AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin il başkanları toplantısında yaptığı konuşmayı okurken, il başkanlarının o andaki hallerini gözümde canlandırmaya çalıştım.
Başarılı olduğumu söyleyemeyeceğim, çünkü bir yandan da biliyorum ki bu partide Erdoğan konuştuğunda, bunu aklı ve mantığıyla dinleyip, anlayacak pek kimse kalmış değil.
Onlar "gönüllerinin aklıyla" dinliyorlar, onun için ne derse desin alkış, kıyamet gidiyor.
Tabii Erdoğan’ın da hakkını yemeyelim, bu durumu suistimal etmiyor.
Yoksa ne şakalar yapılabilir bu durumdaki insanlara ama Erdoğan, ciddiyetini bozmuyor.
Dünkü konuşmasından bir pasaj:
"Avrupa ve ABD demokraside ve ekonomide tümüyle yerle yeksan olsa bile biz milletimizi kalkındırmaya devam edeceğiz. Kendimizle birlikte ister tarihi bağlara dayansın, ister yeni ilişkiler olsun dostlarımız için de aynı mücadeleyi göstermekte kararlıyız. Bunun adı Türkiye modelidir. Böylesine samimi bir demokrasi, hak ve adalet ideali bulamazsınız."
Erdoğan dün konuşmaya başladığında 1 ABD Doları, 7.52 liradan gidiyordu. Konuşmasının ortasında 7.5336 olmuştu. Konuşma bittiğinde 7.5441 idi.
Dün internet sitelerinin en çok kullandıkları başlık da muhtemelen şu olmuştu: "Dolar tarihi zirvesinde!"
T24’teki editör arkadaşımın bilgisayarındaki "t, a, r, i, h, z, v, s, n, d, e" harflerinin bulunduğu tuşlar, fazla kullanılmaktan bozulacak diye endişelenmedim de değil.
Ve Erdoğan bu tabloda "yerle yeksan olmuş ABD, Avrupa ekonomilerinden" söz ederken AKP il başkanları alkışlıyorlardı!
Hele demokrasilerinin yer ile yeksan olması iddiası yok mu?
Düşünün buna bile inandılar!
Memleketin akademisyenlerinin en önde gelenleri işlerinden atılmış, yepyeni bir gazete çıkaracak sayıda gazeteci hapiste ama Reis "Türkiye’nin samimi demokrasi idealinden" söz ederken, kendilerinden geçiyorlar.
AKP Genel Başkanı "biz ülkemizi başkaları öyle istediği veya sadece onlardan öyle gördüğümüz için değil milletimiz layık olduğu için kalkındırmaya, geliştirmeye, hak ve özgürlükleri en geniş manada tesise çalışıyoruz" da dedi.
Sonra da şunu ekledi:
"Buna da demokrasi dememiz tüm dünyada ortak kavram olduğu içindir."
İşte bunu duyunca "olmadı Reis" diye aklımdan geçirdim.
Koskoca Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, dünyadaki ortak bir kavramı mı kullanır?
Nerede bunun yerlisi ve millisi?
Salgınının ilk günlerinde "Evde Kal" çağrılarını sosyal medyada paylaştığı bir video ile eleştirdiği için gözaltına alınan ve ardından da işinden kovulan Malik Yılmaz, hâlâ işsizmiş.
Hepimiz CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla Hatay Belediyesi’nde işe girdiğini zannediyorduk, meğerse girememiş.
Sebebi hakkındaki güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması olarak açıklanıyor ama CHP’li belediyelerin iş bilmezliğini de buna ekleyebilirsiniz.
Tersi olsaydı, Erdoğan, bir AKP’li belediyeye "bu arkadaşı işe alın" talimatı verseydi, bırakın işe almayı, altına özel TIR bile çekerlerdi.
Konumuz CHP’li belediyeler değil tabii.
Dikkatinizi çekmek istediğim konu Erdoğan’ın dün bir kez daha tekrarladığı gibi "ileri demokrasi" ülkesinde, bir vatandaşın, sadece fikrini açıkladığı için işsiz kalması ve bir türlü işe giremiyor olması.
Malik Bey, her vatandaşın hakkı olan bir şeyi yapmıştı.
Kuru kuru "evde kal" çağrılarının işe yaramayacağını, geçinmek için her gün çalışmak zorunda olanların da bulunduğuna dikkat çekmek amacıyla video çekti ve sistem onu hepimizin gözünün önünde yaktı!
Anayasa ve AYM kararlarını sallamayan, emirle hareket eden bir savcının marifetiyle göz altına alındı, utanmaz bir işveren tarafından bu yüzden işten atıldı, beceriksiz bir belediye yüzünden hâlâ işsiz!
Türkiye’ye giydirilen deli gömleğinin bir sonucu bu.
AKP’nin Türkiye demokrasi tarihine yazdığı utanç sayfalarından biri daha sadece!
MHP Genel Başkanı’nın sadece bu partinin genel başkanı olarak kalmaya devam etmesinin gerçek bir insan kaynakları israfı olduğu çok açık.
Bir kere kestirme çözümler uzmanı. Bu özelliğiyle ekonominin başında olsa, partisinin başında olmasından daha çok işe yarardı.
Biliyorsunuz, Devlet Bahçeli Bey beğenmediği her kurumun kapatılmasını istiyor.
Dün bunların arasına Türk Tabipleri Birliği'ni de katmıştı.
Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı rakamlara inanmıyorlar diye, hepsinin kapatılmasını istedi.
Hatırlarsınız daha önce de HDP ve Barolar da bu kapatılacaklar listesine yazılmıştı.
Yani Bahçeli Bey’i kızdırmaya gelmiyor ve ne zaman kim, nasıl kızacağını kestirebilmek de mümkün değil.
Bu özelliği, Maliye Bakanı olarak daha çok işe yarardı, kesin bilgi.
Dolar mı yükseliyor? Federal Rezerv’i kapattırırdı.
Euro mu çıldırdı? Avrupa Merkez Bankası o anda bitmişti!
Şehirleri seller mi götürüyor? Yağmur bulutlarını oluşturma kararını veren gayrimilli çevreler analarından doğduklarına pişman edilirlerdi.
Hatırlarsınız, bir keresinde baraj dışı kaldığı için kendisini bile kapattırmıştı ama sonra ısrarlara dayanamayarak yine açtırdı.
Erdoğan’ın, Bahçeli’nin çözüm önerilerine daha çok kulak vermesi şart.