AKP trolleri ile Fethullahçı çetenin sosyal medya figürleri bir kez daha aynı noktada buluştular.
Buluştukları yerden yola çıkıp, başka yerlere varmak istiyorlar ama etkili olmaya başladıklarını da artık görmek gerek.
Birleştikleri nokta, Ekrem İmamoğlu’nun bu seçimi her halükarda kaybedeceği.
Birisi seçmende bununla ilgili bir yılgınlık oluşturmayı ümit ederken ikincisi bunu uluslararası alanda kullanma hesapları içinde.
Bu iş önce CHP seçmeni kılığına girmiş AKP trollerinden başladı:
Sarıyer’de oturan kuzenimin komşusunun Sultanbeyli’de yaşayan torunu seçmen listelerine bir de bakmış ki adı silinmiş. Ve bir tek kendisi değil, yerel seçimde İmamoğlu’na oy veren bütün tanıdıkları da listelerde yok!
Sosyal medyada duyduğu her şeyi “kesin bilgi, yayalım” bakışıyla okuyanlar bu virüsün yayılmasını hızlandırdılar, WhatsApp gruplarıyla da iyice büyüttüler.
Hiçbirinin aklına şu soru gelmedi: Kuzeninin komşusunun torunu bu listeyi nerede görmüş olabilir? Kimin, İmamoğlu’na oy verdiğini ilçe seçim kurulları nasıl bilebiliyor?
23 Haziran’da eski sandık seçmen listesi kullanılacak. Yeni seçmen bu listeye eklenmeyecek.
31 Mart için geçerli olan listeler siyasi partilerde var. Hem kağıda basılı olarak hem de elektronik ortamda.
İlçe seçim kurullarının 23 Haziran listesi ile 31 Mart listesini karşılaştırmak, kanunun gerektirdiği haller dışında (kısıtlı, asker, tutuklu, ölüm vs.) bu listeden yapılan eksiltmeleri bulmak çocuk oyuncağı.
Bir tek şey gerekli: Seçimi ciddiye alan bir parti teşkilatı!
CHP ve İyi Parti’nin yanı sıra AKP ve MHP’nin de bu işin takipçisi olacağını unutmayalım.
Kimin, kime oy verdiğini bilmek sosyal medya bilmişlerinin ileri sürdüğü kadar kolay değil, listelerdeki kanunsuz eksiltmeler bütün partilerin dikkatinden kaçmayacaktır.
Ayrıca 31 Mart’ta oy kullanma hakkına sahip ve bir sandıkta kayıtlı herkes, 23 Haziran için sandık seçmen listesinde olup olmadığını e – devlet üzerinden kontrol edebilir.
Seçimler ile ilgili trolleme bununla kalmıyor tabii, bir de şu var:
AKP her şeyi önceden hazırladı, bu seçimde gereken her hileyi yapıp, seçimi kazanacak!
Hatta AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 31 Mart seçimleri öncesinde mahalle temsilcileri ile katıldığı bir toplantıda yaptığı ileri sürülen bir konuşma da yayılıyor.
Erdoğan’ın mahalle temsilcilerine talimatlarını dinleyenler de ürküyorlar.
Oysa Erdoğan’ın önerdiğinin aynısını kendileri de yapabilirler. O “sabah 5’te sandık başında olun” mu diyor, siz 4’te gidin!
O “mahallede herkesle yüz yüze konuşun” mu diyor, siz de konuşun!
Hatırlarsınız, aynı dedikodu 31 Mart öncesinde de yayılmıştı, şunu söylemiştim: Sandığa sahip çıkarsanız, kimse hile yapamaz.
Nitekim öyle de oldu. Her sandık müşahidi sandığına sahip çıktı, birleştirme tutanakları hassasiyetle tutuldu, takip edildi.
Ve sonunda da Ekrem İmamoğlu seçimi kazandı.
23 Haziran için de aynı şey geçerli olacak: Sandıklara sahip çıkarsanız, kimse seçiminizi, oyunuzu çalamaz!
Bunun için örgütlenmeli, partilerden görev talep etmeli, gerekiyorsa seçim güvenliği için çalışan sivil toplum örgütlerinde görev almalı, hiçbiri olmadı, oy kullandığınız sandığa sayım sırasında sahip çıkmalısınız.
Böyle davranırsanız, hile yapamazlar, seçiminizi çalamazlar.
Ne yapabileceklerini gördük: YSK’daki adamlarına emir verir, seçimi yeniletirler.
O zaman da gider bir daha seçersiniz.
AKP trolleri ile Fethullahçı çete seçim güvenliği üzerine bu kampanyayı iki nedenle yürütüyor.
AKP trollerinin amacı açık. İmamoğlu’na oy veren kitleleri yılgınlığa sürüklemek, “nasıl olsa kaybedeceğiz” diye düşündürmek ve sandığa gitmelerini önlemek.
Fethullahçı çetenin derdi Recep Tayyip Erdoğan ile.
İstiyorlar ki seçim üzerine düşecek şaibe gölgesi büyüsün, Erdoğan dışarıda yalnızlaşsın, tipik bir “seçim çalan diktatör” konumuna düşsün.
Fethullahçı çete, İstanbul’da kimin kazanacağı ile ilgili değil. Belli bir vade içinde Erdoğan’ın iyice yıpranıp, silinmesini hedefliyorlar.
Türkiye’deki demokratların şu andaki öncelikli hedefi Recep Tayyip Erdoğan değildir.
Erdoğan karşıtlığı üzerinden yürütülen kampanyaların geçtiğimiz seçimlerde hiçbir sonuç vermediğini, hatta tam tersine AKP seçmen kitlesini mobilize ettiğini gördük.
Şimdi odaklanılması gereken bir tek hedef var: İstanbul’da çalınmak istenen seçimi yine kazanmak!
Ak Trollerin ve Fethullahçı çetenin oyununa gelmeyin.
Doğruluğundan kesin olarak emin olamayacağınız bilgileri, haberleri yaymaya alet olmayın.
Seçim sonuçları ile ilgili olarak yılgınlık yaratıcı iddialara yüz vermeyin.
31 Mart seçimini İmamoğlu kazandı, ikna ederek, gülümseyerek, kimseyi ötekileştirmeden; sandığa sahip çıkarak, her şey bitene kadar sandığı terk etmeyerek, ilçe ve il seçim kurullarında yapılabilecek oy kaydırmalarını, hatalı birleştirmeleri engelleyerek!
Yine aynısını yapın, yine kazanın, cesaret edebilirlerse yine iptal etsinler!
***
FETÖ’nün devlet içinde örgütlenme faaliyetlerinden birisi olan KPSS yanıtlarının çete üyelerine servis edilmesi olayında sorgulanan eski ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir’in sorgusuyla ilgili ilginç bir detay Alican Uludağ imzasıyla Cumhuriyet’te yayımlandı.
Buna göre Ali Demir’e “2010 KPSS sınavına ilişkin delil olarak saklanan soru kitapçıklarını neden imha ettiği ve kurumdaki FETÖ’cü personelle neden çalışmayı sürdürdüğü” sorulmuş, o da dönemin siyasetçilerini işaret eden bir yanıt vermiş.
Bu yanıt daha sonra sorgu tutanağından çıkarılmış.
O günleri unutmuş olanlar için hatırlatayım:
Soruların çalındığı ortaya çıkınca dönemin Başbakan’ı, Emniyet Genel Müdürü ve MİT Müsteşarını makamına çağırmış ve “bunun sorumlularını bulun. Dosyayı da önce bana getirin” demişti.
Ama 15 Temmuz FETÖ kanlı darbe girişimine kadar bu konuda bir gelişme olmamıştı.
Ben de o vakit yazdığım Hürriyet gazetesindeki köşemde yaklaşık üç yıl boyunca her Pazartesi günü bunu sormuştum: KPSS sorularını kim çaldı?
Aslında yanıtın Fethullahçı çete olduğunu biliyorduk.
Çünkü olayın ortaya çıkmasından hemen sonra Isparta’da gözaltına alınan Baki Saçı isimli şahıs, yanıtları Fethullahçılardan aldığını savcılığa anlatmıştı. Bugün T24’te birlikte çalıştığımız arkadaşlarım Tolga Şardan ve Gökçer Tahincioğlu’nun konuyla ilgili haberleri Milliyet’te yayımlanmıştı.
Ama dedim ya sorulara bir türlü yanıt vermemişlerdi. Belli ki Başbakan, MİT ve Emniyet’ten gelen dosyayı sumen altına atmıştı.
Biz gazetecilerin kolayca bulabildiği bilgiyi MİT ve Emniyet’in bulamıyor olması düşünülemezdi zaten.
Ali Demir’in işaret ettiği kişinin kim olduğunu tahmin etmek zor değil.
O günlerde de tıpkı bugün olduğu gibi her konuya müdahil ve tek karar verici vardı ve o kişi bugünkü kişiyle aynıydı.
O kişinin adını bilene 10 puan vereceğim.
Bilin bakalım, Fethullahçıların binlerce genç öğretmen adayının umutlarını çalmasına göz yuman, binlerce gencin işsiz kalmasına yol açan kimdi?
a) İsmet İnönü. b) Lionel Messi. c) Cem Yılmaz. d) Abdürrahim Albayrak. e) Recep Tayyip Erdoğan