Aylar önce okuduğum bir yazıda “evinizdeki kedinin, köpeğin, kuşun haklarını savunup akşama pirzola kızartmak sizi ‘hayvansever’ kategorisinden çıkarır ve ‘hayvanını sever’ kategorisine sokar” diyordu. Acı ama gerçek…
Özellikle son birkaç yıldır dünyada ve Türkiye’de çevre ve hayvan hakları konusunda duyarlılık epeyce arttı. Sokak hayvanlarını, doğayı korumaya yönelik yüzlerce eylem yapıldı, yapılıyor. Her hangi bir kurum ya da kişi bir hayvana artık eskisi gibi eziyet edemiyor. Herhangi bir kurum ya da kişi doğayı talan ederken bir punduna getirmeye, yasallığa kavuşturmaya falan çalışıyor. Artık “öldürün bu sokak köpeklerini” demek çok büyük cesaret istiyor ki bu mahalle baskısından çok mesudum.
Hayvanlar yeryüzünde en az bizim kadar hakkı olan canlılar. Sadece yaşama hakkı değil beslenme, üreme hakkı olan canlılar. İnsanın yaşamak için bir eve ihtiyacı olması, bir evde yaşayabilmek için bir işe ihtiyacı olması bunun için de çalışmak zorunda olması yani emeğini satıyor olması onu yeryüzünün sahibi yapmaz. Nasıl ki sosyal yaşantınızda ya da işinizde çok da anlaşamadığınız insanları yok etmeyi düşünmüyorsanız diğer canlılar için de aynı şeyi düşünemezsiniz. Nasıl ki karşı komşunuzu zehirlemeyi aklınızdan geçirmiyorsanız hayvanlara da eziyet etmeyi, zehirlemeyi aklınızdan geçirmeyeceksiniz. Barbarlığın lüzumu yok.
Gelelim “aşırı” derecede hayvan ve doğa sevgisine. Bir şeyin aşırısı hep biraz sorunludur. Hayvan sevmeyen, insan sevemez. İnsan sevmeyen de hayvan sevemez. Nasıl ki “ben hayvanları sevmiyorum” diyen insanlara şaşkınlıkla bakıyor ve ortada önemli bir sorun olduğunu düşünüyorsak aynı şey “ben insanları sevmiyorum hayvanlar daha iyi…” ile başlayan cümleler kuran insanlar içinde geçerli. Çünkü o sevgide bir olmamışlık vardır. Son birkaç zamandır bu olmamışlığa şahit oluyoruz.
Aylardır Roboski’de hani 34 köylünün ‘terörist’ sanılıp öldürüldüğü Roboski’de katırlar öldürüldü. Bir dağ iki gün boyunca içindeki tüm canlılarla yandı…
Kürdün ölüsüne alışkın olanların Kürdün hayvanının ölmesine isyan edecek hali yok. Biraz önce de belirttiğimiz gibi insan sevmeyen hayvan da sevemez. Yani hayvan sevmeyenler için sorun yok.
Peki ya hayvan hakları savunucuları? Eğer yanlış bilmiyorsam Roboski’de iki ayda toplam 16 katır katledildi. İstanbul’un herhangi bir yerinde sokak ortasında bir kedi ya da köpek katledildiğinde ortalığı ayağa kaldıracak olan “hayvanseverler” ise sus pus. Sebep? Kürdün kendisi gibi hayvanı da yaşamayı hak etmediğinden mi? İnsanları milliyetlerine göre ayırıp ölmesini, zulüm görmesini reva görmeye şimdide hayvanları yaşadığı coğrafyaya göre ayıranlar eklendi.
Size çizilen alan dışındaki canlılara sahip çıkmamak, onlar için mücadele etmemek sizi “hayvansever” yapmaz olsa olsa ikiyüzlü yapar. Roboski’de öldürülen katırlara susmanın pirzola yemekten hiçbir farkı yoktur. Yani başınızda hayvanlar katlediliyorken siz hiçbir şey olmamış gibi susuyor ve hala evinizde beslediğiniz hayvanın pek de sevimli çok da hoş fotoğraflarını instagramdan, facebooktan paylaşıyor ve like’lanmayı bekliyorsanız hayvanınızın sağlığı için endişe etmenize gerek yok, veteriner yerine önce bir ruh doktoruna gidin. Özet; “et yemiyorum” diyorsun ama aslında her akşam evinde pirzola pişiriyorsun. Ve benden söylemesi Moda’daki kedilerin de milliyeti ile ilgili çeşitli rivayetler var!
Bir dağ Cudi… İçinde binlerce canlı türünün, binlerce ağacın yaşadığı bir dağ. Çalışkan Hudut Taburu’ndan atılan havan topları yüzünden yandı… Tam iki gün boyunca. ‘Terörist’ sandığı köylüler için savaş uçakları kaldırmaktan ve çoğu çocuk 34 köylüyü parçalara ayırmaktan imtina etmeyen devlet iki koca gün boyunca yangına müdahale etmedi. Yangını köylüler söndürdü. Devletin bu haline alışkınız. Ya çevrecilerin bu suskunluğuna ne demeli? Kutuplardaki petrol sondaj çalışmalarını durdurmak için kampanya yapan çevre gönüllüleri neredeyse dumanını görebildikleri bir dağ cayır cayır yanarken neyi izledi? Neredeydi? Bir karşılaştırma yapmak için söylemiyorum ama Cudi, Kutuplardan çok daha yakın…
Sözün özü; Roboski’deki katır bir hayvandır, Cudi de binlerce ağacın, börtü böceğin yaşadığı bir dağdır. Bu kadar canlının katledişine sessiz kalmak ise barbarlıktır. Ve bence et yemiyor olmaktan çok daha fenadır. Senin hayvan ve doğa sevgine gelince güzel kardeşim öyle “sınırsız” falan değil sana uygun gördükleri ve sadece senin ufkun kadardır. Ve anladık ki senin ufkun pek dar, sevgin pek yalandır…
@leylaalp