Dün öğleden sonra Amerika Birleşik Devletleri'nin Oklahoma Eyaleti’nin başkenti olan Oklahoma City büyük bir hortumun hedefi oldu. 3 km çapında ve rüzgâr hızı saatte 340 km olan bu hortum, 40 dakika boyunca takip ettiği 40 km uzunluğundaki çizgi üzerinde ne varsa yok etti. Bu yazı hazırlandığı sırada ölü sayısı 91 olarak verilmekteydi. Bu sayıya hortumun yok ettiği iki ilkokulda ölen 20 tane çocuk da dahildi. Bu çocukların bir kısmının hortumdan kaçmak için indikleri bodruma sel suyunun dolması neticesinde boğuldukları söyleniyor. Daha sonra resmi açıklamalar ölü sayısının çok daha düşük olduğunu duyurdu, ancak bu gene de yaşanan durumun ağırlığını fazla azaltmadı.
Ülkemizde ise geçtiğimiz hafta çeşitli ufak hortumlarda ölü sayısı dördü buldu. Her ne kadar Amerika’nın yaşadığı büyük felaketle kıyaslanmayacak olsa da ülkemizde de bu felaketlerin sayısı her geçen gün artmakta. Unutmayalım, biz hortumların insanları öldürmesinin her sene görüldüğü bir ülkede yaşamıyorduk, en azından şimdiye kadar.
Biz bu felaket haberlerini duyduğumuzda, doğa olaylarını düşünerek şaşırsak da; bilim insanları açısından sayıları artmakta olan bu felaketlerle iklim değişikliği arasındaki ilişki kuşku duyulmaz bir seviyeye çıkmış durumda. Kısacası; bilim, biz iklimi değiştirdikçe iklim değişikliğinin sebep olduğu bu felaketlerin hem şiddetinin hem de sayısının artacağını açıkça söylüyor.
Peki biz ne yapıyoruz?
1958 yılından bu yana Hawaii'deki bir dağın tepesinde bulunan Mauna Loa gözlemevinde düzenli olarak atmosferdeki karbondioksit miktarı ölçülüyor. İlk ölçüldüğünde milyonda 315 olan karbondioksit miktarı bu ay ilk defa bir psikolojik sınır olan milyonda 400 seviyesini aştı. Yani, biz her geçen gün gerek üretim araçlarıyla, gerek kullandığımız arabalarla, gerekse de yaktığımız doğal gaz ve kömürle daha fazla karbondioksidi atmosfere saçıyoruz ve bu artan karbondioksit miktarı iklim felaketlerinin artmasına yol açıyor. Konu bu kadar basit. Son dört milyon yılda dünyanın yaşamış olduğu en sıcak dönemlerde bile atmosferdeki karbondioksit miktarı milyonda 300'ü geçmemişti, bugün milyonda 400'ü geçtik. Artık insanın doğayı kolayca değiştirebildiği bir çağda yaşıyoruz. Ne doğa düzeni bozulamayacak kadar kuvvetli, ne de bizler bu düzen bozulduğunda tamir edebilecek kadar akıllıyız. Bu gerçeği içimize sindirerek yaşamamızın vakti geldi artık.
Dün BM Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli başkanı Dr. Pachauri Boğaziçi Üniversitesi'nin kuruluşunun 150. yılını kutlama etkinlikleri kapsamında Boğaziçi Üniversitesi’nde bir seminer verdi. İklim konusunda dünyanın en yetkili kişilerinin başında gelen Dr. Pachauri'nin seminerin kapanışında Hintli lider Mahatma Gandi'den yaptığı alıntı durumumuzu gayet güzel anlatıyor:
“Yanlış yönde gidiyorsanız ne hızla gittiğinizin bir önemi yoktur.”
Bizler dünyamızı çocuklarımız için daha güzel bir yer yapmaya uğraşmak yerine gelişme ve kalkınma adı altında doğayı felakete sürüklüyoruz. Bu yol yanlıştır. Fakat; her gün bu yanlış yolda ne hızla ilerlediğimizle övünüyoruz. Artık yeter!