hapishanesindeki hükümlülerle Rusya hapishanelerindeki mahkumlar, Skype üzerinden satranç turnuvası düzenlemişler. Eski dünya satranç şampiyonu Anatoly Karpov'un teşvikiyle Rusya'dan 10 hükümlü turnuvaya dahil edilmiş ve Karpov'un ABD'deki arkadaşı Dr. Mikhail Korenman de işleyişi idare eden kişi olmuş.
Her mahkûmun 2 oyun oynadığı turnuvada masalar Amerikan ve Rus bayrakları ile süslenmiş ve hükümlüler video bağlantısıyla rakiplerini görmüşler ama konuşamamışlar. 20 oyun sonunda Rus cezaevi takımının yüzü gülerken, taraflar böyle bir yarışmanın düzenlenmiş olmasından duydukları memnuniyeti dile getirmişler.
2019 İngiltere'nin güneyindeki Shaftesbury kasabasında bir hapishanenin bahçesinde karınlarında dikili olarak cep telefonları, şarj cihazları, sim kartlar, tütün ve çok miktarda uyuşturucu olan üç ölü sıçan bulunmuş. Yapılan incelemede, hayvanların ameliyat edildikten sonra, hapishane duvarlarının üzerinden bahçeye atıldığı saptanmış.
Kuveyt'te gardiyanlar, hapishane civarında, bir güvercinin sırtına bağlanmış kumaş cepte 178 adet uyuşturucu hap bulmuşlar.
2015 yılında, Kosta Rika'da da benzer bir olay yaşanmış ve bir hapishanenin gardiyanları, güvercine özel olarak bağlanmış kokain ve kenevir bulmuşlar.
Kolombiya polisi de 2011'de kokain ve esrarın ağırlığını taşıyamadığı için hapishane duvarının üstünden uçamayan bir güvercini yakalamışlar.
İngiltere, 2013 yılında mahkûmların cezaevinde geçirdikleri ilk iki hafta boyunca hapishane üniforması giymelerini zorunlu hale getirince, dönemin Adalet Bakanı Chris Grayling, bu kararın cezaevlerinin "rahat bir yer olmadığını" göstermek için alındığını söylemiş. Buna karşılık akademisyen Juliet Ash ise tek tip kıyafet uygulamasında, cezalandırılan kişinin giyim-kuşamının da cezanın bir parçası olarak görüldüğünü ve kişinin kimliğiyle kendine güvenini ortadan kaldırmayı amaçladığını belirtmiş.
Hükümlüler için tek tip kıyafet uygulamasını savunanlar, bunun cezaevlerinde disiplin ile eşitliğin sağlanmasına katkı yapacağına ve hapisten kaçanların tespitinin daha kolay olacağını savunuyorlar ama 2014 yılında ABD'de yapılan bir araştırmada, mahkemeye mahkum kıyafetleriyle getirilmenin jüri tarafından suçlu bulunma olasılığını artırdığı saptanmış.
Avustralya'nın çoğunlukla seri katiller ve uyuşturucu satıcılarının bulunduğu yüksek güvenlikli Barwon hapishanesinde mahkumlar, ceza evinde yaptıkları gündelik işlerin karşılığında aldıkları 7 doları yetersiz bularak greve çıkmışlar. Hapishane yetkilileri de çalışmayı reddeden ve greve giden hükümlüleri hücrelerinde tutmakla tehdit etmiş.
ABD'de 1959'daki hapishane firarından sonra sırra kadem basan Frank Freshwaters, tam 56 yıl sonra Florida eyaletinde yakalanmış. Polis, Florida'da sahte bir isimle hayatını sürdüren cinayet hükümlüsü 79 yaşındaki Freshwaters'tan şüphelenince ona resmi evrak görünümünde kağıtlar imzalatmış ve bunları emniyetin veri tabanında taratmış. Sonunda polis yaşlı kaçağı bir gün yolda çevirip kendisine ait yıllar öncesinin bir fotoğrafını gösterip "bu adamı daha önce gördünüz mü" diye sormuş. Freshwaters önce fotoğraftaki kişiyi tanımadığını söylediyse de, ardından "tamam yakaladınız" demiş ve tam 56 yıl sonra cezasını çekmeye kaldığı yerden başlamış.
Macaristan'da bir hapishanede başlatılan "hayata mahkum olma" projesi, mahkumları ve sahibi tarafından sokağa atılan, barınağa terk edilen köpekleri bir araya getirip, her iki taraf için de bir rehabilitasyon olanağı yaratmayı amaçlamış. Seçilmiş "mahkumlar" ve bu amaç için hapishaneye getirilen "köpekler" haftanın belli günlerinde bir araya getirildiğinde, köpeklerle mahkumlar arasında çok yakın ve kişisel bir ilişki kurulduğu gözlenmiş. Sekiz on buluşmalık bir terapinin sonunda "ıslah olan" köpekler evinde hayvan beslemek isteyen kişilere verilmek için hazır hale gelmiş ama şu da fark edilmiş ki, "iyileşen" sadece köpek olmamış. Mahkûmların da davranışlarının olumlu yönde değiştiği psikologlar tarafından tespit edilmiş.
Tarihinde, Alexander Soljenitsin ve Isaak Babel gibi önde gelen entelektüelleri parmaklıkları arkasında ağırlayan Moskova'daki Butyrka hapishanesi yönetimi, mahkumlara solaryum dahil sağlıklarını iyileştirecek yeni imkanlar sunuyormuş. Hatta mahkumlara çamur banyosu ve kaplıcalardan faydalanma olanakları sunulması, Skype aracılığıyla aile yakınlarıyla görüştürülmesi de gündemdeymiş.
ABD'de 'kaldığın kadar öde' ismiyle bilinen ve mahkumların hapiste yattıkları süre için günlük ücret ödedikleri sistem özellikle uyuşturucu bağımlıları için pahalıya mal oluyormuş. Ücretler genelde taşra ve büyük merkezlerde günde 1 dolardan 66 dolara kadar çıkabiliyormuş.
2014 Vergi kaçakçılığından suçlu bulunan İtalya'nın eski Başbakanı Silvio Berlusconi, Milano yakınlarındaki, Katolik Kilisesi'ne bağlı Cesano Boscone bakım evinde çalışmakla cezalandırılmış ama İtalyan işçilerin hayali Berlusconi'yi gerçek bir hapishanede görmekmiş.
BBC'nin geçtiği bir haberde ülkemiz cezaevlerinin toplam kapasitesi 13 Ocak 2016 itibarıyla 179 bin 611 iken Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif evleri Genel Müdürlüğü tarafından açıklanan verilere göre Temmuz 2019 tarihi itibariyle bu sayı 218 bin 950 olarak açıklanmış.
Haziran 2019 tarihi itibarıyla, Türkiye'de 114 adet ceza infaz kurumunun inşaatı devam etmekteymiş ve 23 tanesi de ihale aşamasındaymış. Victor Hugo'nun kemiklerini sızlatsak da, bizim gerçeğimiz ne yazık ki bugün için bu!
Adalet Bakanlığı, lezbiyen, gay, biseksüel, transeksüel ve interseks (LGBTİ) bireyler için ayrı bir hapishane açmayı planlıyormuş ama LGBTİ örgütleri bu projenin karşısındaymış. Çözümün tecritte olmadığını, açılacak özel bir hapishanenin personelinin gökten inmeyeceğini düşünen LGBTİ üyeleri, hapishanedeki arkadaşlarını ziyarete giden bireylerin dahi aşağılanmaya ve şiddete maruz kalabildiğini söylemişler. Bu arada 2013 Temmuz ayı verilerine göre Türkiye'deki cezaevlerinde kalan 79 LGBTİ üyesi varmış.
Hapishane gibi münasebetsiz bir konuda sizler için derlediklerim bunlar. Araştırınca kulaklarıma dolup çınlayan o kadar çok çığlık oluştu ki, üzülmemek elde değil. Düşünüyorum da, gökdelenlerle, kanalla, köprüyle, yerli yapım arabayla medeniyet yakalanamıyor. Azınlıklara, farklı olanlara ve onların yaşam biçimine saygı, uygarlığın asıl ölçüsü olsa gerek. Gelin kanalı kafamızın içine açalım da, ilkel saldırgan yanlarımız ile temiz duygularımızın karışmasını engelleyelim.
Güzellikleri biriktirmenizi dilerim!..