Tahran'a ilk gittiğimde 16 yaşındaydım. Büyükelçilikte çalışan bir görevlinin kızıyla, Şah'ın Elbruz Dağı'nın eteğindeki yazlık sarayına doğru giderken ahlak polisleri (besijler) tarafından durdurulduk. Derhal akraba olduğumuzu beyan ettik. Çünkü İran'da bir erkeğin akrabası olmayan bir kadınla kamu alanında bulunması yasaktır. Kızın giyimi yasalara tamamen uygun olmasına rağmen pantolonuyla çorabı arasındaki bir santimetrelik ayak bileği açıklığı besijlerin tutuklamasına yeterliydi. Arkadaşım beklemediğim bir hızla çantasından siyah kalın bir çift çorap çıkardı ve giydi. Tehlike atlatılmıştı.
Ve şahın artık müze olarak kullanılan sarayına gittik. Kapalıydı ama alçak duvarlardan bahçeyi görebiliyorduk. Eski dönemden kalma bütün heykeller ibret olsun diye ortalarından kırılarak moloz gibi bahçeye atılmıştı. Tahmin edilebileceği üzere heykel ve resim sanatı (minyatür hariç) yasaktı.
Tarihin kötü örneklerine ihtiyaç olduğunda, Avrupa Orta Çağı'nı işaret etmek biz de yaygındır. Oysa 1200'lü yıllar da Orta Doğu'da, 'edep'siz kadınları kuma gömmek, kilimlere sarıp hayvanlara çiğnetmek, canlı canlı yakmak, çarmıha germek, parçalayarak öldürmek gibi dehşetli cezalarıyla ünlüydü.
Başlarını açmak isteyen genç kızların yaylım ateşle öldürüldükleri İran, 1200'lü yılların Orta Doğu'sundan fırlamış bir ülkedir.
Batı müziği ve kadın sesi kesinlikle yasaktır; halka açık yerlerde, kadın ya da erkek dansa, baş veya bedeni ritmik olarak sallamaya kesinlikle izin verilmez. Alacağınız hapis cezasına kırbaç cezası da eşlik eder.
Bu şansız ülke, kırk üç yıl önce Orta Doğu'nun en parlak bale dansçılarına sahipti.
İran kendini dine adamış bir ülkedir. İsna'Aşeri ülkenin resmi devlet dinidir. Şiilik, Humeyni'den itibaren katı Sünni kodlardan esinlenilerek, yeniden yazılmıştır.
Sınırlardan içeri adım atarken ürkütücü boyuttaki "İran İslam Cumhuriyeti'nin (Jomhūrī-ye Eslāmī-ye Īrān) kurallarına uymayı kabul ettiniz," yazısıyla irkilirsiniz.
Şiilikte, günahtan korunmak Mollaların denetimindedir. Bu denetim ulemanın Sünnilerde veya önceki Şiilikte görülmeyen bir şekilde ilahi olana aracı olma yetkilerini sınırsız bir güce ulaştırmıştır.
Şehitlik anlatısı, Şii kültürünün temel bileşenidir. İslam içinde bir azınlık olarak Şiiler büyük baskı gördüler. Peygamberin torunu Hüseyin'in 680'de Kerbela'da ailesi ve taraftarlarıyla birlikte katledilmesiyle başlayan yas halen sürmektedir. Her yıl katliamın yıldönümünde Şiiler, zincirler ve bıçaklarla kendini kırbaçlayarak bu katliamı anarlar.
Kerbela anması Fars kültürünü belirlemiştir. Şiirde ve müzikte ifadesini bulmuştur. Kerbela'ya atıfta bulunulmadan hiçbir dini tören olmaz ve en az bir günlük yas olmadan hiçbir ay geçmez.
Erkekler de halka açık yerlerde kahkaha atamazlar, sevinçli görünemezler ve aşırı eğlenemezler.
İran bir yas ülkesidir. Neşe resmi olarak yasaktır.
Ayetullahlar, 86 milyonluk ülkeyi bu sonsuz matemle kontrol ederler.
İran Şii Şeriat hukukunda cinayet işlendiğinde, öldürenin ölenin ailesine resmi yetkililer önünde ücret ödemesi yeterlidir. Başka ceza verilmez. Bir kadını öldürmenin bedeli, bir erkeği öldürmenin yarısı kadardır.
Erkekler de kadınlar gibi, görünümleri açısından çok katı kurallara tabidir
İran'da erkeklerin de vücutlarını belli eden giysiler giymesi yasaktır. Erkekler de kısa kollu tişört ya da gömlek giyemezler. İran'daki zamanımızda bizi ziyarete gelen bir dostumuz, yarım kol gömlekle dışarı çıkmakta inat etmiş, gözaltına alınmış, günün sonunda büyükelçiliğin çabalarıyla serbest kalmıştı.
Erkekler, kamu önünde eşleriyle bile el ele ya da kol kola yürüyemezler. Kim olursanız olun toplum içinde birbirine dokunmak hem görgü hem de dini açıdan korkunç bir ihlaldir. Erkekler de birbirleriyle tokalaşmazlar.
İran rejiminin feministlerle uzlaştığı tek alan, kışkırtıcı kıyafetler giymiş kadın ya da cinsel içerikli yayınlar yasağıdır. Kadın ya da erkek herhangi birinin Vogue veya Cosmopolitan gibi bir kadın moda dergileri satması ya da satın alması kesinlikle yasaktır.
Erkekler için de her türlü tuhaf ya da alışılmışın dışında saç kesimi yapmak, dövme yaptırmak, makyaj, küpe kullanmak kesinlikle yasa dışıdır. Tek kulağa küpe ve erkek göz sürmelerinin geleneğinin Fars krallarının simgesi olduğu hatırlanırsa bu yasak oldukça ironi taşıyor. Makyaj kadınlar için kabul edilebilir düzeydeyse cezalandırılmaz.
Ancak saç kesiminin tuhaflığı sizi sorgulayan besijin yobazlık kapasitesine bağlı olduğu için, olmadık yerde başınızın belaya girmesi çok mümkündür. İran Kültür Bakanlığı vatandaşlarını bu dertten kurtarmak için; 2010 yılında onaylanmış saç stillerinin listesini yayınladı.
Ayrıca erkeklerin, takım elbise ve kravat kullanmamaları, Batı iş dünyasının sembollerini giymemesi için resmi bir kılavuz da mevcuttur.
Erkekler, kıyafet yasaklarına uymadıklarında yakalanırlarsa ilk seferleriyse bir yeniden eğitim merkezine (zorla din dersi verilen tecrit) götürülürler. İlk suçları değilse hapse atılırlar.
Eşcinsellik yasayla yasaklanmıştır. Eşcinsel olduğu tespit edilen erkekler şehir meydanında asılarak öldürülürler. Mollalar kadınların eşcinsel olmalarına ihtimal bile vermedikleri için lezbiyenlikle ilgili bir yasak yoktur.
Bu iç karartıcı yazıyı hafifçe gülümsemeniz için İran'daki en tuhaf yasayla tamamlayalım.
İran'da, vahşi bir hayvanla seks yapmak yasa dışıdır. Sakın ola bundan evcil hayvanlarla seks yapılabileceği sonucunu çıkarmayın lütfen.
Mehmet Önal Kimdir? Mehmet Önal İstanbul'da doğdu. Hukuk lisans ve yüksek lisans tahsilinden sonra İngiliz Parlamentosu ve Atlantik Konseyi'nde çalıştı. İzleyen dönemde enerji sektöründe çalışmaya başladı. Ticari görevlerden sonra enerji dönüşümü ve iklim değişikliği kamu politikaları üzerine uzmanlaştı. Avrupa Birliğini'nin teknik iklim değişikliği danışman organı olan Sıfır Emisyon Platformu'nda ve İngiltere'de Karbon Yakalama ve Depolama Derneği'nde görev aldı. İklim değişikliği temalarında Avrupa'da, Orta Doğu'da ve Asya'da birçok devletin yürüttüğü çalışmalara katıldı. Profesyonel olarak kamu politikaları ve siyasi gelecekler üzerine senaryo çalışmalarında yer alıyor, büyük toplumsal gelişmeler, sosyolojik değişimler, insanlık için varoluşsal tehdit oluşturan etkenler ve küresel jeopolitik konular üzerine kafa yoruyor. Enerji sektörü profesyoneli olarak Londra ve İstanbul'da yaşıyor. |