İçişleri Bakanı verdiği mülakatta "Suriye konusunda ne kadar doğru pozisyonda olduğumuz bugün ortaya çıktı" demiş.
Pozisyona bak, pozisyona!
İçişleri Bakanı’nın övgüyle bahsettiği pozisyonumuzu Allah kimselere göstermesin mi desem, Allah hiçbir devletin başına vermesin mi desem...
Bilemedim.
Fırat’ın batısından göç dalgasını engellemek için uğraşıyoruz. Göç dalgasını durdurmak için istemeden de olsa sınırımızın dibinde, İdlib’de kurulan cihatçı/terörist devletçiği de kollamış oluyoruz.
Suriye, resmi ordusuyla savaşma durumuna geldik. Hatta savaşıyoruz da galiba. Cumhurbaşkanı geçen gün "bu bir savaş" dedi.
Rus uçakları mevzilerimizi vuruyor, iki askerimiz şehit oldu. Eyy Moskova diyemiyoruz.
On binden az askeri İdlib’e yığdık; hava desteği veremiyoruz, hava saldırısı olursa koruyamıyoruz. Uçaklarımızı kaldıramıyoruz.
Niye mi?
S-400’ler sebebiyle... Rusya Suriye hava sahasını kontrol etmek için S-400’leri yerleştirdi. S-400’ler hava sahasını ihlal edeni vurmaya programlılar.
Biz de Rusya’dan aldığımız S-400’leri Hatay’a mı konuşlandırsak?
Gün itibarıyla pozisyonumuz bu.
3 Mart’ı bekliyoruz. Merkel, Macron, Putin ve Erdoğan bir araya gelecek.
Herhalde Merkel ve Macron’dan sınırımıza dayanan Suriyelilere briket ev yapmak, ihtiyaçlarını karşılamak, yedirmek, içirmek, hasta olana bakmak için para isteyeceğiz.
Elinizi cebinize atın diyeceğiz.
Putin’den de saldırıları durdurmasını insanları göçe zorlamamasını isteyeceğiz. Büyük ihtimalle Suriye ordusu bir adım geri çekilsin bu meseleyi donduralım teklifi yapacağız.
Pozisyona bak, pozisyona...
Olmazsa! Tankla, topla, tüfekle, Mehmetçikle savaşa gireceğiz.
Doğru pozisyon buysa vay halimize!
Esad’ı devirmek için kurulan, Türkiye’nin de her türlü desteği verdiği, silah, mühimmat yardığımı yaptığı, ceplerine para koyduğu ÖSO ne yapıyor? Pardon artık onlara Milli Suriye Ordu’su deniliyor.
Esad’ı devirmek için kurulmuştu, şimdi bir kısmı Libya’da paralı savaşçı (lejyoner) oldu.
Kendi topraklarında savaşamadılar, Libya’da savaşacaklar!
İdlib’de kalanlar güçlerini kovalayacak da, İdlib’i HTŞ denen terör örgütünden temizleyecek de, bölgeye barış/huzur/istikrar gelecek.
Ölme eşeğim ölme hali.
Bakan’ın övündüğü doğru dediği pozisyonumuz bu!
Fırat’ın doğusuna geçelim mi? Barış Pınarı Harekâtı yaptık yüzde yüz sonuç aldık mı?
Hayır. 30 kilometre derinliğinde 140 kilometrelik alana kontrol ediyoruz o kadar. PKK-YPG ikilisi ABD’nin himayesinde petrol bölgesine yerleşti. Şam’la da Moskova’yla da dans ediyorlar.
Yarın masa kurulursa, yok desek de, kabul etmiyoruz diye haykırsak da gidişat belli; masada olacaklar.
ÖSO olmayacak, onlar olacak.
Pozisyonumuza bakar mısın?
Bakan’ın övündüğü pozisyona.
Ankara Suriye politikasında baştan yanlış yaptı. Ne olan biteni anladı, ne gidişatı gördü, ne gidişata göre politikasını revize etti. "Esad gitsin de ne olursa olsun" düşüncesine saplandı kaldı.
Ankara elinden gelini yaptı sonuç; Esad gitmedi?
İç savaşı Esad kazandı.
Türkiye’nin desteklediği gruplar yenildi. Dört milyonu sınırımızın içinde iki milyonu da sınırımızın kapısında. Bakmak zorunda olduğumuz Suriyeli sayası 6/7 milyona ulaşıyor.
Bakan çıkmış, "ne kadar doğru pozisyonda olduğumuz bugün ortaya çıktı’ demez mi?
Suriye’de saplandığımız batağa bakın. Suriye’deki pozisyonumuza bakın.
Allah, hiçbir ülkenin başına vermesin!
Ankara bu işin içinden nasıl sıyrılacak belli değil. Suriye’deki askeri varlığımız daha kaç yıl sürecek belli değil. Daha kaç milyar dolar harcayacağız belli değil. Sayıları her geçen gün artan Suriyeliler ne olacak belli değil.
Bakan demiş ki; Suriye konusunda doğru pozisyondayız.
Doğru pozisyondaki halimiz buysa, yanlış pozisyonda olsak, neler olurdu neler!